2012 Yılının başlarında Türk Hava Kurumundan (THK) atılacağımı hissettiğim andan itibaren, bir arkadaşımın önerisi ile çalışma ofisimdeki şahsıma ait özel belge, doküman, kitap ve fotoğraf arşivimi evimin bodrumuna taşıdım. İyi ki arkadaşımı dinlemişim, bir gün sudan sebeplerden dolayı kapının önüne konuldum, hem de hiçbir şeye dokunmamak kaydıyla.
YÖNETİCİLER GELİR GEÇER
THK yöneticilerine kızabilirim ama THK’na asla. Yöneticiler gelir, geçer. THK’na olan sevgim ve saygım asla. Hazır işten atılmışken kendimi iyice havacılık araştırmalarına verdim. Zaman zaman bodruma iniyor, araştırdığım konu ile ilgili doküman ve kitapları kolilerde arıyorum. O kadar çok koli açmaya ve tekrar kapatmaya başlamıştım ki, artık hangi kolide ne var ezberlemiştim. Bir gün hiç açmadığım bir koli olduğunu farkettim. Bu koli bodrumun dibine doğru, çerçeveli resimlerin altında kalmış irice bir paketti. Merakla açtım ve hemen hatırladım. THK Genel Merkezinden kırpılarak atılması istenen evrakları koyduğum koliydi. Elime Osmanlıca yazılmış birkaç sayfayı alıp bakmaya başladığım sırada, en alttaki kâğıt elimden düştü ve bir planör gibi koridor boyunca süzüldü. Hiçbir kâğıt katlanmadan bu mesafeyi uçamazdı. Diğerlerini bırakıp bu uçan kâğıda bakmak istedim. Yazı devam ederken ne demek istediğimi hissetmeniz için taradığım bu sayfayı fotoğraflar bölümünde sizlerle paylaşıyorum.
Sanırım bana anlattıklarından çok daha fazlasını size fısıldayacaktır.
UÇAN DİLEKÇE İÇERİĞİ
Dilekçe’yi elime aldım Adana 17 Ocak 2005 tarihi ilk dikkatimi çeken şey olmuştu. Hava Kuvvetleri Komutanlığına yazılmıştı dilekçe, konusu Silahlı Kuvvetlere iki adet uçak bağışlayan ve madalya ile ödüllendirilen “Milli Mensucat T.A.Ş.” ile ilgiliydi.
Bu dilekçe Hava Kuvvetlerine yazılmış. Hava Kuvvetleri Tarihçe Şubesi konunun THK tarafından incelenmesini istediği için bir kopyasını Genel Merkeze göndermiş. Sonuç maalesef bildiğiniz gibi.
İki satır yazmadan geçersem kendime ihanet etmiş olurum. Bir işi bilmeden yapamazsınız, önce bilgi sahibi olacaksınız. Bilmediğiniz bir işi sevemezsiniz, ikincisi işinizi seveceksiniz. Şayet her ikisi de yoksa sizde yok olacaksınız. Havacılık tarihçiliği böyle bir sevdadır. THK; havacılık tarihi açısından bulunmaz bir hazine kaynağıdır. Ancak kurumsal bir tarihçe ve arşiv müdürlüğü oluşturulamamıştır.
Dilekçeyi okuduğunuzu düşünüyorum. Ben okuduktan hemen sonra telefonu değişmemiştir düşüncesi ile Sayın M. Fatih ÖZGÜR Bey’i aradım. Telefonu açtığında inanın çok sevindim. Kısaca kendimi tanıttıktan sonra, yazmış olduğu dilekçe hakkında görüşmek istediğimi söyledim. Çok şaşırmıştı ancak sesindeki dalgalanma mutlu olduğunu söylüyordu. Ben Özgür Bey’e her iki Murassa madalya ile ilgili tarihsel bilgileri anlattım. Adana ile ilgili diğer havacılık faaliyetlerini, havacı şehidi ve öğretmenlerden bahsedince zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Ben Adana üzerine daha detaylı araştırma yapacağımı söylediğimde, Özgür Bey’de bana Adana ve Adana sanayisi ile ilgili kitap göndereceğini söyledi. Ertesi gün uyandığımda kitap elime geçmişti. Kahvaltıdan sonra ben de çalışmaya başlamıştım. Fatih Özgür Bey’in ses tonu, tavrı ve samimiyeti bana yine bir Adanalı olan Özcan Yaykın ağabeyimi hatırlattı. Her ikisine de şükran borcum var. O halde Adana ve Türk Tayyare Cemiyeti (THK) ilişkisini yazmalıyım.
Türk Tayyare Cemiyeti (T.Ta. C.) kurulduğu yılda ilk toplantısını 15 Mart 1925’te yapar. Yapılan bu toplantıda cemiyetin gelirinin artırılması için nelerin yapılması gerektiği konuşulur. T.Ta. C. Başkanı Cevat Abbas Bey şöyle bir öneride bulunur. Öncelikle cemiyetimize havacılık eğitimlerinde kullanılmak üzere uçak almamız gerekir. Şu anki mevcut para ile bunu yapmamız mümkün değildir, o halde il ve ilçeleri yardım kampanyasına dâhil etmek için bir fikrim var der. Hangi il veya ilçe bir uçak parası yardımda bulunursa, alınacak uçağa o ilin veya ilçenin adını verelim. Bu fikir büyük bir sevinçle kabul görür. Aynı toplantıda, cemiyetin Fen Şubesi Başında olan Tayyareci Vecihi Faham (Hürkuş) Bey’de şöyle destekler bu fikri. Tayyare alacak kadar yardım yapanlara Murassa (değerli taşlarla süslenmiş) madalya verelim. Daha az miktarlarda yardım edenlere de derecelere göre altın, gümüş veya bronz madalyalar hazırlayalım. Bu fikir de alkışlanır ve madalya yönergesinin hazırlanması görevi Vecihi Bey’e verilir.
CEYHAN’DAN GELEN TELGRAF
Kampanyanın yurt genelinde duyulması üzerine T.Ta. C.’ne 13 Mayıs 1925 tarihinde Adana Ceyhan’dan bir telgraf gelir. 10.000 (onbin) liranın cemiyet hesabına yatırıldığını, alınacak ilk uçağa CEYHAN adının verilmesi istenir. Ceyhanlıların topladıkları paranın uçak alacak kadar olmadığı, ancak Fabrikatör Ağazade Hulisi Bey’in bu rakamı on bin liraya tamamladığı daha sonra öğrenilir.
27 Mayıs 1925 tarihinde T.Ta. C. tarafından alınan İtalyan Ansaldo fabrikası yapımı 300 beygirlik Fiat motorlu uçak gemi ile İstanbul/Yeşilköy’e gelir. Bu uçağın montajı, boyanması ve kanatlarına “ Ceyhan” yazılması 10 günde bitirilir. Tarihe Ceyhan halkının bağışları ile alınan ilk uçak olarak geçer.
Ceyhan tayyaresi 7 Haziran 1925 günü Ankara’ya getirilir. 17 Haziranda uçağın test uçuşları görkemli bir kalabalık önünde yapılır. Vecihi Bey’in yaptığı testlerden sonraki gösteri uçuşları büyük beğeni kazanır ve uçuş bittiğinde cemiyet başkanı tarafından Vecihi Bey’e (Hürkuş) “Türkiye’nin baş tayyarecisi” unvanı verilir.
ATATÜRK’ÜN TEŞEKKÜR TELGRAFI
Kesin bir bilgi olmasa da Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın bu gösterileri izlediği söylenmektedir. Bence Mustafa Kemal Paşa bu gösteriyi izlemiş ve o heyecanın ertesi günü 18 Haziran’da T.Ta. C. Ceyhan İlçesi Başkanı Müftü Hacı Halil Efendi ve eşine şu telgrafı göndermiştir:
Vecihi Hürkuş anılarında “ 20 Haziran 1925, güzel Ceyhan tayyaresini gerçek sahiplerine göstermek, milli havacılık yoluna açılan cemiyet yarışmasını şerefle kazanan Ceyhanlı kardeşlerimize Türk Tayyare Cemiyeti teşkilatının sevgi ve teşekkürlerini götürmek için uçuşa başladığımız gündü” der.
Aynı gün Adana’ya inen Vecihi Hürkuş ve makinist İrfan Bey, Halk Partisi Bölge Müfettişi Dr. Fazıl Berki’yi de alarak Ceyhan’a uçarlar. Ceyhan’da coşku ile karşılanırlar, hava kararana kadar ikişerli, üçerli gruplar halinde Ceyhanlıları uçururlar. Ertesi gün sabah uçuşlar devam ederken, Ceyhan halkı yeni bağışlar yapmak için uzun kuyruk oluştururlar. Birçok uçuştan sonra Adana’ya dönerler. Adana’da düne nazaran daha çok insan meydanı doldurmuştur. Halk uçuşu durmaksızın sürer. 22 Haziran günü Dr. Fazıl Bey ile Tarsus ve Mersin’e uçarlar. Dr Fazıl Bey iki günde 220.000 (ikiyüzyirmibin) liranın üzerinde bağış yapıldığını söyler, yani 20 uçak.
Adana/Ceyhan seyahatinde yapılan bağışların 250.000 liraya ulaştığını farklı kaynaklarda görmek mümkün. Ancak yıllar içersinde Adana ve ilçelerinin toplamda 5 (beş) uçak aldığını tespit ettim. (Mevcut kayıtlara göre). Denilebilir ki bu kadar para nereye gitti? T.Ta. C ve Hava Kuvvetlerinde birçok bina, uçak, uçak malzemesi, eğitim giderleri vb. yerlerde özenle kullanılmıştır.
ADANALILARIN TARİHSEL YARDIMLARI
Adana’nın Türk havacılık tarihine geçişinin hikâyesi kısaca budur. Ancak Adanalıların kısa bir hikâye yazmakla yetinmeyecekleri tarih ilerledikçe bir bir görülür. Tarihsel sırayla bunların neler olduğuna bir bakalım.
· 2 Mart 1929 T.Ta. C.’ne 5.000 lira bağışlayan Adana’nın en eski sanayicilerinden Salih BOSNA Bey’e cemiyetin madalya defterine kayıtlı 4252 no’lu Murassa madalya verilir. Salih Bosna, Adananın ilk modern un fabrikasının kurucusudur. Salih Bey’in Adana’da birçok hayır eseri mevcuttur. Tarsus’ta iplik ve bez, Adana’da un ve çırçır fabrikaları vardır.
· 10 Mart 1929 Ceyhan’lı Emine hanım’a 200 lira bağışı karşılığında 4253 no’lu Altın madalya verilir
· 18 Mart 1929 Adana Tütün İnhisarları Müdürü Sabri Bey’e 50 lira bağışı için 4264 no’lu Bronz madalya verilir.
· 27 Mart 1929 Adana Hocazade Hilmi Efendi 100 lira bağışı için 4256 no’lu Gümüş madalya verilir.
· 9 Nisan 1929 Ceyhan’lı Salim Bey ve ailesine yaptıkları yardımdan dolayı 5 adet Altın madalya verilir. Kayıtlarda isimleri belirtilmese de ailenin çocukları adına bu yardımın yapıldığı düşünülmelidir. 4260 – 4264 arası madalya numaraları Salim Bey üzerine kaydedilir.
· 14 Nisan 1929 Adana Noteri Rahmi Nihat Bey 50 liralık bağışı için 4265 no’lu Bronz madalya ile ödüllendirilir.
· 21 Aralık 1936 Adana Milli Mensucat Fabrikasına yapmış oldukları 50.000 lira değerindeki bağış nedeniyle 4649 sıralı Murassa madalya verilir.
Milli Mensucat Fabrikasının bu rekor bağışı nedeniyle bir ayrıcalık yaparak sizlere kısaca bu fabrikadan bahsetmek isterim.
ADANA MİLLİ MENSUCAT FABRİKASI
Adana’da eski istasyon civarında, Döşeme mahallesinde kurulmuş olan Milli Mensucat Fabrikası, Adana’nın en eski sanayi kuruluşlarından birisidir. 1906 yılında kurulan fabrika çeşitli badirelerden sonra 29 Eylül 1927 tarihinde Kayserili Mizanzade Nuri Bey ve Ortaklarına satılmıştır. Ortaklar arasında Nuh Naci Yazgan, Nuri Has, Mustafa Özgür ( dilekçeyi yazan M.Fatih Özgür Bey’in dedesidir) ve Seyit Tekin bulunmaktadır. Yapılan bu yüklüce bağış ile T.Ta. C. tarafından bir uçak alınıp, adına Milli Mensucat verildiğine dair henüz bir belgeye rastlamadım. Maalesef bir fotoğrafa da.
· 6 Ocak 1938 Adana THK Şube Başkanı Sabri Gül 200 lira yardımı için 4739 no’lu Altın madalya ile onurlandırılmıştır.
· 17 Mart 1938 Adana Çiftçiler Birliği 4760 no’lu Murassa madalya’ya layık bulunmuştur. Çiftçiler Birliğinin bağış miktarı maalesef deftere kaydedilmemiştir.
· 18 Şubat 1941 Kayıtlara Adana Milli Mensucat Fabrikası sahipleri olarak yazılmıştır. Fabrika sahipleri 10.000 lira karşılığı olarak 5353 no’lu Murassa madalyayı hak etmişlerdir.
Burada iki hususa dikkatinizi çekmek isterim. Birincisi 1936 yılında alınan madalya ile ilgili bir dergi yazısında fabrika ve memurları diye bir not okumuştum. İlk madalya da memurların katkılarının da olduğu vurgulanıyordu. 1941 yılında alınan ikinci madalya da ise özellikle madalya defterinde, fabrika sahipleri ibaresi dikkati çekmekteydi. Sonuç olarak Fatih Özgür Beyefendinin ifadesi ile “fabrikanın faaliyetini durdurduğu yıl olan 1977’ye kadar Milli Mensucat Genel Müdür masasının arkasında bu iki madalyayı gördüm” demek ki hem fabrika sahipleri, hem de memurları havacılığın önemini çok iyi kavrayan vatanseverlermiş.
· 18 Şubat 1941 Rafael Gilodo Fabrikatör 1.000 lira No:5354 Altın
· 18 Şubat 1941 Bekir Sapmaz Fabrikatör 100 lira No:5355 Gümüş
· 18 Şubat 1941 Bn. Müşerref Fabrikatör eşi 1.000 lira No: 5349 Altın
· 18 Şubat 1941 Bn. Mesrure Fb’cı Kızı 1.000 lira No:5350 Altın Bayan Mesrure Pekün’ü 1941 yılında Bossa Ticaret ve Sanayi İşletmeleri kurucuları arasında görmekteyiz.
· 18 Şubat 1941 H.Ömer Sabancı Fabrikacı 100 lira No:5356 Gümüş
· 18 Şubat 1941 Hasan Atıl Fabrikatör 250 lira No: 5351 Altın
· 18 Şubat 1941 Nuri Has Fabrikatör 1.500 lira No: 5352 Altın
· 18 Şubat 1941 Dimitri Kokanaki Fabrikatör 100 lira No: 5357 Gümüş
· 18 Şubat 1941 Yako Benyeş Fabrikatör 100 lira No: 5358 Gümüş
· 18 Şubat 1941 Aziz Pamukçuoğlu Fabrikatör 80 lira No: 5359 Gümüş
Yukarıdaki sıralamanın maddi değerini biraz zaman ayırırsanız yaklaşık bir şekilde bulabilirsiniz, bulamayacağınız şeyi de ben söyleyeyim: “Dünyanın hiçbir ulusunda böylesi bir bilinç ve fedakârlık.”
TÜRK HAVA KURUMUNUN BÖLGESEL KURSLARI
Türk Hava Kurumu 1935 yılında Türkkuşu eğitim merkezinin açılışını yapar. Amaç motorlu ve motorsuz uçuşların eğitimlerini vermek, havacı bir gençlik yetiştirmektir. 1936 yılında Eskişehir İnönü Yüksek Planör Kampını da açan THK, İleride öğretmen olabilecek genç havacıları yetiştirmek için yedi önemli bölgede kurs açar.
Bu bölgeler şunlardır:
1. Ankara (Etimesgut)
2. İstanbul (Beyazıt meydanı)
3. İzmir (Fuar alanı)
4. Adana (Seyhan nehri kenarı)
5. Kayseri ( Tayyare Fabrikası Meydanı)
6. Bursa (Ziraat Mektebi yanı)
7. Edirne
Adana’da açılacak planör başlangıç kursu için Öğretmen Raif Oltu ve yardımcısı Makinist Faruk Bey görevlendirilirler. Rus öğretmen Anohin de hem Kayseri eğitimlerini hemde Adana eğitimlerini kontrol edecektir. 9 Mayıs 1936 günü açılan Türkkuşu Adana şubesi faaliyetlerine 1937 yılında resmen başlar.
Birçok Adanalı genç havacılığa ilk adımlarını atarlar. Bu gençlerden iki tanesinden bahsetmeden geçmek olmaz, ilki Avni Yaykın, diğeri Edibe Subaşı. Her iki uçman ile ilgili bu kitapta ayrıntılı yaşam öyküleri yer almıştır. Ölümlerden dönen büyük öğretmen Subaşı ve Şahadet’e ulaşan Avni Yaykın.
MEHMET AVNİ YAYKIN
Mehmet Avni YAYKIN 18 Mayıs 1917 yılında Adana’da dünyaya gelir. Annesi Fatma Hanım, babası Hayrullah Bey’dir. 1,78 boyunda 86,5 kilo ağırlığında yiğit bir Adana delikanlısıdır. Kuvvetle muhtemel daha sekiz yaşında Türkiye’nin baş tayyarecisi Vecihi Hürkuş’un Adana seyahatine tanıklık etmişti. O coşkuyu çok küçük yaşlarda hissetmiş ve havacı olmayı her çocuk gibi istemişti. 1937 yılında Adana Erkek Lisesi birinci sınıfını geçer geçmez önce Adana’da açılan planör başlangıç kursuna katılmıştır. 17 Eylül 1958 de şehit olana değin THK’dan kopmamıştır.
EDİBE SAYIN-SUBAŞI-KUTUCUOĞLU
Edibe SAYIN 8 Mart 1922 tarihinde Elazığ’da dünyaya gelir. Annesi Nadire, babası Mustafa Sayın’dır. İlkokul yıllarında ailesi ile birlikte Adana’ya göç ederler.
Edibe ailenin tek evladıdır. Onbeş yaşında Adana Türkkuşu’na katılır. Bayan olarak birçok başarıya imza atan Sayın 8 Mayıs 2011’de ebediyete uçmuştur.
ADANALILARDAN İSTEĞİMDİR
Bir havacı olarak Adana’ya olan saygımın ifadesi olan bu araştırmayı yapmak benim görevimdi. Bu görev beni oldukça onurlandırdı ve gururlandırdı. Yazımı bitirmeden âcizane bir isteğim olacak Adanalılardan. Biliyorum Adana’da bu sıralar bir müze kurulması söz konusu. Acaba kurulacak bu müzenin iki salonuna yukarıda sözünü ettiğim Adanalı büyük uçmanların adları verilebilir mi?
Saygıyla…
Mustafa KILIÇ
Havacılık Tarihi Araştırmacısı-Yazar
sontayyareci @gmail.com