Virgin Atlantic B787-9’un, yalnızca sürdürülebilir havacılık yakıtı (SAF) ile çalışan iki Rolls-Royce Trent 1000 motoruyla 28 Kasım’da Londra’dan New York’a uçması, bu etkinlik, net sıfır karbon emisyonuna doğru ulaşmada önemli bir kilometre taşı olarak kutlandı.
Virgin’in yalnızca SAF’ye özel uçuşu, karbondan arındırma ve endüstri işbirliğini gösterirken, havacılık için fosil olmayan yakıtları desteklemeye yönelik yeterli ve uyumlu hükümet politikalarının eksikliğine ışık tutmayı amaçlayan yüksek profilli bir lobicilik girişimiydi.
Özel uçuşla ilgili açıklamalarda bulunan Havayolunun CEO’su Shai Weiss, “Yeterli sayıda SAF yok ve bu nedenle %100 fosilsiz uçuşlara ulaşmak yakın zamanda rutin olarak gerçekleştirilemeyecek. Geniş ölçekli üretime ulaşmak için önemli ölçüde daha fazla yatırıma ihtiyacımız olduğu açık. Bu yalnızca hükümet tarafından desteklenen düzenleyici belirlilik ve fiyat destek mekanizmaları olduğunda gerçekleşecek.” dedi.
Uçuşun ardından görüşleri sorulan Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) Genel Müdürü Willie Walsh, SAF’ın tüm yenilenebilir yakıt üretimi içindeki payının 2024 yılında %3’ten %6’ya çıkacağını,” 2050 yılına kadar net sıfır karbon emisyonu için havacılığın SAF için yenilenebilir yakıt üretim kapasitesinin %25 ila %30’una ihtiyacı var.” ifadelerini kullandı.
Uçak gövdesi ve motor üreticileri, ticari yolcu uçakları için %100 SAF onayı için 2030’u hedefliyor ve halihazırda onaylanmış maksimum 50/50 SAF/yakıt karışımının iki katı olan yeni yakıtı test etti veya test etmek için çalışıyor.
Peki %100 SAF ile kim uçacak? Bunu benimseyen ilerici havayollarının çoğu, CO2 emisyonlarını tamamen ortadan kaldırmamak üzere azaltmayı 2030 yılına kadar maksimum %10 taahhüt ediyor, ancak bu hedeflere ulaşmak için yeterli olmayacağına dair yaygın bir endişe var.
Havacılık uzmanlarına göre, ” Virgin Atlantic Flight100 uçuşu doğru yönde atılmış bir adımdı. Ancak emisyonları daha da azaltma yönündeki baskılar yoğunlaşırken kutlama yapmak için henüz çok erken.”
