Gazete YeniBirlik yazarlarından Musa Alioğlu, yeni üniversiteye giriş sisteminin tartışıldığı şu günlerde geleceğini havacılık sektöründe şekillendirmek isteyen öğrencilere kariyer planlamaları konusunda önemli fikirler veren bir yazı kaleme aldı.
Musa Alioğlu’nun “Aklı Havadaki” Gençler İşin Havasına Kanmayın başlıklı yazısı;
Bugün 29 Ekim. Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 94’üncü yıl dönümü. Milletimizi, Cumhuriyet gibi bir rejime kavuşturduğu için, kendisini rahmet minnet ve saygıyla anmak isterim.
Türk Gençliği, O’nun “Gençliğe Hitabe”sini okuyarak gideceği yolu, aklın ve bilimin ışığında çizmelidir temennisiyle, gelelim gençliğin bu gün ne halde ve ne gibi sorunlarla karşı karşıya olduğuna.
Gençlerimiz için, üniversiteye girmek bir hayal, girip de mezun olarak çıkabilmek bir macera ve de diploma aldıktan sonra iş bulabilmenin de çok zorlu bir süreç olduğu gerçeğini hepimiz iyi biliyoruz.
Çocuklukta, “Büyüyünce ne olacaksın?” veya “Sen ne olmak istiyorsun?” gibi sorulara hepimiz muhatap olmuşuzdur.
Soruyorum size, kaçımız hayalimizdeki mesleğe girdik. Üniversite giriş sınavında yaşanan çarpıklıklar, gençlerin de bizim gibi hiç istemediğimiz ve sevmediğimiz işlere yönelmemize sebep olmuştur.
Zamane gençleri, havacılık sektöründe görev yapabilmek için can atmaktadır.
Son yılların en gözde mesleklerinden biri olan havacılıkta, pilot ve kabin memuru olma hayali gençlerin rüyalarına giriyor.
Uçaklarda ve havalimanlarında çalışmak elbette cazip tarafları olan bir meslek.
Gelin görün ki, bu sektörde iş bulabilmek ne yazık ki hiç de öyle kolay olmuyor.
“Aklı havada olanlar” veya “Havacılığa takık olanlar” için, Türkiye’de 4 yıllık lisans eğitimi veren üniversitelerin havacılık bölümlerine bir bakalım.
Astronomi ve Uzay Bilimleri, Hava Trafik Kontrolörlüğü, Havacılık Elektrik ve Elektroniği, Havacılık ve Uzay, Pilotaj, Mühendisliği, Havacılık Yönetimi, Meteoroloji Mühendisliği, Pilot Eğitimi, Uçak Elektrik-Elektroniği, Uçak Gövde, Motor Bakım, Uçak Gövde-Motor, Uçak Mühendisliği, Uçak Bilimleri ve Teknolojileri, Uzay Mühendisliği.
Bir de 2 yıllık ön lisans düzeyinde eğitim veren bölümleri görelim. Hava Lojistiği, Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği, Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri, Uçak Teknolojisi ve Uçuş Harekat Yöneticiliği.
Havacılık sektörüne girmek için ya alaylı ya da mektepli olacaksınız. Kimin şansı daha yüksek derseniz, mektepli demeyi çok isterdim ama maalesef öyle olmuyor.
Fakat, siz yine de bir okulu bitirin derim. Tabii bu okullardan herhangi birine girmek öyle sanıldığı gibi kolay değil. Devlet üniversitelerine göre, paralı vakıf üniversitelerine girmek biraz daha kolay. Ama, onlar da “Anasının nikahını istiyor” dersek yeridir. “Gelin, hayallerinizi gerçek yapalım. Sizi bulutların üstünde uçuralım” diye reklam yapan resmi veya özel üniversite, yüksek okul, akademi, kurs ve dershanelerin caf caflı sözlerine ve davetlerine sakın ola ki aldanmayınız.
Unutmayınız ki, ileride sizi işe alacak olan İnsan Kaynakları departmanının, ince eleyip, sık dokuyan ve işverenin kriterlerine çoğu kez kendi egolarını da katan kale duvarı gibi engel teşkil eden elemanlarını da ikna etmek zorundasınız.
Bu arada, ötede beride gördüğünüz bazı iş fırsatı haberlerine de temkinle yaklaşın.
Örneğin, “IATA: 600 bin pilot ve 400 bin teknisyene ihtiyaç var” diye bir haber görünce, ağzınızın suyu akmasın ve de bu habere balıklama dalmayım diyorum.
İşin gerçeği, bu 20 yıllık bir süreyi ve de tüm dünyayı kapsayan rakamları içerir.
İşin özü ise; 20 yıla kim öle, kim kala.
Dünya havacılık sektöründe 50 milyonu aşkın insan çalışırken, Türkiye’de bu işi meslek olarak seçebilenlerin sayısı 200 bin kişiyi zor bulmaktadır. Bu sektörü çok havalı diye lanse edip, hem kendilerine hem de birilerine, para kazandıran bazı medya organlarına ve aracı kuruluşlara “Hayal Taciri” dersem hiç ayıp etmem.
2003’te başlayıp 2017’ye kadar kesintisiz olarak süren Türk Sivil Havacılığı’ndaki büyüme, istihdam artışını da beraberinde getirmiştir. Havayolu şirketleri, havaalanı işletmecileri, yer hizmetleri kuruluşları, uçak bakım ve onarım tesisleri, temsil ve gözetim şirketleri, ikram kuruluşları, duty free işletmeleri, akaryakıt tedarikçileri ve buna benzer iş kollarında istihdam açığı az veya çok her zaman olabilmektedir.
Yaz sezonu öncesi, en çok sirkülasyonu olan kabin memuru alımı yapılırken, pilot alımı diğer sezonlarda da yapılmaktadır.
Her sektörde olduğu gibi, havacılıkta da işe giren bir personelin işini, kolay kolay bırakması düşünülemeyeceğine göre, ekmek aslanın ağzında demek doğrudur.
Havacılığın evrensel ve geçerli dilinin de İngilizce olması, bu sektöre girmek için gayret gösteren bir çok kişinin önündeki engeldir. Hani neredeyse, bagaj yükleme elemanına bile “Senin İngilizcen yetersiz” diyen bir alışkanlıkla karşı karşıyasınız.
Tabi ki, pilotun, kabin memurunun, kontuar-trafik memurunun, teknisyen ve uçak mühendisinin ve benzeri görevleri yapanlar için İngilizce, olmazsa olmazdır.
Sektörün adı havacılık olunca, mesleğin her zaman ve her yerde havalı olduğunu sanıyorsanız fena halde yanılıyorsunuz.
Hangi işi yaparsanız yapın, her iş dıştan görüldüğü gibi cazip ve albenili değildir.
Çalışma koşulları ve saatleri, işin riski, zorluğu ve çok dikkat istemesi gibi unsurları göz önüne aldığınızda, masa başı işi gibi kolay ve rahat olmadığı gerçeğini görebilirsiniz.
Türkiye’deki hali hazırdaki kuruluşlara baktığımızda, en çok istihdamı THY gerçekleştiriyor. Hızlı büyümenin devam etmesi ve yeni havalimanının 2018 sonu devreye girmesiyle, uçak sayısı da 400’ü geçer ve de yeni alımlar gündeme gelir.
Özel sektörün en büyüğü olan Pegasus ve onu izleyen Sun Ekspres’ın 100’er uçağa ulaşması 2020’den sonra olabilir.
Onur ve Atlas’ın 50’şer uçaklık filolara ulaşması en az 5 yıllık süreye yayılabilir.
Corendon, Free Bird, İz Air ve Tailwind şirketleri filolarına fazla uçak katmazlar.
Kargoda MNG ve ULS’de önemli bir artış beklenmezken, ACT atak yapacaktır.
Yeni özelleştirme olmayacağına göre, şu anda havalimanlarında en büyük ve en önemli ekmek kapısı, IGA adıyla anılan İstanbul Yeni Havalimanı olacaktır. AHL kapandığında TAV Havalimanlarının bir çok çalışanı buraya girmeye çalışacak. İkinci ve üçüncü fazlar devreye girince daha çok sayıda eleman alınacaktır.
Fakat bu durum, mezun olup da iş başı yapamayan binlerce öğretmenin durumu ile benzerlik gösterir diye korkuyorum.
Onlarca resmi ve özel kurumdan mezun olacak olan binlerce havacı adayına nasıl ve nerede iş bulunacak hiç bilinmez.
İnsanlara, gençlere ümit verip, onların hayalleriyle oynamak hiç iyi bir şey değil.
Pilot olmak için, bir daire parası kadar parayı yani 400 bin lirayı kredi alarak, borçlanarak bulup veren insanların, pilot olup hemen iş bulamadığını görmek nasıl ki bizi üzüyorsa, bundan sonra binlerce mezun verecek olan okulların öğrencileri de iş bulmakta zorlanacak ve biz bu duruma daha çok üzüleceğiz. Bu, her geleni okula alan anlayışa da dur denmeli ve bana göre eleman alımına ihtiyaca göre kontenjanla sınırlama getirilmelidir.
İyi bayramlar Türkiye’m..