Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 105’inci yılında aziz şehitlerimizi saygıyla ve minnetle anıyoruz.
Çanakkale’de, Mustafa Kemal’in “Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum” sözüyle, vatanın her köşesinden yurdunu savunmak için gelen 250 bin kahraman askerimiz hiç düşünmeden bedenlerini siper ettiler ve düşmana geçit vermediler.
Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Çanakkale Zaferi”nin 105’inci yıl dönümü dolayısıyla bir mesaj yayınladı.
Çok Kıymetli Şehit Ailelerimiz, Gazilerimiz ve Gazi Ailelerimiz,
Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kahraman Mensupları,
Değerli Silah ve Mesai Arkadaşlarım,
Bugün, kutsal vatan topraklarının güvenliği ve bütünlüğü, asil milletimizin egemenlik ve bağımsızlığı uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd ederken, aynı zamanda “Çanakkale Zaferi”nin 105’inci yıl dönümünü kutluyoruz.
Vatan savunmasının eşsiz bir örneği olan Çanakkale Muharebeleri; asil milletimizin fedakârlığını, her ne pahasına olursa olsun millî-manevi değerlerini koruma azmini ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadesi ile “Türk askerinin ruh kudreti”ni gösteren büyük bir başarı abidesidir.
Sonuçları itibariyle tarihi bir dönüm noktası olan Çanakkale Zaferi; asil milletimizin makûs talihini değiştirmiş, milletimize geleceğini inşa etme iradesi ve özgüveni kazandırmıştır.
Çanakkale’de tezahür eden millî ruh ve şuur, aynı hedefte birleşmenin, bir olmanın adıdır. Bunun en açık göstergesi sadece Anadolu’dan değil aynı kültür, inanç ve gönül coğrafyamız olan topraklardan gelerek vatanın selameti uğruna canlarını feda eden kahramanlardır.
Millî Mücadele’nin kazanılmasını, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasını sağlayan millî ruh ve şuur, dün olduğu gibi bugün de var oluş şartımızdır. Asil milletimiz için en büyük tehlike, bu ruhtan yoksun kalmaktır.
Bu nedenle Çanakkale ruhunu anlamak ve gelecek nesillere aktarmak hepimizin boynunun borcudur. Çünkü bir millet, tarihine ve değerlerine sahip çıktığı kadar millettir. Zira, tarihini iyi özümsemeyen milletler için gelecek belirsizdir.
Ecdadımız; Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan tarihi süreç içerisinde; kanını ve canını feda ederek bu toprakları bizlere “vatan” kılmış ve emanet etmiştir.
1071 Malazgirt zaferinden itibaren ebedî vatanımız olan bu toprakların bedeli, “Vatan sana canım feda!” düsturunu benimseyen şehit ve gazilerimizin mübarek kanlarıyla ödenmiştir.
İşte bu nedenle şanlı ordumuzun maneviyatını daima güçlü kılan ve en yüksek motivasyon kaynağı olan “şehitlik” ve “gazilik” makamları da bizi biz yapan değerlerimizin en yüceleridir.
Aziz şehitlerimiz ve kahraman gazilerimiz de millî bilincimizi oluşturan temel değerlerimizin, vatan sevgimizin, birlik ve beraberliğimizin en önemli timsalidir.
Bugün, cennet vatanımızda milletçe başımız dik, onurlu, rahat ve huzur içinde özgürce yaşamamızı önce Allah’a sonra da aziz şehitlerimize ve kahraman gazilerimize borçluyuz.
Dün Malazgirt’te, Çanakkale’de, Millî Mücadele’de, Kore’de, Kıbrıs’ta ve 15 Temmuz’da nasıl azimle ve kararlılıkla mücadele ettiysek bugün de aziz şehitlerimizden ve kahraman gazilerimizden aldığımız ilhamla terörle mücadelenin yanı sıra, Suriye’de ve Irak’ın kuzeyinde, Libya’da, Doğu Akdeniz’de ve dünyanın çeşitli coğrafyalarında mücadele etmekte; asil milletimizin hak, alaka ve menfaatlerini korumaktayız.
Bizler aynı zamanda yedi iklim üç kıtaya barışı, huzuru, adaleti ve istikrarı götüren atalarımız gibi bölge ve dünya barışına katkı sağlamaya da devam ediyoruz.
Bu kapsamda hem ülkemizin ve milletimizin güvenliğini sağlamak hem de Suriyeli kardeşlerimizin evlerine güvenli, gönüllü ve saygın bir şekilde dönebilmeleri için Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı Harekâtlarını gerçekleştirdik.
Bu harekâtlarla terörle mücadeledeki kararlılığımızı, her ne pahasına olursa sınırlarımızda bir terör koridoruna müsaade etmeyeceğimizi ve yerli / milli savunma sanayii ürünleriyle donatılmış ordumuzun gücünü tüm dünyaya gösterdik. Harekâtlarda elde edilen başarılarda en büyük pay, aziz şehitlerimize ve kahraman gazilerimize aittir.
Bilinmelidir ki yurt içi ve sınır ötesinde icra edilen operasyonlarda şehit düşen ve gazi olan kahraman evlatlarımızın tek damla kanını bugüne kadar yerde bırakmadık, bundan sonra da bırakmayacağız; sevdiklerinin gözyaşlarının hesabını sorduk, sormaya devam edeceğiz.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin kahraman mensupları ülkemizin ve asil milletimizin güvenliğine yönelecek her türlü tehdit ve tehlikeye karşı “ölürsem şehit, kalırsam gazi” anlayışı içerisinde üzerine düşen her türlü sorumluluğu yerine getirmektedir, getirecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Bu anlamlı gün vesilesiyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını; kutsal vatan topraklarımızın, mavi vatanımızın, semalarımızın güvenliği, asil milletimizin egemenlik ve bağımsızlığı uğruna canlarını feda eden tüm şehitlerimizi; ebediyete intikal eden kahraman gazilerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle yâd ediyorum.
Hayatta olan kahraman gazilerimize, şehit ve gazilerimizin değerli ailelerine saygı ve şükranlarımı sunuyorum.
Ayrıca şu anda karada, denizde ve havada, yurt içinde ve sınır ötesinde yüksek bir vazife bilinciyle görevlerini ifa eden kahraman silah arkadaşlarıma da kazasız, belasız, hayırlı, başarılı görevler diliyorum.
Aziz şehitlerimizin ruhları şâd, mekânları cennet olsun.