Sabah gazetesi yazarlarından Hıncal Uluç Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tek havalimanı Ercan Havalimanı’nı köşesine taşıdı. İşte usta kalem Uluç’un köşesinden Ercan Havalimanı;
Son geldiğimde bir baraka bozması gecekondu bakkalı görünümdeki Ercan Hava Limanı terminalini bu defa tanıyamadım.. T&T Hava Limanı İşletmeciliği devralmış alanı.. Serhat Özçelik‘i Genel Müdür yapmış.. Ve de her şey nasıl değişmiş inanamadım.. Üstelik, bu terminalin tam karşısına yeni, çok daha büyük bir terminal inşa edilirken..
“Üç beş ay daha burada idare edelim” dememişler.. İnsana saygı işte bu..
Yenisi yapılırken, eskiyi A’dan Z’ye yenileyen tonla masrafı göze almak, başka nasıl açıklanır?.
Harika bir Kıbrıs hafta sonunu, pazar akşamı Ercan’da bitirirken tanıştırdı Ertan, Serhat Müdürle beni ve onunla yeni terminali gezdik..
İnanılmaz.. Yani gidip görmeniz lazım mutlak..
..Ve de gidin.. Kıbrıs gidilecek, görülecek, yaşanacak yer.. Gidip de yerleşenler tonla.. Daha da artar, bana sorarsanız.. Ama kısa tatil için ideal..
Bir insan tatilde ne arar?.
Deniz.. Güneş.. En iyisi.. Hem de en güzel tatil köyleri ve otellerde..
Eğlence.. Casinolar.. Türkiye’de iş bulamayan ne kadar sanatçı varsa, hepsi orada.. Git onlardan seçtiğini izle.. Şehirlerarası yollar, Türk sanatçıların konser afişleriyle dolu.. Yani Kıbrıs olmasa, aç kalacaklar sanırsınız.. Arkada kumarhane olunca, casino istedikleri parayı fazlası ile veriyor onlara.. Vegas gibi..
Yeme içme.. Bir yediğiniz yerde bir daha yememek üzere bir ay geçirebilirsiniz Kıbrıs’ta..
Tarihi güzellikler.. Hele bu mevsim hemen hepsinde panayır, karnaval olan köyler ve doğa.. İstemediğin kadar..
Girne Limanı.. Orası tam benlik.. 70 bin üniversiteli yaşıyor Kıbrıs’ta.. Genç, dinamik bir Ada orası.. Girne Limanı da, gençlerin buluşma yeri.. Gidip oturuyorum koltuğa.. Önüm yol.. Yolun ötesi açık kahveler.. Onun ötesi deniz, dalgakıran ve liman.. Yerimden kalkmadan, kahvemi içip puromu tellendirirken, Kıbrıs’ı yaşıyorum. Kıbrıs insanını, yani benim en keyifli manzaram “İnsan”ı görüyorum.. Önümden geçiyorlar durmadan.. Her renkten, her ırktan.. Her çeşit..
Vakit nasıl geçiyor, anlamadım..
Pazar sabahı Brunch’tan sonra Ertan “Hıncal Ağbi şimdi seni en sevdiğin yere götüreceğim” dedi.. 30 yıldır, ruhumu biliyor artık.. Limana gittik. Tam da dediğim koltuklara oturduk. Ertan, eşi Melis.. Artık Genç TV’nin başına geçmiş oğlu Tekin.. Güzel gelinimiz Meryem ve Küçük Meliz.. Torun.. 1.5 yaşında falan.. Limana gelir gelmez, fırladı babasının, annesinin elinden.. Yolun karşısında kendisi gibi bir minik daha var.. Ona koştu.. Bizi unutup başladı onunla oynamaya..
“Mesajı aldınız mı” dedim, Tekin’le Meryem’e.. “Mesajı aldınız mı?.”
Aldılar tabii. Ben gene de, çocuk için en büyük mutluluğun kardeş olduğunu anlattım onlara..
Ismarladığımız dondurmalar gelince, Bandırma’yı, çocukluğumuzu hatırladım.
Aynen böyleydi Bandırma Limanı.. Sahil boyu açık kahveler.. İleride ayni dalgakıran, içeride irili ufaklı tekneler..
O yokluk yıllarında en büyük mutluluktu, akşam yemekten sonra babamla birlikte, Paşa Bayırı’ndan, limana inmek ve oturup dondurma yemek.. En büyük eğlence.. En büyük mutluluk.. Bandırma’da deniz kenarında dondurma geceleri çocukluğumuzun en özlemli anılarıdır.. 40’lı yıllar.. 70 yıl öncesi..
Küçük Meliz’e bakarken, Bandırma’da koşuşan ayni yaşlardaki Serpil geldi gözümün önüne.. Doyamadığım ailem geldi.. Gözlerim nemlendi tabii.. Ve bir daha teşekkür ettim, annem ve babama.. Bizi 4 kardeş yaptıkları için..
Kardeş mutluluk, kardeş güven, kardeş güç demek çünkü.. Hele sevgi dolu bir ailenin içinde büyümüşseniz.. Kahvaltıyı Ambiance diye bir yerde yaptık. Tekin seçmiş.. Gittik ki, bütün masalar dolu.. Durmadan “Happy Birthday” çalıyor ve bir masaya pasta koşuyor.. Gerçekten adına layık bir yer. Aslı restoran ve beach club.. Ama brunch keyfimiz harikaydı.. Nevzat diye bir garson çocuk açmış burayı, Ertan anlattı.. Nasıl şirin bir delikanlı Nevzat.. Nasıl hala bizzat koşuşuyor masalara. Hala servis yapıyor..
Benim başarı formülüm..
“İşini sen seversen, herkes sever..”
Nasıl güzel Kıbrıs usulü kahvaltılıklar doldu masamız..
Tabii en başta, ızgara Hellim.. Uçağın penceresinden yavaş yavaş uzaklaşan Kıbrıs’a baktım..
“Geleceğim” dedim.. “Gene geleceğim, benim sevgili dostlarım!. Bu güzel Ada’da sizlerle olmak için gene geleceğim!.”