Cuma, Nisan 25, 2025

BU HAFTA İLK 5 HABER

Benzer Haberler

Havacılığa Adanmış Bir Ömür: Oben Oğultarhan

Oben Hoca zor olanı seçti. Bu ülkede çoğu insanın sırtını döndüğü genel havacılığı ve öğretmen pilotluğu seçti. Konforlu yolları değil, dikenli patikaları tercih etti. Çünkü o, gökyüzüne inananlardandı.
BİR HAYAT GÖKYÜZÜNE ADANDI: OBEN OĞULTARHAN VE GENEL HAVACILIĞIN TÜRKİYE’DEKİ KADERİ
Ama ne acıdır ki bu ülkede havacılık, her zaman sözde sevildi; özellikle de genel ve sportif havacılık alanlarında. Cumhuriyetin ilk yıllarında atılan dev adımlara rağmen, havacılıkla ilgili toplumsal bilinç derinliğimiz hâlâ yok denecek kadar az. Üstelik bu sadece bir eksiklik değil, ciddi bir kayıptır.
Büyük Atatürk’ün “İstikbal göklerdedir” sözüyle çizilen vizyon, o ilk yıllarda büyük fedakârlıklarla hayat bulmaya çalıştı. Kısıtlı imkânlarla, ama büyük bir aşkla… Genel havacılık Anadolu köylerine kadar götürülmek istendi. Havacılık sadece elitlerin değil, halkın da hayali olsun diye uğraşıldı.
Peki sonra ne oldu?
ZENGİN AİLELERİN “AŞIRI KORUYUCU” ANNELERİ VE BİR ALANIN TALIHSİZ KADERİ
Yıllar boyunca, hem görevdeyken hem de emeklilik dönemimde, ülkemizde genel havacılığın neden bir türlü gelişemediğini sorguladım. Konuya dair birçok araştırma yaptım, uzmanlarla konuştum, örnek ülkeleri inceledim.
Yunanistan, İtalya, Fransa, İngiltere, Almanya gibi ülkelerde 10 bin ile 25 bin arasında genel havacılık uçağı varken, bizim ülkemizde bu sayı neden hiçbir zaman 1000’i aşamıyor, hep merak etmişimdir.
Bir gün Sivrihisar Havacılık Merkezi’nde otururken, özel uçağıyla gelen bir misafir sohbetimize dahil oldu. Sohbetin ilerleyen dakikalarında öyle bir şey söyledi ki, uzun zamandır kafamı kurcalayan soruya ilginç bir pencere açtı:
“Bu ülkede genel ve sportif havacılığın gelişmemesinin en büyük nedeni zengin ailelerin anneleri. Çünkü onlar havacılığı tehlikeli zannediyor ve çocuklarını uçaklardan uzak tutuyorlar.”
Ne kadar çarpıcı bir tespit! Düşünün; bir aile, çocuğuna 100-500 bin dolarlık arabayı hiç düşünmeden alıyor, destekliyor, gururla anlatıyor. Ama aynı genç, bu parayla çok rahat bir uçak alabilirken ailesi tarafından engelleniyor. Çünkü uçmak ‘tehlikeli’ sanılıyor.
Oysa o çocuk, uçakla sadece daha hızlı değil, daha bağımsız, daha üretken olabilir. Ve evet, çok da güvenli bir şekilde…Havacılık pahalı bir spordur parası olmayanlar bu faaliyeti sürdüremezler…
Bu görüş, bugüne dek duyduğum en sahici nedenlerden biriydi. Meğer bu kişi, ülkenin önde gelen tekstil holdinglerinden birinin sahibiymiş. Aynı zamanda pilot lisansı olan, havacılığı bizzat yaşayan biri…
O gün orada fark ettim ki; bazen en basit ama en derin engeller, zihniyetlerimizde saklıdır.
Bu çarpıcı tespitten sonra aklımdan şu soru hiç çıkmadı:
Acaba havacılığın güvenliğini anlatan seminerler, eğitimler, konferanslar mı düzenlenmeli?
Belki de önce anneleri ikna etmeliyiz… Zira geldiğimiz noktada, havacılığa adanmış nice hayat, bu “aşırı korumacı” anlayışın gölgesinde kayboluyor.
AVM’lerde çocuklarını saatlerce yalnız bırakan, ama birkaç saatlik uçuş eğitimini ‘fazla riskli’ bulan anneler yüzünden, bu ülkede birçok Oben Hoca sahipsiz kalıyor.
TÜRK HAVACILIĞINDA BİR ÖNCÜ: OBEN OĞULTARHAN
Oben Oğultarhan… Henüz 4 yaşında Almanya’da havacılıkla tanışan, Türkiye’ye döndükten sonra Türk Hava Kurumu’nda paraşütçü olarak başlayan, sonrasında eğitim alarak pilot olan, hem Türk sivil lisansına hem FAA lisansına sahip bir öncü…
2011’de çift piston motorlu bir uçakla Atlantik’i geçen ilk Türk pilotu…
2013’te bu kez tek piston motorlu bir uçakla aynı başarıyı ikinci kez tekrarlayan ilk kişi…
Türkiye’de en fazla uluslararası ferry uçuşunu gerçekleştiren, deniz uçakları eğitmen pilotu olan ve yurt dışından getirilen eğitim uçaklarının büyük bölümünü bizzat ülkeye kazandıran bir emek insanı. Yazdığı raporlar ve makalelerde havacılık ve pilotluk bilgisinin en üst seviyede olduğu özellikle de kullandığı dilin nobel edebiyat ödülü almış bir edebiyatçı ustalığıyla oluşu beni her zaman etkilemiştir. Türkçe bu kadar mı güzel kullanılır be Oben hoca…
Ne yazık ki Oben kardeşimizi, Slovakya’dan uçak getirmek üzere gittiği bir görev sırasında, bu ülkede geçirdiği bir trafik kazasında kaybettik. Kiminin kahramanı, kiminin hocası, hepimizin örnek alacağı bir öncüyü yitirdik.
Ama belki de bu kayıp, bazı şeyleri değiştirebilir. Belki de onun ölümü, bir rol modelin arkasından yükselen sessiz bir çağrı olur. Belki anneler düşünür:
“Uçmak gerçekten o kadar tehlikeli mi?”
Belki çocuklar yeniden gökyüzüne bakar…
SON SÖZ: BİR UMUT, BİR FON, BİR VEDA
Sivrihisar Havacılık Merkezi’nde düzenlenen cenaze töreninde, Ali İsmet Öztürk Hoca, Oben Kaptan’ın çocukları için bir eğitim fonu kurulacağını duyurdu. Bu, en azından bir nebze de olsa içimizi ısıtan bir vefa göstergesi.
Umarım havacılık camiası bu fona gerekli desteği verir.
Ve umarım, bu ülke bir gün gökyüzünü sadece bakılacak değil, yaşanacak bir alan olarak görür.
Oktay Erdağı
E.Sivil Havacılık Genel Müdür Yrd.
Yazar- Havada Ahkam-Havada Oraj
Havacılık Uzmanı

ÇOK OKUNANLAR

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com