Meğer aynı mahallenin çocuklarıymışız. Birlikte oynamışız aynı oyunları, hiç adımızı sormadan. Aynı duygularla arkadaşlık etmişiz yaşıtlarımızla. Bazen küsmüşüz, çokça sevmişiz birbirimizi. Küçük ve masum kavgaları unutarak paylaşmışız en güzel yılları. Hele komşularımızın bizleri sahiplenişi, aklımızın erdiği en güzel köşelerde kalmış.
Küçük bir ayrıntı; onlar Ankara’da ben Eskişehir’de çocuktum. Duygularımız kalemlere düştüğünde, aynı mahallenin çocukları olduğumuz çıktı ortaya. Şimdilerde tek kaygımız o yılların çocukluğunun artık yaşanmıyor olması.
Yukarıdaki fotoğrafta bizleri bir araya topladı Tulga hocam, daha önce tanıştığı Yalçın Ergir ile. Bense, çok önce anlamıştım onun “Düş Hekimi” olacağını. Bizden çok daha fazla biriktirdiği çocukluğumuzu görsellere dönüştürmüş. Henüz hayata geçiremediği zaman makinesi olmasa da bizleri geçmiş güzel günlere götürdü yaşam dairesinde. Umarım gerçek zaman makinesini bulur ise söz hepimiz tek yönlü çocukluk yıllarımıza döneceğiz. Bunu da Yalçın Ergir ayarlayacak.
Tulga hocamın benim için hazırladığı ilk sürpriz geçen yılın sonlarında idi. Değerli yazar Tolga Aydoğan’ın harika kitabı “Orhan Veli’nin Ankara’daki İzleri” adlı eserini yeni yazacağım kitabıma ilham kaynağı olması istemiyle hediye edişiydi. İkinci sürpriz ise Tolga Aydoğan kardeşimle birlikte Düş Hekimi’ni ziyaret edişimizdi. Bir solukta okuduğum harika çalışmasını Tolga kardeşime de imzalatma şansım oldu. Güzel sohbeti için ona da çok teşekkür ederim.
“Düş Hekimi” Yalçın Ergir’in müzesinde buluşmamızı sağlayan Tulga Albustanlıoğlu hocam da kısaca o günü paylaştı benimle. İzniyle ben de sizlerle paylaşmak isterim.
“Beni biraz tanıyanlar geçmiş zamanlara ne kadar meraklı olduğumu bilir, “Hayır, meslek olarak Arkeolog” olmamdan bahsetmiyorum. Eski zamanlara ait tüm yaşanmışlıklara hayranlık duyuyorum ve merak ediyorum. Ailemden gelen eskiye ait ne varsa koruma, arşivleme ve belgeleme belki de en sevdiğim özelliğim. Ankara Roma Hamamı Açık Hava Müzesi karşısındaki apartmanın (Maalesef Turan Kardeşler apartmanı 3 sene önce yıkıldı. Yerinde büyük bir boşluk duruyor) teras katında doğmuş ve 6 yaşlarına kadar burada yaşamış, oyun bahçem olarak Roma Hamamı Açık hava Müzesini her üçü de rahmetli olan Annem, Babam ve özellikle abimle paylaşıp yaşamış olmam olasılıkla beni her yaş aldığımda geçmiş zamanları merak etmemi, daha çok ilgi duymamı sağladı. Tüm bu geçmişin tortuları içinde yine aynı duyguları yaşayan ve bu değerlere sahip insanlarla özellikle son 4-5 ay içinde karşılaşmalarım da benim için olağanüstü değerli ve paha biçilmez.
Tüm güzel karşılaşmalar yeni karşılaşmaları ve bir araya gelmeleri beraberinde getiriyor sanırım…
İstiklal Savaşı Madalyalı dedem Nafiz Soysal’ın erkek kardeşi Cumhuriyet Dönemi’nin ilk pilotlarından Osman Nuri Soysal’ı araştırmak isterken çok sevdiğim öğrencim Sönmez’in değerli babası Hava Tarihi Araştırmacısı ve Yazarı Mustafa Kılıç ile yollarımızın kesişmesi gibi… Pilot Osman Nuri Sosyal dedemizi araştırıp bularak Havada İz Bırakanlar Kitabında bir bölüm ayırması benim için büyük bir mutluluk oldu. Ankara’da halen Vecihi Hürkuş ve Sabiha Gökçen’in tarihsel kayıtları peşinde iz sürmeye devam ediyor Mustafa hocam. Mustafa hocam ile karşılaşmamızdan kısa bir süre sonra “Ankara Yenişehir’de bir döneme damgasını vurmuş “Piknik” yazısını ve tabii eski Ankara mekânları için birçok yazıyı kaleme alarak ölümsüzleştiren ve Hülasa Kitabında yayınlayan değerli Dr. Ortodontist Yalçın Ergir (Düş Hekimi) ile bir tanıdığımız vasıtasıyla telefonunu bularak tanışmam… Üniversitemizde konferans süreci ve Tunalı Hilmi Caddesindeki muayenehanesine ilk defa giderek o büyülü atmosferde buluşmamız… Ve en son olarak olağanüstü duygularla her bir satırını tekrar tekrar okuduğum gerçekten müthiş bir çalışmaya imza atmış, her bir satırının gönlüme dokunduğu, nakşettiği Ankara’ya ve Orhan Veli’ye bir başka gözle bakabilmemi sağlayan değerli Araştırmacı yazar Tolga Aydoğan’ın kaleme aldığı muhteşem bir araştırma ve çalışmanın ürünü “Orhan Veli’nin Ankara’daki İzleri” kitabını okurken “Mutlaka Tolga beye ulaşarak bu yayını için teşekkür etmeliyim”le başlayan süreç hepimizi Yalçın Ergir (Düş Hekimi) beyin muayenehanesinde buluşturdu. Oprah Winfrey’in söylediği gibi “Anı yaşamak, geçmişin gitmesine izin vermek ve geleceğin gelmesini beklememektir. Bunun anlamı da; hayatınızı bilinçli yaşamanız, nefes aldığınız her bir anın hediye olduğunun farkında olmanız demektir.” Bu buluştuğumuz “An” benim için ve sanıyorum hepimiz için, çok önemliydi. Yaşadığımız bu zaman diliminde kendilerini tanımak benim için bir onurdur ve daima öyle kalacaktır.”
Tulga hocama katılmamak elde değil. Birbirimiz tanımanın onurunu paylaşıyorum. Mahalle arkadaşları buluşmamızı çoğaltarak mutlu olmamızın devam etmesi arzumdur. Düş Hekimi’nin “Hülasa”sını paylaşarak yazımı sonlandırıyorum. Birikimi genç olanlar sözlük anlamına bir baksınlar Hülasa’nın. Sevgiyle öneririm.
Sevgili okurlar soracaklar şimdi “Bu yazının Havacılık ile ilgisi nedir?” diye. Hemen söyleyeyim; Havacılar hep uçaklarla uçacak değil ya! Kimi zamanda mutluluktan uçarlar…
Mustafa KILIÇ
Havacılık Tarihi Araştırmacısı – Yazar
sontayyareci@gmail.com