Cuma, Ekim 25, 2024

BU HAFTA İLK 5 HABER

Benzer Haberler

İzmir Tayyare Sineması ve Diğerleri

Türk Hava Kurumunun “ Türk Tayyare Cemiyeti’nin (T.Ta.C.)” kurulmasından kısa bir süre sonra yurt genelinde hızla örgütlenme başarısını iki nedene bağlayabiliriz. Birincisi illerde ve ilçelerde dahi şubeleri olan Türk Ocakları’nın inanılmaz yardımları. İkincisi ise, zaten T.Ta.C.’nin kurucuları arasında bulunan milletvekillerinin üstün gayretleridir. Kurucu milletvekilleri kendi illerinde cemiyet adına şubelerin açılmasına ve üye kaydedilmesine yardımlarda bulunmuşlardır.

BÖLGESEL TAYYARE KONGRELERİ

Büyük illerde açılan şubelerden sonra, o şehirlerde Tayyare Kongrelerinin yapıldığını görmekteyiz. Yöreye has gelirlerin, ticaret yapısının ve gelir düzeylerinin, ayrıca kongre yapılan yerin yapısal özelliklerinin değerlendirilmesi sonucu Cemiyete gelir getirecek kalemlerin saptanması daha kolay hale gelir. 5 Mayıs 1926 tarihinde ilk bölgesel kongre İzmir’de yapılır. Bu kongrede üreticilerden cemiyet için belli oranda bağış alınması ilk kez kabul edilir. Ticaretle uğraşanlardan alınabilecek yardımlar da yine bu kongrenin ateşli konuşmalarında kayda geçer. Bu konuşmalarda ön sıralarda zaten İzmir şehrinin yüksek olan kültürel faaliyetlerinden nasıl yararlanılabilir sorusu sıkça sorulur.

7 Ağustos 1926 İstanbul Tayyare Cemiyeti Kongresinde aynı konular konuşulur. Eğlence seçeneklerinin çok olmadığı o yıllarda ilk somut uygulama Ankara’dan gelir. At yarışları düzenlenerek gelirleri Cemiyete aktarılır.

KANUN TEKLİFİ

Gelişmelerden esinlenen Urfa Mebusu Saffet Kemalettin Bey Meclis Başkanlığına bir kanun teklifinde bulunur.

Yüksek Yönetim Makamına

Vatanın genelinde tayyarelerimizin gelişmesini, her Türk’ün temiz duygularla arzuladığını biliyoruz. Bu uğurda milli bağışlarla kendi ihtiyaçlarının karşılanmasından bile vazgeçen Türkler, gerekli yardımlarda bulunmaktadır. Bütün bu yapılanlardan sonra sinema ve tiyatro gibi gösterileri zevkle izleyenlerden tayyareye verilmek üzere giriş biletlerine 5’er kuruş ilave yapılmalıdır. Hem zevkle izlemelerinin yanı sıra, vatana yardım etmenin de hazzını yaşayacaklardır. Sonuç olarak böyle bir kanun ve kaidenin kabul edilmesini yüce makam tarafından gerçekleştirilmesini dilerim. Efendim.

Urfa Mebusu

Saffet KEMALETTİN

Saffet Bey’in bu teklifi TBMM’de diğer milletvekilleri tarafından da kabul görür. Geliştirilerek bir kanun teklifi verilir. Kanun teklifi 30 Aralık 1926 tarihinde meclise sunulur. Teklif, teklifi verenler ve kanunlaşmış halini şöyle özetleyebiliriz.

HAVACILIK VE SİNEMA İTHALİ İLE İLGİLİ KANUN

“ Memleketimizde tayyareciliğin layık olduğu şekilde gelişmesi ve vatanın hava kuvvetleriyle de temini mali bir takım fedakârlıklara bağlı olduğu bilinen bir gerçektir. İşte bu amacı yerine getirmede kolaylıklar sağlamak için ve bazı yerine getirmesi gereken işleri

açıklamak üzere aşağıdaki eklerin kanun haline getirilmesi lüzumlu olarak görülmüştür. Gerekli işlemlerin yapılması ve ilgili yerlere havale edilmesini arz ve teklif ederiz.”

Bozok Siverek Denizli Kars

Süleyman Sırrı Kadri Ahmet Haydar Rüştü Ağaoğlu Ahmet

Bolu Ordu Muş Canik Malatya

Mehmet Vasfi Recai İlyas Sami Talat Reşit

“Hariçten tedarik edilen sinema filmlerinin Türkiye dâhiline getirmek ve bunların ithal hakkının Türk Tayyare Cemiyetine verilmesi hakkında kanun”

1. Bilumum sinema filmlerinin yabancı ülkelerden Türkiye dâhiline getirme ve ithal hakkı 10 (on) sene boyunca sadece Türk Tayyare Cemiyeti’ne aittir.

2. Türk Tayyare Cemiyeti bu hakkı bizzat kendisi kullanabileceği gibi, kısmen veya tamamen diğer bir şahsa veya diğer bir kuruluşa da devredebilir.

3. Bu kanunun yayınlanma tarihinden 30 gün geçtikten sonra hariçten, Türk Tayyare Cemiyeti veya bu kanunun 2. maddesi gereğince bu konudaki haklarını devredeceği şahıs veya kuruluşun getirdiklerinden başka olarak Türkiye dâhiline girecek bilumum sinema filmleri kaçak olarak kabul edilecek ve gümrük idarelerince tutulacak ve el konulmak suretiyle Türk Tayyare Cemiyetine veya bu konudaki hukukunu devredeceği şahıs ve kuruluşa teslim edilecektir.

4. Bu kanun yayınlandığı tarihten itibaren yürürlüktedir.

5. Bu kanunun icrasına maliye, içişleri, ticaret ve adliye vekilleri (Bakanları) memurdur.

30 Aralık 1926

Sinema filmleri ile ilgili kanun çıktıktan sonra T.Ta.C. önemli ve düzenli bir gelire sahip olur. Özellikle kültürel anlamda ön plana çıkan İstanbul ve İzmir sinemalar konusunda zengin durumdadır. İstanbul sinemalarında oynatılan filmlerden oldukça iyi gelir sağlanmaktadır. İzmir’de ise bir adım daha ileri gidilmiş film ithalinden kazanılan gelirlerin yanı sıra bizzat sinema salonunun kendisi satın alınarak gelir elde edilmiştir.

İZMİR’İN EN ESKİ SİNEMALARINDAN

İzmir’de bilinen en eski sinemalardan bir tanesi 1908 yılında yapılmış Palas sinemasıdır. 1922 yılında İzmir yangınından çok etkilenmeden kurtulan salon geçirdiği tadilatlar sonrası eski havasını yakalayamamış ve seyirci kaybetmiştir. İzmir Tayyare Cemiyeti 1927 yılının başında sinemayı satın alarak adını “Tayyare Sineması” olarak değiştirir. 4 Mart 1930 Salı akşamı Tayyare Sinemasında gösterimde olan filmi, o sıralarda İzmir’de olan Mustafa Kemal Atatürk’te izlemiştir. Ulu önder Atatürk’ün adı geçmişken bir anıyı kısaca hatırlatmalıyım. Tayyare Sineması olmadan önce, Palas sineması adıyla anılan bu yerde 31 Temmuz 1923’te Ceza Kanunu adlı piyesi izlemiştir. Bu piyes Müslüman Türk bir bayanın oynadığı ilk tiyatro olarak tarihe geçmiştir. İşte bu piyeste Atatürk’ün isteğiyle oynayan bayan sanatçımız Bedia Muvahhit’tir. 1933 yılında yaklaşık bir yıl süre ile ünlü Mimar Ernest Egli tarafından onarımdan geçirilen sinema, artık tiyatro oynamaya elverişli hale getirilmiştir. Beşer ve altışar kişilik yedi locası olan sinemada 536 adet lüks koltuk bulunmaktadır. Akustik olarak Türkiye’deki en iyi sinemadır. Havalandırma, klima ve kalorifer düzeni olan salona, Almanya’dan sesli film oynatabilen bir film makinesi getirilmiştir.

19 Mart 1948 tarihinde 250.000 liraya İzmir Belediyesince satın alınan sinema, İzmir Şehir Tiyatrosu’na ve İzmir Devlet Tiyatrosu’na ev sahipliği yapmıştır. 1968 yılında sinema olarak işletilirken, iş adamı Bedri Akgerman tarafından satın alınır ve 1969 yılında sinema yıkılarak yerine Bursa-Tayyare-sinemasıadıyla konut yapılır. 27 Mart 2005 tarihinde ise İzmir/ Konak Belediyesince bu apartmanın yan duvarına, sanata ve sanatçıya saygı gereği Sayın Bedia Muvahhit hanımefendi ile o günün anlam ve önemi ölümsüzleştirilmiştir.

AKHİSAR TAYYARE SİNEMASI

İzmir’e çok yakın olan Akhisar ilçesi, özellikle çok aktif olan T.Ta.C. Akhisar Şubesi Kurucu Başkanı Murat Tolun Bey İzmir’de yaşanan gelişmeleri takip etmektedir. Murat Bey İstiklal Savaşı sırasında Akhisar Cephesi Kuva yi Milliye kumandanlığı da yapmıştır. İstiklal madalyası sahibi Murat Bey 1925 yılında Tayyare Cemiyeti şubesini Akhisar’da kurmuş ve ilk başkanlığını üstlenmiştir. Akhisar 1 ve 2 uçaklarının alınmasında çok emek harcayan Murat Tolun Bey, tamamen projesini kendisinin yaptığı Tayyare Sinemasını Bulgar ustalar ve Türk işçileri ile birlikte bitirmiştir. 30.000 liraya mal olan sinemanın açılışında Atatürk’ün büstü sinemanın iç mekânına yerleştirilmiştir. Tayyare Sineması bugün bile Akhisar’da “Akhisar Kültür Merkezi” olarak yaşamını sürdürmektedir.

Bursa-Tayyare-sineması

BURSA TAYYARE SİNEMASI

İzmir ve Akhisar örneklerinden esinlenildiğini düşündüğüm bir başka Tayyare Sineması örneğini Bursa’da görüyoruz. T.Ta.C. Bursa Şubesi tarafından sinema yapılması için 1930 yılında bir mimari yarışma açılır. Yarışmayı birçok önemli esere imza atmış olan Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu kazanır. Gerçekten çok güzel bir eser olan sinema iki kat balkonu, locaları olan kapsamlı bir bütündür. O yılların ileri teknoloji ürünü film gösterim makinesi Almanya’dan geldiğinde basında bolca bahsedilmiştir. 60’lı yıllarda film’lerin yanı sıra Bursa’da gerçekleşen tüm konserlere ev sahipliği yapmıştır. Uzun yıllar bakımsız kaldıktan sonra 1995 yılında yenileme geçirmiştir. Bursalıların tayyare sineması olarak andıkları mekân bugün kültür merkezi olarak kullanılmaya devam etmektedir.

Tayyare Sinemaları ile ilgili olarak bu üç çarpıcı örneğe ulaşabildim. Hiç ummadığımız bir zaman ve yerde Türk Tayyare Cemiyeti ile ilgili başka uygulamalar ile karşılaşacağımdan eminim.

 

Mustafa KILIÇ

Havacılık Tarihi Araştırmacısı-Yazar

sontayyareci@gmail.com

Mustafa KILIÇ kimdir?

(1959, Eskişehir) Havacılığa Ankara paraşüt kulesinden atlayışlar ile başladı. 1977 yılında Türk Hava Kurumu ( THK) İnönü Eğitim Merkezinde paraşüt başlangıç eğitimi aldı. Eskişehir Bahçelievler Lisesi Havacılık Kolunu kurdu. Hava Teknik Okulları’nı 1978 yılında bitirdikten sonra Hava Astsubay olarak ilk birliği Sinop, Ayancık’a gitti. Birçok model uçağını denizde ya da ormanda kaybetti. Diyarbakır BHM’ de 1983-88 yıllarında görev yaptı. Hava Kuvvetleri Radar Kıymetlendirme Kıtasında Kalite Kontrol öğretmenliği yaptı. Anadolu Üniversitesini bu yıllarda bitirdi. Ahlatlıbel Radarında mübadele personel koordinatörlüğünü yürüttü. Emekli olduğu 2002 yılına kadar Emir Astsubaylığı görevinde bulundu. Son olarak THK 22. Genel Başkanı Korg. E. Karakuş ile birlikte iken yolu THK ile bir kez daha kesişti. 2002 yılında açılan THK Müzesinin kurucuları arasında yer aldı ve ilk amiri olarak görev yaptı. Havacılık tarihi, özellikle THK tarihi ile ilgili araştırmalara yoğunluk verdi. Çeşitli dergilerde makaleleri yayımlandı. Özellikle THK Uçantürk dergisinde tarihsel yazılar ve fotoğraflar yayımladı. Kuruluş yıldönümü, kitap fuarları, bölgesel faaliyet kapsamında fotoğraf ve belgeler sergisi açtı. THK Kültür Yayınlarından “THK-13 Uçan Kanat” kitabını yayımladı. 2006 yılı sonlarında THK Basımevi Kısım Şefi olarak atandı. Uzun yıllar üzerinde çalıştığı “THK Dizinseli” adlı kitabı THK yöneticileri tarafından dikkate alınmadı. Basımevinde ve THK yönetiminde gözlemlediği olumsuzlukları paylaşmaya başlayınca 2012 yılında THK’dan kovuldu. 2017 yılında “Son Tayyareci” adlı kitabını yayımladı. Halen STK’larda, Üniversitelerde ve televizyonlarda THK’yı anlatmaya devam ediyor. Çalışmalarını “Türkkuşu”, “Uçankanat” ve “THK Kronolojisi” adlı kitaplarda yayımlamayı planlıyor.

 

Facebook ile Yorum Yapın

ÇOK OKUNANLAR