Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği(TUYED) Yönetim Kurulu Başkanı ve Yeni Birlik Gazetesi yazarı Musa Alioğlu, bugünkü köşe yazısını, “ koronavirüs pandemisi nedeniyle hayatını kaybeden duayen havacı Uygun Acuner'” için yazdı.
Alioğlu’nun yazısı şöyle;
Şimdi, birçoğunuz Uygur Acuner kimdir diye soracak. Öyle geniş bir özgeçmişi yoktu, ama çok büyük hayalleri olan ve hiç pes etmeyen bir havacılık aşığıydı.
Kısmet etmiş ise Mevla;
El getirir, yel getirir, sel getirir.
Kısmet etmez ise Mevla;
El götürür, yel götürür, sel götürür.
(Mevlana Celaleddin-i Rumi (1207-1273)
Şurası kesin bir gerçek ki, her ne kadar “Kara haber tez duyulur” denilse de bazı ölümler vardır ki, ya hiç duyulmaz, ya da çok sonra duyulur. Bazıları ise bir bomba gibi düşer hayatın gündemine.
Bahsedeceğim ölüm hiç de öyle olmadı. İnternete düşen ve iki günde kaybolup giden on satırlık bir haber şöyle diyordu.
“Ankara Şehir Hastanesi’ne kaldırılan ve test sonrasında koronavirüs olduğu tespit edilen Uygur Acuner vefat etti.”
Şimdi, birçoğunuz Uygur Acuner kimdir diye soracak. Öyle geniş bir özgeçmişi yoktu, ama çok büyük hayalleri olan ve hiç pes etmeyen bir havacılık aşığıydı.
Dostlarına göre, neşeli, sempatik, hayat dolu bir insandı. Hayatta eşinden başka hiç kimsesi yoktu ama, ünlü gazeteci merhum Tayfun Talipoğlu’nun yeğeni olduğunu söylermiş dostlarına.
Havacılığın en kıdemli bürokratlarından olan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) önceki Genel Müdür Yardımcısı Oktay Erdağı’na ölüm haberini verip de, “Nasıl bilirdin?” diye sorunca “Çok iyi bir adamdı. Türkiye’de hava kargo taşıma işinin önünü açan oydu” dedi ve onunla ilgili olarak, yine eski SHGM bürokratı Hasan Sarıdağ’ı aradım. “Daha on gün önce iş konuştuk” diye üzüntüsünü dile getirdi. Onu 90’lı yıllarda helikopter işi yaparken tanıdığını ve geniş bir çevresi olduğunu, çok parasının olmadığını ama paralı iş adamlarını bulup, onları şirket kurmaya ikna etmekte çok başarılı olduğunu söyledi. Bu iknada başarıdır.
ŞİRKETE KÖPEĞİ BARON’UN ADI
Uygur Acuner, son 30 yılda Türkiye’de havacılıkta bazı ilkleri hayata geçiren biraz hayalci, biraz da maceracı bir isim olarak havacılığa adını yazdırabilmiştir.
Havacılıkla hiç ilgisi olmayan müteahhit Mehmet Nazif Günal’ı ikna ederek, MNG Air Kargo adlı Türkiye’nin ilk özel kargo havayolu şirketini kurmuş, daha sonra inşaat sektöründeki Siirtli Kuzu Ailesi’ni havacılığa sokup onlara da Baron Air Kargo (Baron, onun çok sevdiği ve ölen köpeğinin adıydı) şirketini kurdu. Şirket, daha sonra Kuzu, el değiştirince de ULS Cargo Airlines adını aldı. Her iki şirketi de çok başarılı bir şekilde bırakıp, başka semalara kanat açtı. Biten bir şirketin ardından yeni şirket kurma hayallerini hiç eksik etmedi. Hep arayış içindeydi.
Her şirket girişimi öncesinde sektör medyasında “Acuner’den yeni bir şirket daha” başlığını gören, işsiz kalan tüm havacıların onu bir ümit olarak görmesi olağan işlerden biri haline gelmişti. Ben kendisiyle yıllar önce tanıştığımda yarım saat sohbet ettim. Güven veren, itimat telkin eden görüntüsüyle yeni bir şirket almak için çok ciddi pazarlık yapıyordu.
Facebook’taki hesabında Türk Hava Yolları’nda çalıştığı yazıyor, fakat bizim bildiğimiz kadarıyla Türk Hava Kurumu ilk çalıştığı yerdi. Havacılık gazetecisi Tolga Özbek’e verdiği son röportajda hayat hikayesini şöyle anlatıyor.
“Havacılıkla bağlantım Türk Hava Kurumu’ndan 1968’de aldığım pilot lisansı ile başladı. TC-ZRJ tescilli, çift motorlu, Piper Aztec tipi uçak satın aldım ve Türkiye’ye getirip, hava taksi işine girdim. İki yıl sonra da bu uçağı Denizlili bir demir tüccarına sattım. Sonra da uçak alıp satmak ile ilgilendim”.
Acuner, aslında en büyük hayalinin pilot olarak havayollarında uçmak olduğunu ve bir taraftan da kendi işini kurmak için araştırmalar yaptığını belirterek şöyle devam ediyor.
“1980 yılında Hisar Bank ile Uygur Kargo’yu kurduk. Miami’de bir Boeing 707 kargo uçağı bulduk. Anlaşmayı yaptık. Uçağın burnuna ‘Uygur’ yazdırdık. Ancak tam teslim alacağız anlaşmazlık çıktı. Bu uçağı THY aldı.
MNG İLE HELALLEŞEMEDİ
MNG ile olan ilişkisini ise şöyle anlatıyor: “Mart 1998’de Mehmet Nazif Günal ile oturduk, konuştuk. Bana, “Şirketi kuruyoruz, yüzde 20 senin, yüzde 80 holdingin” dedi. Şirketi kurduk. Yönetimi oluşturduk. Airbus A300 tipi uçakla kargo operasyonuna başladık. (…) Patronla aram bozuldu. Maaş alamadan, hisselerimin karşılığını tahsil edemeden MNG’den ayrılmak zorunda kaldım. (..) Uzun yıllar geçti. Artık Günal ile helalleşmek istiyorum. Nasıl yaparız bilmiyorum. Ne yazık ki ulaşamıyorum. Şirketi kurulduğunda yüzde 20’si benimdi.”
Nazif Günal ve Güner Kuzu’dan sonra bu kez ikna sırası Ankara merkezli Koçoğlu Havacılık’ın sahibi Şükrü Koçoğlu’na gelmişti. Sektörde Skyline adıyla hava taksi işleri yapan guruba kargo şirketi kurup, Türkiye’ye ilk Boeing 747 tipi kargo uçağını getirdi. Fakat nedendir hiç bilinmez işin devamı ne yazık ki gelmedi.
Uygur Bey, Türkiye’de bunları yaparken yurt dışında da hiç boş durmuyordu.
2010 yılında, o yıllarda adı “Emlak Kralı” olan şimdiki ABD Devlet Başkanı Donald Trump’ın, uçağının da satışını yapmış. Bu, Boeing 727 tipi VIP uçakta, altın kaplamalı iç aksamın yanı sıra, çalışma oda ve salonları, iki ayrı yatak odası, banyo, iki bölümlü mutfağı ve müzik- video sistemiyle plazma televizyonların bulunduğu uçağın içindeki orijinal yağlı boya tabloların bile bir servet değerinde olduğu belirtiliyor. İşi bilen Uygur Bey, Boeing 727 tipi VIP yolcu uçağını da tam 18 milyon dolara satmayı başarmış.
ÇİLLER’E RUS PİLOTLU HELİKOPTER
Uygur Acuner’ın başka bir marifetini de Oktay Erdağı’nın “Havada Ahkam” adlı kitabından okuyalım. “(…) Rusya’dan kiralayıp getirdiği bir Rus helikopterini, seçim çalışmalarında kullanılmak üzere Başbakan Tansu Çiller’i taşımak üzere Doğru Yol Partisi’ne kiraya verdiğini Türk ve dünya kamuoyuna açıklamış. Rus yapımı helikopterlerin Türkiye’de emniyetli bir şekilde uçurulabilmesi için bakım ve uçuşa elverişlilik başta olmak üzere en ufak bir bilgi birikimi ve teknik altyapı yoktu. Pilotların ve teknik destek ekibinin Rus oluşu askeri havaalanlarına iniş kalkışta sakınca ve sorun yaratırdı.” Oktay Bey, anılarında bu durumu DYP’li Adil Aşırım ile görüşüp, TC tescilli bir helikopter kiralanmasını sağladıklarını dile getiriyor. Uygur Bey, bu kez de Rus helikopterin kurbanı olup kaybetmişti.
Ölmeden kısa süre önce yeni projeler üreten Uygur Acuner son olarak iki ayrı havayolu kuracağını açıklamıştı. Havayollarının sıkıntılı günler geçirdiği bu dönemde Katar kaynaklı finans bulan Acuner, hem Boeing 747’lerle kargo, hem de Airbus 321’lerle ağırlıklı olarak KKTC’ye charter operasyonu yapacak iki ayrı şirket kurmak için görüşmeler yapıyordu. Belki de işin sonuna gelmişti.
Fakat, ne yazık ki ömrü vefa etmedi. Havacılık, böyle büyük hayaller kuran, hayallerinin peşinde ısrarla koşan ve hepsini değilse de, bunların bir kısmını gerçekleştirme başarısını gösteren iddialı ve azimli girişimcilere çok ihtiyaç duyulan bir sektördür. İşte Uygur Acuner tam da bu yazdıklarımızı harfiyen yerine getirip,
uygulayan iyi bir idealistti. Onun yarım kalan hayallerini gerçekleştirecek yeni ve genç girişimci idealistlerin daha da fazla olmasını gönlümüz arzu eder.
Ruhun şad olsun Uygur Acuner. Sektör seni unutmayacak ve hep hatırlayacak.
Sağlıklı ve emniyetli uçuşlar Türkiye’m.