Salı, Kasım 26, 2024

BU HAFTA İLK 5 HABER

Benzer Haberler

3 MAYIS 1935 TÜRKKUŞU AÇILDI

3 MAYIS 1935 TÜRKKUŞU AÇILDI

( SERGEY ANOKHİN – MİSHA ROMANOV VE GARVİŞ )

*

TÜRK TAYYARE CEMİYETİ (T.Ta.C.) 5. BÜYÜK KONGRESİ “27 KASIM 1932”

T.Ta.C.’nin 5. Büyük Kongresinde cemiyetin fahri reisi Başbakan İsmet İnönü’nün havacılığın önemi ve gelişmekte olan havacılığın savaşta kullanılması konusunda oldukça dikkat çeken açılış konuşması olmuştur. Bu konuşma da cemiyetin raporundan şu alıntıyı da yapmıştır.

“ Tayyare kongresi kendi raporlarında yedinci seneye bastığını söylüyor. Bu süre içerisinde millet kendi ianesinden (yardımından) tayyare için verdiği para 40 milyon liraya yakın gösteriliyor. Gerek vesait almakla ve gerekse adam yetiştirmekte ve bilhassa tayyareciliği millete tanıtmakta ve sevdirmekte bu cemiyetin yaptığı hizmeti bugünkü nesil ve gelecek nesiller daima hürmetle anacaktır”

Başbakan İsmet İnönü’nün konuşması sonrası cemiyetin başkanı Fuat Bulca da, dünyadaki askeri havacılığın gelişmesi ve bu konuda yapılan çalışmaları detayları ile birlikte anlatır. Gerekli uçak, insan gücü ve malzemelerin öneminden dem vurur. Özellikle de bu konuda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği oluşumu olan Ossoaviyahim’den örnekler vererek konuşmasını sürdürür.

SOVYETLER BİRLİĞİ İLE YAPILAN GÖRÜŞMELER

Sovyetler Birliği ile yapılan görüşmeler ile ilgili maalesef kaynaklara ulaşamadım. Ancak sonraki yıllarda ulu yönder Mustafa Kemal Atatürk’ün söylevlerinde, Başbakan İsmet İnönü ve kurum başkanı Fuat Bulca’nın konuşmalarından Sovyetler Birliğinden sportif havacılık konusunda yardım alındığını görebiliyoruz.

Atatürk’ün 3 Mayıs 1935 Türkkuşu açılış konuşmasından bir bölüm:

“ … Bu ödevimizi başarmada, bizlerden değerli yardımlarını esirgemeyen, dostumuz Rus Sovyet Cumhuriyetine ve onun Sayın Büyükelçisi Bay Karahan’a önünüzde açıkça teşekkür etmekten kıvanç duyarım.”

İsmet İnönü’nün 3 Mayıs 1935 Türkkuşu açılış konuşmasından bir bölüm:

“… Bu kurumun çalışmasında Sovyet uzmanları kılavuzluk ve hocalık edeceklerdir. Sovyet tayyareciliğinin gösterdiği bu dostça ilgiye içten teşekkürlerimizi söylemek benim için bir zevktir. Sovyet Büyükelçisi yüce sportmen Sayın Karahan bu yolda çok dostça ilgiler göstermiştir. Sovyet tayyareciliği bütün dünyanın takdir ettiği yüksek bir düzeye çıkmıştır. Türkkuşu Sovyet uzmanları ile beraber çalışmaktan çok istifade edecektir.”

Türk Hava Kurumu Başkanı Fuat Bulca’nın yönetimindeki 25 Mayıs 1935 tarihli Genel Merkez Kurulu Raporundan bir bölüm:

“… Türkkuşu’nun kurulmasında ödenemez yardımları dokunan Sovyet Büyükelçisi Karahan’ın kılavuzluğu ile komşu ülkeden Bay Sergei ANOKHİN ve Bay Misha ROMANOV öğretmen olarak çağrılmış, bu kıymetli unsurlar memleketimize gelirken Sovyet hükümetinin çok nezaketli bir hatır hoşluğu olarak Türkkuşu’na armağan etmiş olduğu 5 (beş) planörü de birlikte getirmiştir. (Bir başka kaynakta planörlere ilaveten 3 (üç) adet eğitim uçağı da gönderilmişti.)

Burada bir noktayı hatırlatmadan geçmek istemiyorum. Ankara’da sportif amaçlı bir kuruluş oluşturulmasın kararı alındığı ve bu konuda çalışmalara başlanıldığında. Böylesi bir oluşum olgunlaştırılıp Atatürk’e arz edildiğinde:

“ Ha öylemi! O halde Vecihi’den faydalanın” talimatının alındığını da biliyoruz.

11 NİSAN 1935 SOVYET HAVACILIK UZMANLARININ GELİŞİ

Türkkuşunda uçuş ve paraşüt atlayışı eğitimleri vermek üzere Rusya’dan gelecek olan “Anokhin ve Romanov” adlı iki Rus öğretmen 11 Nisan 1935 tarihinde planörler ile birlikte Odesa’dan Türkiye’ye hareket etmişlerdir.

SERGEİ NİKOLAEVİÇ ANOKHİN:

19 Mart 1910’da Moskova’da doğmuş, 1926’da ortaokulu bitirmiş, 1931’de Köktebel Yüksek Planör Okulunu ve 1932’de Moskova Aerokulüp Yüksek Paraşüt Okulunu bitirmiştir.

Rusya’nın 30 Km. mesafe aşma rekorunu, bir kişilik planör ile 53 Km. uçuş rekorunu, 1.345 metre yükselme rekorunu, tek kişilik planörle 32 Saat 37 dakika havada kalma rekorunu, uçak ile 5 (beş) planör çekme rekorunu kırmıştır. 1933’te paraşüt atlayışlarına başlamış ve çeşitli yüksekliklerden 29 (yirmi dokuz) kez atlamıştır. Türkiye’den döndükten sonra 1943’te uçuş araştırmaları enstitüsüne katıldı. Sovyetler Birliği tarafından geliştirilen ilk jet uçağının test pilotluğunu yaptı. Yarbay rütbesi ile görev yaparken bir kaza geçirdi ve tek gözünü kaybetti. Rehabilitasyon süreci sonrası Sovyet uzay araştırmaları ekibinde yer aldı. 1978’de emekli olana kadar Sovyet uzay programı yönetim kadrosunda yer aldı. 15 Nisan 1986’da öldü. Moskova’daki Novadeviç mezarlığına defnedildi.

Anokhin’in Türkkuşu günlerindeki anılarından birkaç örnek:

Anokhin, THK’nun yayın organı olan Havacılık ve Spor dergisine verdiği bir röportajda şunları söyler;

“Araya kış girmesine rağmen görüyorsunuz ki, Türkkuşu’nun uçuşları ve paraşüt atlayışlarına eskisi gibi her gün ciddiyetle devam ediyoruz. Uçuşların hiç sekteye uğramaması, talebelerimizin fizyolojik durumu üzerinde de tesirini göstermiş ve kış ortalarında bile formunu kaybeden hiçbir uçucumuz görülmemiştir. Yazın muayyen kursları bitirenler şimdi daha büyük planörler üzerinde yüksek yelken uçuşları yapmaktadırlar. Yaz ve kış gibi tabiatın bu en ağır şartlarına karşı yapılan uçuşlarda şimdiye kadar gruplarımızın hiç birinde en ufak bir kaza ve malzememizde en ufak bir hasar olmamıştır. Başka memleketlerde bu hadiseler sık sık olur ve devre nihayetlerinde hasara uğrayan planörlerin sayısı önemli bir yekün tutar. Bu da gösteriyor ki, Türkkuşu üyeleri arasında yerde ve havada olsun sarsılmaz ve kırılmaz bir disiplin vardır. Bilerek ve şuurla uçtukları için bütün hareketlerinde muvaffak oluyorlar. Paraşütçülükte de böyle oluyor.”

İlk Türk kadın paraşüt atlayıcısı Yıldız Uçman 4 Ekim 1935 tarihindeki atlayışını Rus öğretmen Anokhin nezaretinde Gaudron-59 uçağından Ankara’da yapar.

Ankara’da yapılan nazari ve yer eğitimlerinden sonra amortisörle yapılan kalkışlar ile 150-200 metrelik düz uçuşlar sonrası planör A brövesi alınmaktaydı. Ancak sürekli amortisörle yapılan kısa uçuşlar, yeterli eğitim verilmesine imkân sağlamıyordu. Amortisörler Rusya’dan getirilmiş, başlangıç eğitiminde planörlerin bağlanarak havalanmasını sağlayan lastik (kauçuk) malzemelerdi. İleri eğitimlerde kullanılmalarıyla çok kısa sürede yıpranmaya başlamışlardı.

B brövesi eğitimlerinde uçakların arkasına bağlanarak (Römork) yapılan uçuşlarda ise uçaktan ayrıldıktan sonra yapılan süzülüşler ile uçuş süresi 10 dakikayı geçmiyordu. Böylesi uçuş eğitimleri de uçakların çok uçmasını gerektirdiğinden, hem masraflı, hem de yorucu idi.

Rus uzmanların isteği doğrultusunda yelken (yamaçlara vuran rüzgârın kaldırma gücüyle yapılan uçuşlar) ve termik (hava sıcaklığının yarattığı kaldırma gücüyle yapılan uçuşlar) uçuşlara imkân veren yer arayışı başlamıştı. Ankara civarındaki bölgelerde hem yerden, hem de havadan yapılan aramalarda uygun yer bulunamamıştı.

Anokhin ve Romanov’un ısrarları üzerine Türkkuşu şefi Savmi Bey ve bir Rus tercüman ile İstanbul çevresi ve Bursa / Uludağ’da planörcülük için uygun yer taraması yapılmıştır. Ancak istenilen yer bulunamamıştır. Ankara’ya dönüldükten sonra konu Vecihi Hürkuş ile konuşulduğunda, Vecihi Hoca Kurtuluş Savaşı içinde 1. ve 2. İnönü Savaşı sırasında çok uçuş yaptığı Eskişehir-Bursa arasının rüzgâr durumunu ve diğer coğrafi detayları ise arkadaşları ile şöyle paylaşır.

Eskişehir’den batıya uzanan uzun vadinin güney sırtları Uludağ’a kadar yavaşça yükselen bir yapı sunmaktaydı. 200 ile 400 metre yükseklikleri bulunan bu uzunca sırtların kuzey yönünde dik yamaçlar ve genişçe ovalar yer almakta, bu da planör inişleri için mükemmel alanlar yaratmaktaydı. Ayrıca tepelerin üzerlerinde planör inişlerinin yapılabileceği uygun düzlüklerde mevcuttu. Bu konuşmadan sonra Ankara’dan bir uçakla hareket eden Vecihi Hoca ve Anokhin Hoca, İnönü’ye giderler. İnönü köyüne yakın bir yere inerek köylülerle sohbet eden Hürkuş ve Anokhin yörenin rüzgâr durumunu öğrenmek istiyorlardı. Köylüler mayıs başında başlayarak, eylül sonuna kadar esen kuzey rüzgârlarından bahsediyorlardı. Güçlü kuzey rüzgârları yelken uçuşları için mükemmeldi. Aranılan bütün özelliklere sahip planör uçuş sahasının bulunması THK genel merkezinde de sevinç yaratır. Bütün bu gelişmelerin planör uçuşları ile test edilmesi gerekiyordu. Kara yolu ile taşınan bir planör tepeden havalanarak 15 dakika havada kaldıktan sonra yere iner. Artık İnönü planörcülüğün merkezi olarak seçilmiş oluyordu.

10 Temmuz 1936 tarihinde İnönü Yüksek Planör Kampı / Eskişehir açıldı. Açılıştan dört gün sonra Sergei Anokhin 14 Temmuz günü planör rekor denemesi yaptı. Türkiye’deki ilk planör rekorunu 3 saat 10 dakika ile havacılık tarihine yazdı. Türkiye’nin Baş Tayyarecisi Vecihi Hürkuş, PS-2 planörü ile ertesi gün 5 saat 45 dakika havada kalarak rekor kıran ilk Türk pilot olmuştur.

Mişha Romanov ve Vecihi Hürkuş

MİSHA ROMANOV:

1912 Yılında Moskova’da doğmuştur. 1928’de ortaokulu bitirmiş, 1932 yılında planörcülük okulundan mezun olmuştur. Daha sonra Aeroteknikum Enstitüsüne girmiş, Köktebel Yüksek Planör Okuluna öğretmen olarak atanmıştır. Ayrıca Moskova Aerokulüp’ün Planörizm Tetkik Şubesine Müdür tayin edilmiştir.

İyi bir pilot olup, paraşütle 5 (beş) kez 600 metreden atlamıştır. Köktebel’de birçok yarışmalara girmiş, iki kez havada kalma rekoru kırmıştır. Tek kişilik planör ile 2.240 metreye yükselmiştir. Uçakla 5 (beş) planör çekenler arasına girmiştir. Uçakla bir planörü çekerek Moskova – Köktebel arası 1.500 Km. mesafeyi kat etmiştir.

GAVRİŞ:

1938 yılı başında öğretmen Misha Romanov’un yerine Türkkuşu öğretmeni olarak Türkiye’ye gelmiştir. Öz geçmişi ile ilgili bu güne kadar bir bilgiye erişilmemiştir.

Garviş’in Türk gençliği için temennisi başlığı altında yapılan röportajı şöyledir;

Türkkuşu için Sovyet Rusya’dan getirilen yeni mütehassısızımız Bay Garviş’ten Türkkuşu hakkında kanaatlerini sorduk. Kıymetli uzmanın cevabı şu olmuştur.

“Türk Hava Kurumunun, Türkkuşu teşkilatı iki buçuk senelik kısa bir müddet içinde büyük başarılar elde etmiştir. Bu sahada muvaffak olmak ve çalışmalarını hızlandırmak için bütün vasıtalara maliktir. Türkkuşu’nun Ankara’daki binası pek mükemmel, malzemesi yetecek kadar bol, meydanı iyidir. Fakat bunlardan daha mühimi şudur; Türk gençliğinde yüksek bir havacılık kabiliyeti ve istidadı (Yaradılıştan gelen veya sonradan edinilmiş yetenek) vardır ki, bunu geçen iki buçuk yıl senelik devre içinde planörcülük ve paraşütçülük sahalarındaki başarıları ile pek güzel ispat etmiştir. Türkkuşu öğretmen heyetinin de mükemmelliğine bilhassa işaret etmek isterim. Türkiye’ye geldiğim günden beri yaptığım tetkiklerin açık bir neticesi olarak da Türk gençliğine temennim, daha uzaklara ve daha yükseklere uçmak suretiyle uluslararası havacılık rekorlarında birinciliği kazanmaktır. Türkkuşu gençliği bugün işte bu vaziyette bulunuyor ve benim temennim gerçek duygularımdır.”

GENERAL R.PETROVİÇ EİDEMAN’IN TÜRKİYE ZİYARETİ

1936 Yılı Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına katılan Sovyetler Birliği Sivil Havacılık Başkanı (Ossoaviyahim) General Robert Petrovich Eideman, Türk-Sovyet havacılık dostluğu üzerine çok içten cümleler kurmuştur. General Eideman yirmi dört Türkkuşu gencinin hep birlikte paraşütlerle atlayışını dikkatle izlerken, birden yerinden fırlamış ve avuçları patlarcasına alkışlamıştır. Ansızın fışkıran bir heyecanın bütün güzelliklerini taşıyan bir yüz ifadesi vardı. Türkkuşu’nun en sevinçli gününü acıklı ölümü ile karartan Eribe’nin mezarı başında ise General Eideman’ın bakışlarındaki elem, bir Türk’ün matemi kadar içtendi.

29 Ekim Cumhuriyet Balosuna da katılan Eideman, Atatürk ile tanışma fırsatı da bulmuştur. General Eideman ve refakatindeki on dört Sovyet havacısı THK ve Türkkuşu’nda inceleme gezileri yapmışlardır. Türk sportif havacılığı hakkında Sovyet eğitmenlerden de ayrıntılı bilgiler almıştır. General Eideman’ın Türkiye ziyareti ile ilgili bir yazıyı ilerleyen haftalarda paylaşmak üzere konuyu bitirmek isterim.

THK BAŞKANI FUAT BULCA’NIN SOVYETLER BİRLİĞİ GEZİSİ

Türk Hava Kurumu Başkanı Fuat Bulca 15 Şubat 1937 tarihinde Sovyetler Birliğinin davetlisi olarak Moskova Merkez Aero Kulübüne bir ziyarette bulunmuştur. Bu ziyaret sırasında yanında bulunan gazeteci ve yazar Abidin Daver Bey bu gezinin notlarını tutmuştur. Bu notlarda Moskova Merkez Aero Kulübünün, sportif havacılık adına neler yapıldığını görebiliyoruz. Türkkuşunun kuruluşundan iki yıl sonra aynı amaçla çalışan iki kuruluşun çalışmalarını da karşılaştırma imkânına kavuşuyoruz. Abidin Daver’in notlarından okumaya başlayalım.

Moskova merkez Aero Kulübü de bütün aero kulüpler gibi Ossoaviahim Cemiyetine bağlıdır. Burada planörcü, paraşütçü ve tayyareci yetiştirilir. Henüz iki seneden beri çalışmaktalar. 200 hektarlık arazisi bulunmaktadır. Moskova’da Merkez Aero Kulüpten başka 11 tane mıntıka Aero Kulübü daha mevcuttur. Yine Moskova’ya bağlı Köktebel’de Yüksek Planör Mektebi vardır ki, kıymetli kadın tayyarecimiz Sabiha Gökçen orada yetişmiştir.

Paraşütçülere ayrı bir bina tahsis edilmiştir. Bu bina son derece temizdir. İçeri girerken bütün ziyaretçiler ayaklarına birer keçe terlik geçiriyorlar. Bunun nedeni paraşütlerin tozdan etkilenmemeleridir. Burada bizlere yapılan tanıtımları Bulgaristan Türklerinden Agayef Yoldaş Türkçeye çeviriyordu. Agayef Yoldaş mütareke yıllarında İstanbul’da bulunmuş olduğu için Türkçeyi tam bir İstanbullu gibi konuşuyordu.

Kulübün merkez binasında Aerodinamik tecrübelerin yapıldığı büyük bir salon bulunmaktaydı. Bu salonda teşhir edilen planör modellerini inceledik. Modelcilik sınıfında 5 yaşından 16 yaşına kadar çocuklar çalışıyor. Bu çocukların yaptıkları modeller arasında uzun müddet havada kalarak rekor kıranlar bulunmakta. Gelişmiş ve motorlu olan, kanat açıklığı bir buçuk metreyi bulan bir model 37 dakika havada kalmış, 750 metre irtifaya çıkmış, 4.100 metre kat ederek yere inmiş.

Planörcülerin ayrı bir sınıfı bulunmakta, sınıfın duvarlarında planörlerin nasıl uçtuğu, hangi kuvvetlere ve cereyanlara maruz kaldığını kolayca anlayabileceğiniz büyükçe levhalar bulunuyor. Rekor denemeleri devam ederken, yeni tip planör yapımları da devam ediyormuş. GN-7 planörü ile Suhomlinof isminde bir planörcü, Köktebel’de 38 saat 10 dakika havada kalmış. Daha sonra planörcü Lişitçin 1935 yılında 38 saat 40 dakika havada kalarak arkadaşının rekorunu geliştirmiş. Bu sıralarda Dünya rekoru 36 saat ile Almanlarda imiş.

Mektebin üst katı misafir öğrenciler için misafirhane şeklindedir. Ayrıca öğrenci ve misafirlerin boş vakitlerinde gidebilecekleri kütüphane ve eğlence salonları bulunmakta, bunlara ilaveten bir de silah atış poligonu binası hizmet vermekte. Bu gezi sırasında Sovyetler Birliği Sivil Havacılık Başkanı (Ossoaviyahim) General Robert Petrovich Eideman ile de görüşen Fuat Bulca, havacılıkla başlayan dostluğumuzun devamını dilerim demiştir.

GENERAL EİDEMAN’IN AKİBETİ

Şubat 1937’de gerçekleşen bu geziden çok kısa bir süre sonra 22 Mayıs 1937 tarihinde Sovyetler Birliği Sivil Havacılık Başkanı (Ossoaviyahim) General Robert Petrovich Eideman tutuklanmış ve 12 Haziran 1937 tarihinde de asılarak idam edilmiştir. İdam ediliş nedeni “Askeri komploya karışma” olarak açıklanmış. Ancak 31 Ocak 1957’de suçsuz olduğu anlaşıldı

Türkkuşu, 85 yaşında

Türk Hava Kurumu ve Türkkuşu çatısı altında Türk sportif havacılığının doğuş yıllarında bilgi, beceri ve emeklerini harcayan üç değerli Sovyet hocamızı saygı ile anıyorum. Bir teşekkür olarak da algılanmasını istediğim bu paylaşımımın geç bile olduğunu düşünüyorum.

Yaşasın Türk ve Sovyet havacılığı.

Mustafa KILIÇ

Havacılık Tarihi Araştırmacısı – Yazar

sontayyareci@gmail.com

Mustafa KILIÇ kimdir?

(1959, Eskişehir) Havacılığa Ankara paraşüt kulesinden atlayışlar ile başladı. 1977 yılında Türk Hava Kurumu ( THK) İnönü Eğitim Merkezinde paraşüt başlangıç eğitimi aldı. Eskişehir Bahçelievler Lisesi Havacılık Kolunu kurdu. Hava Teknik Okulları’nı 1978 yılında bitirdikten sonra Hava Astsubay olarak ilk birliği Sinop, Ayancık’a gitti. Birçok model uçağını denizde ya da ormanda kaybetti. Diyarbakır BHM’ de 1983-88 yıllarında görev yaptı. Hava Kuvvetleri Radar Kıymetlendirme Kıtasında Kalite Kontrol öğretmenliği yaptı. Anadolu Üniversitesini bu yıllarda bitirdi. Ahlatlıbel Radarında mübadele personel koordinatörlüğünü yürüttü. Emekli olduğu 2002 yılına kadar Emir Astsubaylığı görevinde bulundu. Son olarak THK 22. Genel Başkanı Korg. E. Karakuş ile birlikte iken yolu THK ile bir kez daha kesişti. 2002 yılında açılan THK Müzesinin kurucuları arasında yer aldı ve ilk amiri olarak görev yaptı. Havacılık tarihi, özellikle THK tarihi ile ilgili araştırmalara yoğunluk verdi. Çeşitli dergilerde makaleleri yayımlandı. Özellikle THK Uçantürk dergisinde tarihsel yazılar ve fotoğraflar yayımladı. Kuruluş yıldönümü, kitap fuarları, bölgesel faaliyet kapsamında fotoğraf ve belgeler sergisi açtı. THK Kültür Yayınlarından “THK-13 Uçan Kanat” kitabını yayımladı. 2006 yılı sonlarında THK Basımevi Kısım Şefi olarak atandı. Uzun yıllar üzerinde çalıştığı “THK Dizinseli” adlı kitabı THK yöneticileri tarafından dikkate alınmadı. Basımevinde ve THK yönetiminde gözlemlediği olumsuzlukları paylaşmaya başlayınca 2012 yılında THK’dan kovuldu. 2017 yılında “Son Tayyareci” adlı kitabını yayımladı. Halen STK’larda, Üniversitelerde ve televizyonlarda THK’yı anlatmaya devam ediyor. Çalışmalarını “Türkkuşu”, “Uçankanat” ve “THK Kronolojisi” adlı kitaplarda yayımlamayı planlıyor.

Facebook ile Yorum Yapın

ÇOK OKUNANLAR