Gümrük ve Sınır Koruma Dairesi’nin açıkladığı son verilere göre, sınır polisleri ülkeye gelen yabancı ziyaretçilerin elektronik eşyalarını ve akıllı telefonlarını iki sene önceye göre 4 kat daha fazla kontrol etmeye başladı.
Bu arama ve el koyma yetkisinin geniş kapsamlı kullanımı, pek çok yasal ve dijital hakları koruma örgütlerini yasal olarak harekete geçirdi.
Arama izni ve kişiye yönelik şüphe olmaksızın yapılan elektronik cihaz aramaları, eski Başkan Obama’nın yönetimdeki son yılında arttı ve Trump yönetiminde de devam etti.
2017 mali yılının ilk altı ayında, Amerika Gümrük ve Sınır Koruma Dairesi yetkilileri, 14 bin 993 uluslararası yolcunun elektronik eşyasında arama yaptı.
Daire, 2017 yılının tüm verilerini açıklamadı ancak resmi olmayan tahminler aranan cihaz sayısının 30 bin civarında olduğuna işaret ediyor. Bu rakam 2016 yılında 19 bin, 2015 yılında 8 bin 500’dü.
‘Sınırda yapılan aramalar istisnası’
Aramalar, Amerikan Anayasası’nın 4. Maddesi’nde yer alan, ‘sınırda yapılan aramalar istisnası’ kapsamında yapılıyor. 4.Madde, Amerikalılar’ı yasal izinsiz ve keyfi aramalara ve el koymalara karşı koruyor. Ancak Amerikan gümrük ve sınır bölgeleri yasal ‘gri bölge’ olarak tanımlanıyor. Gümrük ve sınır yetkilileri istedikleri araç, kişi ve canlıyı mahkeme izni olmadan arama hakkına sahip.
2000’li yılların başından beri İç Güvenlik Bakanlığı, sınırlarda yapılan arama istisnasının kapsamını, cep telefonu, dizüstü bilgisayar, kamera, fotoğraf makinesi ve diğer elektronik cihazları alacak şekilde yorumluyor.
2009 yılında Gümrük ve Sınır Dairesi’nin yayınladığı yönetmelik, sınır yetkililerine elektronik cihazları inceleme ve şüphe olsun ya da olmasın cihazların içindeki bilgilere bakma ve inceleme yetkisi verdi.
Cihazların şifrelerini vermemek ya da cihazları yetkililere teslim etmemek gözaltıyla sonuçlanabiliyor.
Sınır yetkilileri, cihazlara el koyma ya da içindeki bilgileri kopyalama hakkına sahip. Bilgilerin adli inceleme için kopyalanması ve incelenmesi haftalar hatta aylar alabiliyor.
2009 yılındaki yönetmeliği imzalayan eski Gümrük ve Sınır Dairesi Temsilcisi Jay Ahern, Washington’da geçen hafta yapılan cezai adalet konferansında bu durumu ‘izinsiz, dünyadaki en kapsamlı arama yetkisi’ olarak tanımladı.
Amerikan Göçmenlik ve Gümrük Dairesi kolluk gücü de benzer esaslar altında faaliyet gösteriyor.
Kaç kişi etkilendi?
Sınır yetkilileriyle göçmenlik ve sınır koruma kolluk güçleri, bu uygulamayı, uluslararası yolcuların 10 binde birinden daha az kişiyi etkilediğini söyleyerek savunuyor.
Geçtiğimiz yıl, 238 sınır kapısından 390 milyon uluslararası yolcu Amerika’ya giriş yaptı.
Başkan Trump’ın Gümrük ve Sınır Koruma Dairesi Temsilcisi adayı Kevin McAleenan, Çarşamba günü Senato’da yapılan bir panelde, ‘Endişe uyandıracak durumlarda oldukça ölçülü bir şekilde kullandığımız bir uygulama’ diyerek sınırlardaki elektronik cihaz aramalarını savundu.
Yolcunun eğer daha önce gümrük yasalarını delmiş olduğu kaydı ya da isminin ulusal güvenlik veri tabanında adı varsa bunlar aramanın nedenleri olabiliyor. Yolcular rastgele de arama için seçilebiliyor.
McAleenan elektronik cihaz aramalarının, ulusal güvenliği ilgilendiren durumlardan çocuk pornosu kanıtlarına kadar pek çok ciddi ve önemli bilginin öğrenilmesine yol açtığını belirtiyor.
Ancak, kişisel hakları savunan örgütler, terör şüphesi olan kişilerden çok daha fazla kişinin bu tür aramalara tabi tutulduğunu söylüyor. Örgütler, devletin bu yetkisine karşı dava açtı.
Amerikan Medeni Haklar Birliği ve Elektronik Özgürlükler Vakfı, bu tür aramayla karşılaşan 11 yolcu adına, Gümrük ve Sınır Koruma Dairesi ve Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi’ne karşı dava açmış durumda.
Davada, kurumlar, izin ve şüphe olmaksızın arama yaparak, Amerikan Anayasası’nın 1. Maddesi’nin ifade ve toplanma özgürlüğü ilkelerini ve 4. Madde’nin özel hayatın gizliliği ilkesini ihlal etmekle suçlanıyor.
Davacı olanlar, aralarında 3 gazeteci, film yapımcısı, sanatçı, NASA mühendisi ve eski Hava Kuvvetleri subayı olan 11 Amerikan vatandaşı ve bir yeşil kart sahibi. Bu kişilerin altısı Müslüman, biri Haiti vatandaşı, dördü ise beyaz Amerikalı.
Bu kişilerin yaşadıkları, şeffaf olmayan sisteme ışık tutuyor.
Örneğin Temmuz ayında Nadia Alasaad, Kanada’dan Amerika’ya geçerken durdurulmuş ve cep telefonun şifresi zorla istenmiş. Telefonunda başının açık olduğu fotoğrafları olduğu ve erkek yetkililerin bakmasını istememesine rağmen telefonunu yetkililere teslim etmek zorunda kalmış.
Ya da New Yorklu film yapımcısı Akram Shibly de Aralık 2016 ve Ocak 2017’de yetkililerin iki kez cep telefonunu aradığını belirtiyor.
Georgetown Üniversitesi’nin ulusal güvenlik ve hukuk merkezi direktörü Laura Donohue, elektronik cihaz aramalarının, anayasal haklarlar zıt düştüğünü belirtiyor.
Mahkemeler her ne kadar bugüne kadar yönetimin sınırda arama istisnasını uygun bulsa da, Donohue, odaklanılan yasaların bagajlarla ilgili olduğunu ve dijital dünyayı kapsamadığını söylüyor.
(Amerikanın Sesi)