27 Ekim 1936 tarihinde Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına katılmak üzere Sovyetler Birliği Sivil Havacılık Başkanı (Osoaviakhim) General Robert Petrovich Eideman, İstanbul’dan Anadolu Ekspresi ile Ankara’ya gelmiştir. İstasyonda THK Başkanı Fuat Bulca, Sabiha Gökçen, Milli Müdafaa Müsteşarı Albay Celal Yakal, Ankara merkezinde bulunan komutanlar ve hava kurumunun ileri gelenleri tarafından karşılanmıştır.
Başta bando ve kırk askerin yer aldığı sıranın hemen yanında Türkkuşu çalışanları yer almışlardır. Bando önce enternasyonal ve İstiklal marşlarını çalmıştır. General Eideman’a bir buket çiçek veren Türkkuşu kadın öğretmen adaylarından Naciye Toros, dost SSCB havacılık başkanını Ankara’da görmekten duydukları bahtiyarlığı ifade ederek;
“THK Başkanı Fuat Bulca’nın getirdiği selamlar bizi çok sevindirdi. Türkkuşu üyelerinin kalpleri ise Sovyet kardeşlerine karşı sevgi ile çarpmaktadır. Topraklarımıza şeref getirdiniz. Hoş geldiniz”
General ve arkadaşları, ikametlerine tahsis edilen Ankara Palas oteline gitmek üzere istasyondan ayrıldılar. Aynı akşam General Eideman ve arkadaşları şerefine bir ziyafet verilmiştir. Ziyafette Hariciye Vekâleti Umum Kâtibi Numan Menemencioğlu, Milli Müdafaa Müsteşarı Albay Celal Yakal, THK Başkanı Fuat Bulca ve kurum ile Türkkuşu yöneticileri yer almıştır. Basın mensupları da bu davete katılmışlardır. Ziyafetin sonlarına doğru THK Başkanı Fuat Bulca, General Eideman’a murassa madalya, heyetindeki kişilere de altın tayyare madalyalarını takdim etmiştir.
ANKARA PALASTAKİ ZİYAFET
Türk Hava Kurumu tarafından 27 Ekim 1936 günü akşamı General Eideman ve arkadaşları şerefine bir ziyafet verilmiştir. Ziyafette Hariciye Vekaleti Umumi Katibi Numan Menemencioğlu, Türk Hava Kurumu Başkanı Fuat Bulca, kurum ve Türkkuşu erkanı ve gazeteciler hazır bulunmuşlardır.
Bay Numan Menemencioğlu’nun sözleri;
İlk söze Menemencioğlu başlayarak Sovyet dostluğunun merasime mahal¹ bırakmayacak kadar kuvvetli olduğunu, her tayyarecinin Sovyetlerle niçin dost olduğumuzu, niçin dost olmakta devam edeceğimizi anlatmalarını ve misafirlerimizin de bilmukabele hissiyatlarını bildirmelerini söyledi ve dedi ki;
“Siyasi ve iktisadi hadisat her ne olursa olsun iki memleketin dostluğu ebedidir ve şüphe edilmesin ki ebedi bir dostluk olarak kalacaktır”
Bay Celal Yakal’ın sözleri;
Türk tayyarecilerinin Sovyetler Birliğinde maruz kaldıkları misafirperverliği hiçbir zaman unutmayacaklarını ve kendilerinin Sovyet kitlelerinden gördükleri dostluk hissiyatlarını misafirlerin de burada göreceklerini söyledikten sonra muazzam Sovyet terakkiyatından² Türk tayyarecilerinin derin bir sevinç duyduklarını ve bu eserde General Eideman’ın da mühim bir katkısının olduğunu ifade etti.
“Bu noktada Eidaman; hiçbir zaman sizlere ecnebi subaylar nazari ile bakmadık” dedi ve çok alkışlandı. Türk – Sovyet dostluğu ebedidir. Sovyet Büyükelçiliği Müsteşarı Zalkin, sivil tayyareciliğin memleket müdafaasındaki ehemmiyetini kaydetti ve çok çetin günlerde başlayan Türk-Sovyet dostluğunun ebedi olduğunu söyledi.
Numan Menemencioğlu tekrar söz alarak; Cumhuriyet Hükümeti idaresinin millet ruhundan ve ifadesinden başka bir şey olmadığı için aynı zamanda millet namına da söz söylemiş olacağını ve binaenaleyh³ evvelki sözlerini de bu defa da milat namına tekrar edeceğini söyledikten sonra, Sovyetlerle olan dostluğumuzun arızi değil, tabii, ebedi ve ilerleyecek bir dostluk olduğunu, çünkü milletlerin ruhuna dayandığını, Sovyetlerin yanımızda büyük bir komşu olduğu için değil, onları iyi anladığımız, aramızda ruh irtibatı olduğu için sevdiğimizi, hayati siyasimizde memnun veya müteessir olduğumuz günlerde mutlaka Sovyetlerle dertleştiğimizi büyük milli hareketimizin başlangıcında herkes bize yüz çevirdiği vakit Sovyetlerin bize gösterdikleri muameleyi unutmak için Türk Milletinin şiarında⁴ bir değişiklik olduğunu kabul etmek icap edeceğini, hâlbuki buna imkan olmadığını kaydetti ve şu sözleri ilave etti.
“ Türkiye Cumhuriyetinin harici siyasetine az çok vakıf bir adam sıfatı ile söylerim ki, bu günkü Sovyet dostluğumuz dünkünden herhalde daha büyük ve fakat yarınkinden daha küçüktür.”
BAŞKAN FUAT BULCA’NIN SÖYLEVİ;
Sayın misafirlerimiz,
Tarihi ve unutulmaz yılların uzun tecrübeleri ile dost ve kardeş olarak bağlandığımız bir milletin milli havacılık teşkilatı başkanını ve arkadaşlarını kıymetli misafirlerimiz olarak aramızda görmekle çok büyük bir zevk duymaktayım. Tatlı hatıraları bütün sıcaklığı ile kalbimde yaşayan Sovyet topraklarındaki seyahatimde, gerek Osoaviakhim başkanı ve teşkilat arkadaşlarının gerek ise başka sınıflara mensup zevatın ve büyük bir azimle çalışan genç uçmanların milletime ve şeflerime karşı gösterdikleri sevginin nazik bir tezahürü olan misafirperverliklerini unutabilmek benim için imkânsızdır. Kıymetli misafirlerimiz de Türk topraklarında kendilerine ve dost Sovyet milletine karşı aynı samimi ve yürekten sevgiyi bulacaklardır.
Ziyafetin sonlarına doğru başkan Fuat Bulca, General Eidaman’ın göğsüne Murassa, arkadaşlarına da Altın THK Madalyalarını takmıştır.
GENERAL EIDAMAN’IN SÖZLERİ;
Bayanlar, Baylar, çok sevdiğim ev sahipleri;
Burada çok güzel ve muazzam nutuklar söylendi. Bir nutuk adamı olmadığım için korkarım ki benim söylediklerim basit ve sade kalacak. Ne yapayım ben bir askerim. Fakat bu akşam birkaç söz söylemek ve kalbimden konuşmak istiyorum.
İlk önce ev sahibine ve ev sahibesine derin hürmetlerimi sunarım. Türkiye Cumhuriyeti topraklarına ayak bastığımızdan beri kendimizi en dost ve emin bir hava içerisinde hissediyoruz. Ben asker ve gayet dürüst bir adamım. Dostluk mevzubahis iken diplomatlığa yer kalmayacağına inananlardanım. Bende natıka⁵ kuvveti zayıf olduğu halde kolayca konuşabiliyoruz, çünkü milletimin ve devletimin siyasetini Türk-Sovyet dostluğu için milletimin ne fedakârlıklar yaptığını biliyor ve öyle konuşuyorum. Dostlarımın söylediği gibi iki millet arasında dostluk ve samimiyet kurulması için iki milletin birbirini çok iyi tanıması icap eder. Bu noktayı nazara tamamıyla iştirak ediyorum.
Hadiseler müdekkik⁶ bir gözden hiçbir zaman kaçmaz. Ben de bazı şeyleri bariz olarak görüyorum. Sağıma soluma baktıkça Türk Milletinin nasıl çabaladığını görüyorum.
Bana bugün birkaç defa aynı soruyu sordular. “Ankara’yı nasıl buldunuz?” ben kurak bir topraktan türemiş bu bahçe-şehir de Türk Milletinin istikbalini görüyorum. 1920 – 1921 ve 1922’te Türk Milletinin yaptığı kahramanca mücadeleyi yakından takip ettiğim için çok iyi biliyorum. En iyi, en sağlam dostluklar müşkül zamanlarda kurulan dostluklardır. Türk – Sovyet dostluğu da o müşkül günlerde tesis edilmiştir. O zamanki kumandanım istiklal mücadelesini kendi memleketini alakadar eden bir işmiş gibi takip ediyor ve her günkü vaziyeti flamalar ile haritada tespit ediyordu. Hiç unutmam radyo 20 Ağustos’ta 3. Kolordu mıntıkasının yarıldığını, düşmanın Ankara’ya doğru yürüdüğünü söylüyordu. İki gün sonra Türk ordusunun zaferini öğrenince duyduğumuz sevincin büyüklüğü anlatılmaz. Siz dostum Fuat Bulca, o zaman Ankara’nın müdafilerindendiniz. Böyle ağır günlerde kurulan dostluklar anlatılırken bir asker ve bir diplomatın dillerinde hiçbir fark olmaz.
Ev sahibi aziz dostum. Mesainizi ve size verilen görevi başarmak için sarf ettiğiniz çabayı görüyorum. Muvaffak olacağınızı kuvvetle tahmin ediyorum. Bu günkü ziyaretimde Türkkuşu gençlerinin gözlerindeki ateşi sezdim ve çok sevindim. Bu gençlerle uğraşan Fuat Bulca kendini bahtiyar hissetmekle haklıdır. Çünkü gençlik en mühim unsurdur. Saçları ağarmış bir gençliğin faaliyetine dayanmak, çok büyük işler yapabilir.
Yaşasın, sevimli Sayın Fuat Bulca, yaşasın Sovyet-Türk dostluğu, yaşasın şanlı kahraman Türk ordusu, yaşasın Türk ulusu, Yaşasın Atatürk.
General Eideman murassa madalya takıldıktan sonra yaptığı konuşmasında Türk Sovyet dostluğundan bahsetmiştir. Konuşmasından kısa bir pasaj şöyledir.
“ Hadiseler görebilen bir gözden hiçbir zaman kaçmaz. Ben de bazı şeyleri bariz olarak görüyorum. Sağıma soluma baktıkça Türk milletinin nasıl çabaladığını görüyorum. Bana bugün birkaç defa aynı suali sordular. Ankara’yı nasıl buldunuz? Ben kurak bir topraktan türemiş olan bu bahçe-şehir ’de Türk milletinin istikbalini görüyorum. 1920, 1921 ve 1922 de Türk milletinin yaptığı kahramanca mücadeleyi yakından takip ettiğim için çok iyi biliyorum. En iyi en sağlam dostluklar zor zamanlarda kurulanlardır. Türk – Sovyet dostluğu da o müşkül günlerde tesis edilmiştir.”
29 Ekim günü hipodromda yapılan geçit töreninde yer alan General Eideman, yirmi dört Türkkuşu gencinin hep birlikte paraşütlerle atlayışını dikkatle izlerken, birden yerinden fırlamış ve avuçları patlarcasına alkışlamıştır. Ansızın fışkıran bir heyecanın bütün güzelliklerini taşıyan bir yüz ifadesi vardı. Türkkuşu’nun en sevinçli gününü acıklı ölümü ile karartan Eribe’nin mezarı başında ise General Eideman’ın bakışlarındaki elem, bir Türk’ün matemi kadar içtendi. General Eideman ve arkadaşları ertesi günkü şehit Eribe’nin cenaze törenine de katılmışlardır.
29 Ekim Cumhuriyet Balosuna da katılan Eideman, Atatürk ile tanışma fırsatı da bulmuştur. General Eideman ve refakatindeki on dört Sovyet havacısı THK ve Türkkuşu’nda inceleme gezileri yapmışlardır. Türk sportif havacılığı hakkında Sovyet eğitmenlerden de ayrıntılı bilgiler almıştır. General Eideman’ın Türkiye ziyareti ile iki ülke arasındaki havacılık alanında daha yakın ilişkiler kurulması sağlanmıştır.
GENERAL EIDEMAN VE ARKADAŞLARI
Server Ziya Gürevin⁷
En kutlu günümüzde misafirlikleri ile bahtiyarlık katan Osoaviakhim⁸ Başkanı ile arkadaşlarını, gönüllerimizden açık, aydınlık ve ılık hisler taşarak karşıladık ve bir sonbahar havasının hüznü ile uğurladık. Geçtiği yerde bıraktığı izlerin derinliği hiçbir gözden kaçmayan General Eidaman’ın yalnız bir asker, bir teşkilatçı olması değil, kalplere akmasını bilen, kalbinin ağzı ile konuşan bir insan adam olması, kavuşmanın, tanışmanın kıymetini ve ayrılığın acılığını arttırıyor.
General Eideman Türk milletini nasıl görmekte olduğunu Dokuz On kelimelik bir cümleye sıkıştırarak, uzun konuşmaya ihtiyaç duymadan en iyi anlatabilen askerdir. “ Yapıcı bir millet. Fakat asker kalmasını bilmesi lazım gelen bir millet”
29 İlkteşrin’de⁹ Yirmi Dört Türkkuşu gencinin hep bir arada paraşütle atlayışını, bir noktaya mıhlı keskin bakışlarla seyrederken birden yerinden fırlayışı ve avuçlarının bütün kuvveti ile paraşütçülerimizi alkışlayışı görülmeye değerdi. O anda generalin başında ansızın fışkıran bir heyecanın bütün güzelliklerini taşıyan rengi uçmuş bir yüz vardı.
Türkkuşunun en sevinçli gününü acıklı ölümü ile karartan Eribe’nin mezarı başında yanaklarımızı gözyaşları ile ıslatırken generalin bakışlarındaki elem, bir Türkün matemi kadar içtendi.
Tekerlekler raylar üzerinde kayarak dostumuzu Ankara’dan uzaklaştırırken vagonunun penceresinden etrafa yayılan sesi, öğrendiği Türkçe cümlelerden birini haykırırken “Yaşasın Türk – Sovyet dostluğu” derken bütün çehresini kızıllaştıran kanı, son coşkunluğunu bulan heyecanın sıtması ile yanıyordu.
General son gün bize şunları söyledi “gözlerimiz, kalbimiz ve dimağımız çok güzel şeyler gördü. Zamanımız öyle cazip akıyor ki, artık gün ve saat mefhumunu kaybettik. İki kısa cümleye sığdırılan bu tahassüs¹⁰ karşısında Türk Hava Kurumu bu inşirah¹¹ ve hoşnutluktan başka ne duyabilir.
Fuat Bulca’nın son dakikada dediği gibi bundan sonra Türk Hava Kurumu ile Osoaviakhim iki kardeş müessese olarak her zaman omuz omuza çalışacaklardır. Sayın misafirimizin dediği gibi de, bağlanan gönüller araya ne kadar mesafe girerse girsin hep aynı sıcaklıkla çarpacaktır.
GENERAL EIDEMAN’IN TÜRKİYE ANILARI
“Türk ordusunu seyretmeye doyamadım”
Cumhuriyet Bayramında Ankara’da bulunmak üzere memleketimize gelmiş olan Sovyet Osoaviakhim teşkilatı reisi General Eideman ve mahiyetindeki Sovyet tayyarecileri ile paraşütçüleri dün sabah memleketlerine dönmüşlerdir.
General Eideman ve refakatindeki zevat Tophane Rıhtımında İstanbul kumandan vekili General Ali Fuat, Hava Kurumu İstanbul mümessili ve piyango müdürü Fikri, Hava Kurumu İstanbul şubesi müdürü İsmail Hakkı, İstanbul Sovyet Konsoloshanesi erkânı ve Sovyet kolonisi tarafından uğurlanmışlardır. Bir kıta asker ihtiram (saygı) vazifesini ifa etmiş ve bando Sovyet ve Türk marşları çalmıştır.
Muhterem misafirimiz General Eideman Türkçe olarak “Merhaba asker” demiş ve buna askerlerimiz “Sağol” diye bağırmak suretiyle cevap vermişlerdir. General Eideman bundan sonra gene Türkçe olarak “ Yaşasın Atatürk, yaşasın çelik Türk ordusu” diye bağırmıştır. Dost Sovyet Generalinin bu çok samimi hareketi uğurlamaya gelenlerin de güzel hareketlerine vesile olmuştur.
General Eideman hareketinden evvel kendisi ile görüşen bir muhabirimize demişlerdir ki,
“Dost Türkiye topraklarından ayrılırken, burada bulunduğumuz müddet zarfında Türk Hava Kurumu tarafından hakkımızda gösterilen istisnai misafirperverlikten dolayı gerek kendi namıma ve gerekse bana eşlik eden arkadaşlarım namına THK Başkanı Fuat Bulca’ya teşekkürlerimi sunmayı vecibe addederim.
Osoaviakhim heyetine karşı gösterilen hararetli istikbal ve samimi kabulden dolayı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine ve Türk ordusu kumandan heyetine en derin teşekkürlerimi arz etmeyi de vazife telakki ederim.
Türkiye Cumhuriyetinin 13. Yılı kutlulandığı gün müşahede ettiğimiz grup halinde paraşütle atlamalar gerek beni gerekse arkadaşlarım Sovyet paraşütizm mütehassıslarından Nikolayeva, Minov ve Vimiti’yi çok mütehassıs etmiştir. Bilhassa hava şartları bu gibi grup halinde atlamalara hiç de müsait bulunmadığı halde bahsettiğim bu inişlerin gayet parlak bir şekilde cereyan etmiş olması bizleri mutlu etmiştir.
Cumhuriyet Bayramınızı görmek benim için çok pek faydalı ve haz verici oldu. Çok güzel talim ve terbiye edilmiş çelik Türk ordusunu seyretmeye doyamadım. Bayramda Ankara’da yapılan merasim fevkalade güzel oldu. Bilhassa gençleriniz çok nazarı dikkatimi çekti. İzci Türk gençleri askerlik kabiliyeti itibari ile kendilerinden biraz evvel geçen asker ağabeylerinden hiç de aşağı kalmıyorlardı.
Ben ve arkadaşlarım asri Türkiyenin kültür ve ekonomi sahalarındaki muvaffakiyetlerini ve Türk milletinin bihakkın iftihar edebileceği yüksek müdafaa kudretini memnuniyetle müşahede ettik. Henüz uzak olmayan bir mazide hemen hemen kurak bir sahadan ibaret olan bir yerde bir çiçek gibi inkişaf¹³ eden Ankara’yı ve Türkiye’nin Kayseri, Kırıkkale ve Eskişehir gibi süratle ve sürekli bir şekilde inkişaf etmekte olan yerlerini gördük.
Memleketimize döndüğümüz zaman, başında Atatürk gibi büyük bir önder bulunan Türkiye Cumhuriyetinde elde edilen muazzam muvaffakiyetleri, azimkâr ve asil Türk milletinin başardığı terakkiyatı¹⁴ milletimize memnuniyetle anlatacağız.
Sovyetler Birliği milletleri ile Türk milleti arasındaki dostluk sağlam ve karşılıklı hürmete istinat etmektedir. Bu dostluğun her iki memleketin en karanlık günlerinde doğmuş olması bunun dürüst, asil ve metin bir dostluk olduğunu ispata kâfidir.”
THK BAŞKANI FUAT BULCA’NIN SOVYETLER BİRLİĞİ GEZİSİ
Türk Hava Kurumu Başkanı Fuat Bulca 15 Şubat 1937 tarihinde Sovyetler Birliğinin davetlisi olarak Moskova Merkez Aero Kulübüne bir ziyarette bulunmuştur. Bu ziyaret sırasında yanında bulunan gazeteci ve yazar Abidin Daver Bey bu gezinin notlarını tutmuştur. Bu notlarda Moskova Merkez Aero Kulübünün, sportif havacılık adına neler yapıldığını görebiliyoruz. Türkkuşunun kuruluşundan iki yıl sonra aynı amaçla çalışan iki kuruluşun çalışmalarını da karşılaştırma imkânına kavuşuyoruz. Abidin Daver’in notlarından okumaya başlayalım.
Moskova merkez Aero Kulübü de bütün aero kulüpler gibi Ossoaviahim Cemiyetine bağlıdır. Burada planörcü, paraşütçü ve tayyareci yetiştirilir. Henüz iki seneden beri çalışmaktalar. 200 hektarlık arazisi bulunmaktadır. Moskova’da Merkez Aero Kulüpten başka 11 tane mıntıka Aero Kulübü daha mevcuttur. Yine Moskova’ya bağlı Köktebel’de Yüksek Planör Mektebi vardır ki, kıymetli kadın tayyarecimiz Sabiha Gökçen orada yetişmiştir.
Paraşütçülere ayrı bir bina tahsis edilmiştir. Bu bina son derece temizdir. İçeri girerken bütün ziyaretçiler ayaklarına birer keçe terlik geçiriyorlar. Bunun nedeni paraşütlerin tozdan etkilenmemeleridir. Burada bizlere yapılan tanıtımları Bulgaristan Türklerinden Agayef Yoldaş Türkçeye çeviriyordu. Agayef Yoldaş mütareke yıllarında İstanbul’da bulunmuş olduğu için Türkçeyi tam bir İstanbullu gibi konuşuyordu.
Kulübün merkez binasında Aerodinamik tecrübelerin yapıldığı büyük bir salon bulunmaktaydı. Bu salonda teşhir edilen planör modellerini inceledik. Modelcilik sınıfında 5 yaşından 16 yaşına kadar çocuklar çalışıyor. Bu çocukların yaptıkları modeller arasında uzun müddet havada kalarak rekor kıranlar bulunmakta. Gelişmiş ve motorlu olan, kanat açıklığı bir buçuk metreyi bulan bir model 37 dakika havada kalmış, 750 metre irtifaya çıkmış, 4.100 metre kat ederek yere inmiş.
Planörcülerin ayrı bir sınıfı bulunmakta, sınıfın duvarlarında planörlerin nasıl uçtuğu, hangi kuvvetlere ve cereyanlara maruz kaldığını kolayca anlayabileceğiniz büyükçe levhalar bulunuyor. Rekor denemeleri devam ederken, yeni tip planör yapımları da devam ediyormuş. GN-7 planörü ile Suhomlinof isminde bir planörcü, Köktebel’de 38 saat 10 dakika havada kalmış. Daha sonra planörcü Lişitçin 1935 yılında 38 saat 40 dakika havada kalarak arkadaşının rekorunu geliştirmiş. Bu sıralarda Dünya rekoru 36 saat ile Almanlarda imiş.
Mektebin üst katı misafir öğrenciler için misafirhane şeklindedir. Ayrıca öğrenci ve misafirlerin boş vakitlerinde gidebilecekleri kütüphane ve eğlence salonları bulunmakta,
bunlara ilaveten bir de silah atış poligonu binası hizmet vermekte. Bu gezi sırasında Sovyetler Birliği Sivil Havacılık Başkanı (Ossoaviyahim) General Robert Petrovich Eideman ile de görüşen Fuat Bulca, havacılıkla başlayan dostluğumuzun devamını dilerim demiştir.
GENERAL EIDEMAN’IN AKİBETİ
Şubat 1937’de gerçekleşen bu geziden çok kısa bir süre sonra 22 Mayıs 1937 tarihinde Sovyetler Birliği Sivil Havacılık Başkanı (Ossoaviyahim) General Robert Petrovich Eideman tutuklanmış ve 12 Haziran 1937 tarihinde de asılarak idam edilmiştir. İdam ediliş nedeni “Askeri komploya karışma” olarak açıklandı. Ancak 31 Ocak 1957’de suçsuz olduğu anlaşıldı.
Mustafa KILIÇ
Havacılık Tarihi Araştırmacısı – Yazar
Sontayyareci@gmail.com
0 536 273 62 62