İstanbul Havalimanı’nın inşa sürecini Berlin’in müstakbel havalimanı ile karşılaştıran Frankfurter Allgemeine Zeitung‘daki “İstanbul havalanıyor” başlıklı yorum, Türkiye ve Çin’in yakın gelecekte bir havacılık yarışına gireceğini öngörüyor:
“Şunun kabul edilmesi gerekiyor: İstanbul, Berlin’in başaramadığını başardı. Türkiye’nin en büyük şehrinin yeni havalimanının faaliyete başlama süreci halihazırda birkaç kez ertelenmişti. Ancak havalimanı, beş yıldan kısa bir zaman alan inşa sürecinin ardından artık faal. Bunun karşısında, Berlin’in havalimanının inşaatı muhtemelen ancak 2020 ya da 2021’de bitecek. Yani planlanan tarihten 10 yıl sonra. İlk açılış törenindense 14 yıl sonra. Ama bu karşılaştırma pek de yerinde değil. Otokratik ülkelerde inşaat projelerini hayata geçirmek elbette daha kolay. Bunu yakında üçüncü havalimanı açılacak olan Pekin’de de görüyoruz. Türkiye ve Çin yakında dünyanın en hareketli havaalanına sahip olmak için yarışacak.”
“Osmanlı uçuş hayali” başlıklı Süddeutsche Zeitung yorumundaysa, yeni havalimanının laik Türkiye’den bir çeşit uzaklaşmayı sembolize ettiği değerlendirmesinde bulunuluyor:
“Mimari yapılar zamanın ruhunu taşır. Eski İstanbul Atatürk Havalimanı’nın seküler Türkiye Cumhuriyeti’nin bir çeşit anıtı niteliğinde olması yalnızca isminden kaynaklanmıyordu. Yapı, net çizgilerle belli bir modernite tekniğini de simgeliyordu. Kentin yeni mega havalimanı ise bunun karşısında, kontrol kulesini İngiliz bir mimar tasarlamış olmasına rağmen, büyük oranda şarkın motiflerini ölçü alıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, havalimanının Türkiye’yi küresel bir marka haline getirmesini istediğini söylemişti. Bu yeni Osmanlı hayalinin rekorlara, Dubai ve Londra’yı geride bırakacak bir havacılık merkezine ihtiyacı var. Bu yapı için doğanın önemli bir kısmı kurban edildi, iklim ve içme suyuna ilişkin tehlike uyarıları görmezden gelindi. Bu umursamazlık siyasetinin faturası ağır olabilir.”