Boeing 2707 SST (supersonic transport) 1960’larda Amerikan süpersonik yolcu uçağı projesiydi. Boeing, Amerikan süpersonik uçağının inşası için hükümet tarafından finanse edilen bir sözleşme yarışmasını kazandıktan sonra Seattle, Washington’daki tesislerinde geliştirmeye başladı.
Concorde dahil diğer süpersonik rakiplerinden daha büyük ve daha hızlı olması planlandı.
Boeing 2707, 250 ila 300 yolcu oturma kapasitesiyle Mach 3 (ses hızının üç katı) hızda uçmak üzere tasarlandı.
Ses altı bir yolcu uçağının yedi saatte New York’tan Londra’ya uçması sadece üç saatte mümkün olurdu. Ancak Boeing 2707 çok iddialı bir projeydi ve çok geçmeden teknik ve mali sorunlarla boğuştu.
Uçağın yapımı çok karmaşık ve pahalı olacaktı ve henüz mevcut olmayan yeni motorlar ve malzemeler gerektirecekti.
Ayrıca, süpersonik uçakların çevresel etkileri konusunda artan endişeler vardı. Süpersonik uçuş, yerdeki insanlar için oldukça rahatsız edici olabilecek sonik patlamalar üretir. Süpersonik uçuşun ozon tabakası üzerindeki etkisine ilişkin endişeler de vardı.
1971’de ABD hükümeti Boeing 2707 projesine verdiği fonu iptal etti. Uçak hiçbir zaman inşa edilmedi ve Boeing 2707, şimdiye kadar yapılmamış en pahalı uçaklardan biri olmaya devam ediyor.
İptal edilmesine rağmen Boeing 2707 projesi bazı önemli teknolojik gelişmelere yol açtı.
Örneğin uçağın tasarımı, kablolu uçuş kontrol sistemleri ve cam kokpitler gibi artık modern uçaklarda yaygın olan birçok özelliği içeriyordu.
Boeing SST ve Concorde , 20. yüzyılın en iddialı uçak projelerinden ikisiydi. Her iki uçak da süpersonik hızlarda uçacak şekilde tasarlandı ve Atlantik Okyanusu’nu yalnızca birkaç saat içinde geçebilecek kapasitedeydi.
Tasarım
Boeing SST başlangıçta geniş gövdeli, dört motorlu, döner kanatlı bir uçak olarak tasarlandı. Sallanan kanat, uçağın hem ses altı hem de ses üstü hızlarda verimli bir şekilde uçmasına olanak tanıyacaktı.
1950’lerdeki tasarım süreci boyunca Boeing, açılı üçgen kanat tasarımının yanı sıra döner kanat seçeneğini de içeren birden fazla tasarım alternatifi üzerinde çalıştı.
Sonuçta, döner kanat seçeneğinin hem ağır hem de daha pahalı olduğu ortaya çıktı; 1960’ların sonlarında tasarımcıları yeniden düşünmeye zorladı ve bu da delta kanat konseptine geri dönüş sağladı.
Bu zamana kadar potansiyel yük de yaklaşık 234 yolcuya düşürülüyordu. Bununla birlikte, 1969’da bir maket ve iki test uçağı üzerinde çalışmaya başlandı.
Concorde ise delta kanat konfigürasyonuna sahip, biraz daha küçük, çok motorlu bir uçaktı. Delta kanadı yüksek hızlı uçuş için tasarlandı, ancak ses altı hızlarda daha az verimliydi.
Boeing SST Mach 3 (ses hızının üç katı) hızda seyredecek şekilde tasarlanırken, Concorde Mach 2,04 (ses hızının iki katı) hızında seyredecek şekilde tasarlandı.
Boeing SST, Concorde’dan daha uzun bir menzile sahip olacaktı, ancak aynı zamanda işletmesi potansiyel olarak daha pahalı olacaktı.
Hem Boeing SST hem de Concorde’un işletilmesi çok pahalıydı. Boeing SST’nin çalıştırılması, daha büyük boyutu ve daha karmaşık motorları nedeniyle Concorde’dan bile daha pahalı olurdu.
Boeing SST’nin dört adet General Electric GE4 turbojet motoruyla çalıştırılması planlandı.
Hem Boeing SST hem de Concorde, çevresel etkileri nedeniyle benzer bir tartışmaya maruz kaldı.
Süpersonik uçuş, operasyonel gürültü ayak izini artıran ve yerdeki insanlar için oldukça rahatsız edici olabilen sonik patlamalar üretir.
Süpersonik uçuşun ozon tabakası üzerindeki etkisine ilişkin endişeler de vardı.
Boeing SST projesi 1960’ların başında başladı. Boeing, 1966’da süpersonik bir yolcu uçağı geliştirmek için bir hükümet ihalesi kazandı.
Ancak proje teknik ve mali sorunlar nedeniyle sıkıntılıydı. Uçağın yapımının giderek daha karmaşık ve pahalı olduğu ortaya çıktı.
Ayrıca, süpersonik uçakların çevresel etkileri konusunda artan endişeler vardı. Sonuç olarak üretime geçiş kısa sürdü.
Boeing’in 1970’lerin başında prototipinin uçuş testlerine başlamayı planlamasıyla, ABD hükümeti 1971’de Boeing SST projesine verdiği finansmanı iptal etti.
Aşağıdaki tablo, başlangıçta önerilen Boeing SST tasarımı ile Concorde’u karşılaştırıyor.
Boeing SST ve Concorde, 20. yüzyılın en iddialı uçak projelerinden ikisiydi.
Her iki uçak da süpersonik hızlarda uçacak şekilde tasarlandı ve Atlantik Okyanusu’nu yalnızca birkaç saat içinde geçebilecek kapasitedeydi. Ancak iki uçağın kaderi farklı oldu.
Boeing SST, Concorde’dan daha büyük ve iddialı bir uçaktı. Ancak Boeing SST’nin geliştirilmesinin ve işletilmesinin de daha pahalı olduğu ortaya çıktı.
ABD Başkanı John F. Kennedy tarafından Concorde’a karşı başlatılan bu proje devam eden teknik ve mali sorunlar ile çevresel kaygılara bağlı kamuoyu baskısı nedeniyle nedeniyle 1971 yılında senato oylamasıyla iptal edildi.