Aslında bir süre ara verecektim. Üzerinde çalıştığım bazı şeyler vardı.
Ama ne hikmetse bu konu için beni aramayan kalmadı. Genel itibariyle Yalçın Ayaslı’yı korumaya yönelikti bütün bu telefonlar.
Görüşme isteyenlerden, aralıksız çaldıranlardan “bunaldım” desem yeridir.
Gelin, biraz açalım.
Tabii işin içine Fenerbahçe- Galatasaray girince olay anlaşılmaktan uzaklaşıyor. Fanatizm gözü kapatıyor! Görme mesafesini kısaltıyor! Benim ismimle TWEET atanlar bile oluyor! Güldüm geçtim.
Yazdığım konuda FENERBAHÇE küçük bir parantez sadece.
Burada hiçbir Fenerbahçeli’yi de suçlamadım. Hiç öyle bir derdim de yok. Cemaatin, her yere girdiği için ÜÇ BÜYÜKLER DE DE OLMASI KADAR doğal bir şey yok. Ama anlatmaya çalıştığım bambaşka bir şey! Tekrar ediyorum!
İsimlerle işim yok. Sadece ÜLKEDE oynanan bir oyun varsa onun altını çiziyorum…
Başa dönelim…
Faruk Bayındır ile Yalçın Ayaslı, BORAJET’i kurdular.
Son açıklamalarıyla birbirlerini hiç tanımadıklarını hissettirseler de ortaktılar… Ayıp mı? Suç mu?
Değil… Faruk Bayındır ismini ilk kez Devlet Bahçeli’nin ifadesinde duydum. MHP’yi sarsan seks kasetleri için Bayındır’ı hedef gösteriyordu. Günlük yaşadığımız için bunları unuttuk tabii… Yani ben söylemedim bunu! Faruk Bayındır ile GİZEMLİ AVUKAT Halil İbrahim Koca eskiden gelen iki dost. Dostluklarının nereden kaynaklandığını bilmiyorum.
Bayındır bana ulaşıp “Ben FETÖ’cü değilim!” demeye çalışıyor. Ama bilgisayar ekranından hiç indirmediği GÜLEN FOTOĞRAFINI unutuyor. Belki iki dost, EV’lerden arkadaştı.
Bilmiyorum… Ve bu iki dost YALÇIN AYASLI ile BORAJET’i kuran ortaklardı! Yalçın Ayaslı ise ODTÜ’lü bir bilim adamıydı!
ABD’ye gidiyor ve bir takım patentlerle ciddi para kazanıyordu.
Olabilir! Ama yaptığı her işte büyük para kaybeden birinin bu kadar serveti nasıl kazandığı büyük soru işareti taşıyordu! Mesela BORAJET , ciddi kaybeden bir şirket. Uçaklar yerde. Geçen gün yazımdan dolayı açıklama yaptılar.
Hedeflerini paylaştılar! Güldüm! Bir havacılık şirketi düşünün! Kuruluyor ve ama tek kuruşluk reklam kampanyası yapmıyor! Rekabetin vahşi olduğu sektörde neredeyse adını gizliyor. NEDEN? Bir izahı varsa da ben bilmiyorum…
Yalçın Ayaslı Bey Bodrum’dan “BEYAZ TÜRKLER ” diye tanımlayacağımız isimlerle VİLLA KOMŞUSU! Bu da doğal!
Cemaatle bağlantısı yok! Ben cemaat yazınca herkes anlamak istediği gibi anladı! Ama cemaatle çok ciddi BAĞI olan ve şu anda İNGİLTERE ‘de kaçak yaşayan CEMAATİN KARA KUTUSU Avukat Halil İbrahim Koca ile sırdaş! Türkiye’deki her toplantısını, ilişkisini, atacağı adımı KOCA yönetti. “Cemaat denilince namazında abdestinde insanları anlamayın!” diye yazmaktan yoruldum. Ama cemaati yöneten CIA ve onun en özel isimlerinden biri, yani KOCA, AYASLI’nın beyni gibi! Şimdi Faruk Bayındır ile Halil İbrahim Koca’yı düşünün! CEMAATÇİ oldukları ortada! Burada değiller zaten! Amerika’da yaşayan değerli bir bilim adamı nasıl olur da etrafı BEYAZ TÜRKLER ile çevriliyken KOCA’yı bulur! Ve onunla yürür!
Peki, Ayaslı’nın bulduğu KOCA kimdi? 2009’a kadar sıradan bir avukattı. Ondan sonra çevresi onun yükselişine bir anlam veremedi.
Hala daha şaşkınlar! Şike davasında Ali Fuat Yılmazer’in referansıyla Trabzonspor yöneticilerinin avukatı oldu. Deniz Baykal’ın kasetini yayınlayan sitenin sahibi Yener Dönmez’in de ortağıydı!
Faruk Bayındır’ın da… MHP’nin kaset skandalında da suçlandı.
Emniyet’teki paralelcilerin referansıyla Polis Akademisi’nde ders verdi. Bunu Önder Aytaç ayarladı. Daha sonra bazı davalarda Emniyet’in avukatlığını da yaptı. Bu kadar da değildi!
Rıza Sarraf’ın avukatlığını da yaptı. Hakkında haber yapılmaması için Sarraf’tan para isteyen gazetecinin aracılığını da o yaptı.
17 Aralık’ta Sarraf’ın avukatlığını bıraktı. Kumpas çökünce soluğu İngiltere’de aldı.
Yani karşımızda duran isim ŞİKE’den MHP kumpasına kadar olan eksenin baş aktörüydü. Bunlar da benim iddialarım değil. Ben sadece parçaları bir araya getirmeye çalışıyorum!
Derken bu isimler, arkalarındaki güç yenilince kaçmak zorunda kaldılar. Yalçın Ayaslı da BEYAZ TÜRKLER ‘e yöneldi. Mesela şimdi şirketini BODRUM’daki dostalarının dostu olan Fatih Akol’a verdi. Fatih Akol da çok başarılı bir isimdi! Medya operasyonlarında yer aldı. Finansçıydı, şimdi de havacılıkta kendini ispatlıyordu!
Ama yetmiyordu. BİLGİ ÜNİVERSİTESİ’ne MÜTEVELLİ HEYET BAŞKANI OLMAK ÜZEREYDİ! Biliyorsunuz, üniversitenin patronu da AMERİKALILAR’dı!
Ama bunun YALÇIN AYASLI ile bir ilgisi yoktu! Zafer Mutlu bu işin neresindeydi bilemiyorum!
Ayaslı ile Akol’u tanıyor muydu kestiremiyorum. Ama ihtimal!
Çünkü eski sahipler Mutlu’nun yakın dostlarıydı! Her şeye rağmen Ayaslı asla ve kat’a sıradan biri değildi. İlişkileri inanılmaz derecede genişti. Mesela 58 milyon dolarlık uçaktan söz ettim. GLOBAL XRS marka uçaktan Türkiye’de başka yoktu. Araştırdım, Yalçın Bey bu uçağı pek kullanmıyordu! Ama 58 milyon dolar veriyordu. Garip!
Gariplikler bu kadar da değildi üstelik…
Global’in yani Ayaslı’nın pahalı uçağının en büyük müşterisi kimdi dersiniz?
GOOGLE’un sahibi Sergey Brin! Koskoca GOOGLE’un patronu başka uçak bulamıyor, Ayaslı’nın GLOBAL’ini istiyor.
Uçak İstanbul’dan havalanıyor, Sergey’i alıyor, İstanbul’dan RUSYA’nın ÇİN SINIRINDAKİ KÜÇÜK BİR KASABASINA götürüyordu. Uçakta aralıksız çalışan GOOGLE’un patronu uyanıyor, yemek yiyor ve 3 saatlik görüşmelerini yapıyor, tekrar uçakla yola koyuluyordu!
Yine ortaklardan Musevi asıllı Rus vatandaşı Yuri de aynı uçağı kullanıyordu! Bir anlam yüklemiyorum. Sadece Google yani Türkiye kadar zengin bir şirket neden AYASLI’nın uçağını tercih ediyordu?
Bu HAVADAKİ hikayeler inanın bir köşe yazısına sığacak gibi değil. Kim kimi neden bulup ortaklık kurdu? Birbirlerini nerede tanıdılar? Nasıl güvendiler?
Cevapları bilmiyorum.
Ama bildiğim ve muhtemelen yakında yazacağım çok daha önemli olaylar var!
TARKİM ve izinsiz giriş-çıkışlar!
Bunları devletimiz bilmiyor! Kimse işin bu tarafında değil! Ama ya oradan gelip gidenler bir yerde kayıtlıysa!
Ya o listede olmaması gerekenler varsa! Ve, ya oradan SAKINCALI isimler geçtiyse!
Fanatizmle bakılacak bir konu değil bu! Olay Fenerbahçe- Galatasaray işinin çok ötesinde!
Ben kimseye bir ithamda bulunmuyorum. Sadece parçaları topluyorum ve “BAKIN” diyorum… Başımıza ne geldiyse GÖRME BOZUKLUĞUNDAN geldi! Yakında çok farklı bir biçimde bu olayı devam ettireceğim…
HANGAR’dan neler çıkacak bilmiyoruz! Ama inanılmayacak ilişkilerin AĞI burada örülmüş!
Bir arada göremeyeceğiniz isimler burada! 17-25 ARALIK öncesinde ve sonrasında nelerin olduğuna bakacağız…NOT : Faruk Bayındır Bey bana ulaşmak istiyor ama hiçbir sivilin giremeyeceği havalimanına kendi özel CİP’iyle girip nasıl dolaştığını anlatmıyor. Nasıl bir geçiş üstünlüğü yakaladığını ve bu imtiyazın kim tarafından sağlandığını söylemiyor… Neyse devam edeceğiz… Özellikle aklım geçişlerde! Bakalım ne olacak?
Facebook ile Yorum Yapın