Hava-Sen Sendikası, anlaşmazlıkla devam eden Toplu İş Sözleşmesi(TİS) süreci ve Boeing 737 MAX kazaları ilgili bir açıklama yayınladı.<
Açıklamada Hava-İş Sendikasını Boeing 737 MAX kazalarında sessiz kalmakla ve toplu iş sözleşmelerindeki tavırlarını sert sözlerle eleştiren Hava-Sen Sendikası; ‘3 Ocak 2019 tarihinde yapılan ilk TİS toplantısından sonra işverenin toplantı masasına gelmediğini veya yetkisiz kişilerle geldiğini görerek 49. Maddeye göre doğrudan arabulucu süreci için başvurmak yerine 60 günün dolmasını beklemek acizlik, işbilmezlik, bilgisizlik değilse kötü niyetli, içten pazarlıklı bir davranış biçimidir.” ifadelerine yer verildi.
Hava-Sen açıklaması şöyle;hava sen
Değerli Sivil Havacılık Çalışanları;
İlgili mevzuat çerçevesinde, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca yetkilendirilmiş sendika, 6 Mart tarihi itibarıyla hiç bir konuda anlaşma sağlanamadığını duyurarak arabulucu sürecini başlattığını açıklamıştır. Toplu Sözleşme görüşmelerini uzatmak, unutturmak, sonunda da işverenin verdiğine üyelerini razı etmek misyonu ve planlaması içinde, işverenin oyalamalarına 60 gün göz yummak, 6356 Sayılı Kanunun 49 ncu maddesi ile bağdaşmamaktadır.
MADDE 49 – (1) Toplu görüşme için kararlaştırılan ilk toplantıya taraflardan biri gelmez veya geldiği hâlde görüşmeye başlamazsa, toplu görüşmeye başladıktan sonra toplantıya devam etmezse veya taraflar toplu görüşme süresi içerisinde anlaşamadıklarını bir tutanakla tespit ederlerse ya da toplu görüşme süresi anlaşma olmaksızın sona ererse, taraflardan biri uyuşmazlığı altı iş günü içinde görevli makama bildirir. Aksi takdirde işçi sendikasının yetkisi düşer.
3 Ocak 2019 tarihinde yapılan ilk TİS toplantısından sonra işverenin toplantı masasına gelmediğini veya yetkisiz kişilerle geldiğini görerek 49. Maddeye göre doğrudan arabulucu süreci için başvurmak yerine 60 günün dolmasını beklemek acizlik, işbilmezlik, bilgisizlik değilse kötü niyetli, içten pazarlıklı bir davranış biçimidir.
TİS’i buzdolabına kaldırmak çalışanların zekasını hafife almanın yanısıra hak ve çıkarlarını da gözardı etmektir. 24 ve 25. Dönem Toplu İş Sözleşmelerini, işverenle kapalı kapılar ardında imzalamışlar, ek protokollerle tanınmaz hale getirmişler, kaşıkla aldıklarını işverene kepçeyle iade etmişlerdir. Sadece parasal haklar değil çalışma koşulları da her geçen gün giderek kötüleşmiştir.
Boeing 737 MAX serisi uçakların yere indirilmesi sürecindeki sessizlikleri göstermiştir ki, bu sendikanın uçuş emniyeti diye bir sorunu, pilot ve kabin memurlarının can güvenliği diye bir kaygısı yoktur.
26. Dönem TİS’te görev ve rol dağılımı belli olmuş, TİS görüşmelerinin durmasından işveren sorumlu tutularak TİS’in imzalanması, araya monte edilen arabulucu süreci ile en az 39 gün daha ötelenmiştir. Faizlerin % 25, enflasyonun % 20 düzeyinde olduğu bir dönemde, işçilerin parasını geciktirerek bankalarda nemalandırmak ve ödeyeceği farkların bir kısmını buradan devşirmek dünya markası olduğunu her fırsatta dile getiren, çalışanları sayesinde milyar dolarlık karlar elde eden THY’ye yakışmamaktadır. Ancak bu gayri ahlaki pazarlık ve işbirliği, kağıt üzerinde üyesinin hak ve çıkarını korumakla yükümlü malum sendikal anlayışa çok yakışmaktadır. Sendika, işçilerin verdiği vekalet görevini açıkça kötüye kullanmaktadır,
Yaklaşık 40 yıldır tek bir harfi bile değişmeden her TİS’te aynen kabul edilmiş olan maddelerde dahi uzlaşmazlık yaşandığını iddia etmek ise trajikomiktir.
Bu noktada yetkili sendikadan beklenen geçmişe dönük olarak ödenecek ücret farklarıyla birlikte İş Kanunu Madde 34’te de belirtildiği üzere bankalarca mevduata uygulanan azami faizin de gerçek hak sahiplerine ödenmesini işverenden talep etmek ve bunun mücadelesini vermektir.
Arabulucu raporu en geç 39 gün sonra ( 6356 sayılı Kanun Madde 50 ) çıkacak, topluma sendikanın da varolduğunu göstermek üzere izin verilen birkaç cümle düzeltmesi ve birkaç puan eksiği ile bu sözleşme işverenin istediği şekilde imzalanacaktır. Bu nedenle, sürenin uzaması; sıkı pazarlık yaşandığının, daha iyi olanaklar elde edileceğinin bir göstergesi olmayacak sadece haklarını 3-4 ay gecikme ile alan çalışanların zararını daha da artıracaktır.
Yetkili sendika ve işverenin elele geldiği noktadan kim sorumludur, kim kazanmıştır, kim kaybetmiştir, kim suistimal edilmiştir ? İstanbul Havalimanı’nda başlayacak operasyonun, daha verimli, daha etkin ve olabildiğince hatasız ve gecikmesiz yapılabilmesi, ancak çalışanların özverisi ile mümkündür. Sadece THY değil sivil havacılığımız için de son derece önemli olan bu sürecin, oyalanan, yok sayılan, aidiyet duyguları örselenmiş çalışanlarla yürütülmesi son derece zordur. Çalışanın hakkının, teri kurumadan verilmesine dayanan temel anlayışa inanıyoruz. Bu düşüncelerle; THY işvereni ile yetkili sendika arasında tıkandığı ifade edilen görüşmelerde, hakeme veya arabulucuya gerek olmaksızın diyaloğun yeniden tesisi için samimiyet, iyi niyet ve ciddiyetle katkı vermeye hazır olduğumuzu başta ilgili taraflar olmak üzere tüm sivil havacılık çalışanlarına açıklamayı görev biliyoruz.
Saygılarımızla.
HAVA-SEN YÖNETİM KURULU