Bundan tam 20 sene önce 06.02.1996 tarihinde bir uçak düştü göklerden, karanlık okyanusa… Düşen uçak Türk charter hava yolu firması olan Birgen Air’e ait bir Boeing 757-225 uçağıydı. Okyanusa çakıldığında 189 kişiyi ebediyete uğurladı.
Uçak 6 Şubat 1996 tarihinde alaca karanlıkta Dominik Cumhuriyetine bağlı olan Puerto Plata’dan Kanada’nın Gander Uluslararası Havalimanı’na uçaktaki Alman ağırlıklı yolcuları götürmek üzere havalanmıştı. Ekip Türklerden oluşmaktaydı ve Türk ekip uzun süredir ailelerinden uzakta o adada uygun uçuşun ayarlanmasını beklemekteydiler. Türk ekibin kullandığı uçak bir takım trajik olaylar zincirinin neticesi olarak havacılık tarihinde yeni kuralların oluşmasına sebebiyet verecek bir kazaya karışmıştı. Uzun süren araştırmalar göstermişti ki uçağın düşme sebebi çok ilginçti…
Uçağın ön kısmında bulunan ve uçağın hızını ölçen pitot tüpleri, içine arıların girip yuva yapması sonucu tıkanmış ve pilotların göstergelerine yanlış sürat verilerinin gitmesine sebep olmuştu. Karanlık ve yağmurlu bir gecede kalkış yapmak için süratlenen uçak yerden kesilmek üzereyken Kaptan Ahmet Erdem durumu farketmiş fakat uçuşa devam etme kararı almıştı.
Yardımcı pilot Aykut Gergin’in göstergelerine güvenerek kalkış yapan Ahmet Erdem uçağı kalkıştan hemen sonra otomatik pilota almıştı ve uçak tırmanmaya başlamıştı. Fakat ortada garip bir durum vardı, göstergelere göre uçak tırmanışta olmasına rağmen hızı sürekli artıyordu. Bir süre sonra uçak “overspeed” durumuna gelmişti. Overspeed uçağın maksimum limitlerin üzerinde bir hıza sahip olduğunu ve bu şekilde devam ederse yapısal hasar alacağını önceden uyaran bir sesli uyarı sistemiydi.
Kaptan pilotun göstergesi overspeed ikazı verirken yardımcı pilot Aykut Gergin’in göstergeleri uçağın hızının olması gerekenden daha düşük olduğunu gösteriyordu. Kokpitte tam anlamıyla bir kargaşa söz konusuydu. 3’üncü Pilot koltuğunda oturan Muhlis Evrenesoğlu uçağın burnunun tehlikeli derecede yukarıda olduğunu uçuş ekibine bildiriyor fakat uçak bu duruma rağmen aşırı hız ikazı veriyordu.
Kalkışın üzerinden henüz birkaç dakika geçmişti ve kokpitte tam anlamıyla bir kaos hakimdi. Uçağın overspeed ikazını kesmek için Kaptan Ahmet Erdem’in gaz kollarını geri çekmesi zaten aslında aşırı düşük hızda seyreden uçağın bir anda süratsiz kalıp stall konumuna geçmesine sola yatarak düşüşe geçmesine sebebiyet verdi. Durumu son anda fark edip gaz kollarını tam güç konumuna getirseler de zaten alçak irtifada olan uçak takla atarak içindeki 189 kişiyle beraber okyanusun derin sularına gömüldü…
Araştırmalar neticelendiğinde uçağın aylarca yerde bekletildiği ve büyük öneme sahip pitot tüplerinin üstünün örtülmediği, bölgeye has özellikleri olan “çamur sıvayan” isimli arı cinsinin pitot tüplerine yuva yaptığı ve uçağın pitot tüplerinin hava basıncını yanlış algılayıp yanlış sürat verilerini uçak göstergelerine ilettiği tespit edildi. Uzun süre Kaptan Ahmet Erdem’e muhtelif suçlamalar yapıldı. Neden göstergenin yanlış olduğunu farkettiği an uçuşu iptal etmedi gibi söylemler tamamıyla suçlayıcı söylemler olmaktan öteye geçemedi. İnsan psikolojisinin böylesine yüksek önem teşkil ettiği havacılık sektöründe ailesinden aylarca uzak kalmış bir ekip ve zifiri karanlıkta yağmurlu bir havada kalkış icra eden kaptan pilot’un o uçağı yağmurlu zeminde o kadar yüksek hızda durdurup durduramayacağı tam anlamıyla bir muammadır.
Bu gibi durumlarda alınması gereken önlemler gayet tabii mevcuttur. Uçağın V1, V2 gibi belirleyici hızları mevcuttur. Bunlar tamamen matematiksel ve fiziksel hesaplarla tespit edilmiş kabataslak verilerdir. Uçağın ağırlığının, pistin uzunluğunun, zeminin yapısının hesaba katıldığı bir durum söz konusudur. V2 hızı uçağın pistte ulaştıktan sonra uçuşu iptal edemeyeceği ve havalanmak zorunda olduğu hızdır. V2 öncesi gerçekleşecek herhangi teknik arıza veya herhangi başka sebepte uçak aniden frenlenerek durdurulabilir. V2 hızı geçildikten sonra uçağın başına ne gelirse gelsin uçak havalandırılmak zorundadır. V2 hızı geçildikten sonra uçak pistte durdurulmaya çalışılırsa pistten çıkar ve istenmedik sonuçların çıkmasına meydan verilmiş olunur. Bu kazada uçak V2 hızına ulaşmamıştı ancak pist ıslaktı ve uçakta çok fazla yolcu vardı. Uçağı durdurmaya çalışıp sonu meçhul bir duruma girmek istemeyen Kaptan Pilot Ahmet Erdem, Yardımcı Pilot Aykut Gergin’in göstergesine güvenerek kalkışını icra edip anormal durumla gökyüzünde müdahale etme kararı almış olabilirdi ki vuku bulan olay bu durumun kuvvetli muhtemel olduğunu göstermektedir.
Bu olaydan sonra pitot tüplerinin üzerinin örtülü tutulmasının büyük öneme sahip olduğu görülmüş ve en çok dikkat edilen hususlar arasında yerini almıştır.
Üzerinden 20 sene geçmesine rağmen biz o uçakta hayatını kaybeden değerli insanları unutmadık ve unutmayacağız. Onlar her daim gökyüzünde olacaklar ve sevenlerinin kalplerinde değerli anılarıyla her daim yaşayacaklardır. Yakınlarını kaybeden tüm ailelere sabır diliyor, uçakta hayatını kaybeden değerli insanlara Allah’tan rahmet diliyorum…
Alper KİPELLİ
HAVA KAZA KIRIM ARAŞTIMACISI