40. Turizm Haftası etkinlikleri kapsamında, Foça’da “Türkiye, İzmir ve Foça Turizmi: Kriz, etkileri ve çözüm önerileri” konulu bir panel düzenlendi. Turizm sektörünün paydaşları, kriz ortamında yaşanan sorunları ve çözüm önerilerini ele aldı. Düşen satışların “son dakika rezervasyonlarıyla” bir parça olsun dengelenebileceğinin dile getirildiği panelde, İzmir’in krizden çıkabilmesi içinse Adnan Menderes Havalimanı’nın THY’nın aktarma merkezi olması önerildi.
Foça Reha Midilli Kültür Merkezi’nde düzenlenen paneli Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Seferihisar Fevziye Hepkon Uygulamalı Bilimler Yüksek Okulu Müdürü Prof. Dr. Alp Timur yönetti. Panele Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Başkan Yardımcısı Şinasi Akçay, ETİK İcra Kurulu Başkan Yardımcısı ve Öğretim Görevlisi Avukat İlker Ünsever, Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Ege Bölgesel Yürütme Kurulu Başkanı Hasip Ali Hepşen ve İzmir Turist Rehberleri Odası Başkanı Nihat Nebil Altınel konuşmacı olarak katıldı.
Paneli Foça Kaymakamı Niyazi Ulugölge, Foça Belediye Başkanı Gökhan Demirağ, İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz, Dokuz Eylül Üniversitesi Reha Midilli Foça Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Avşar Kurgun, ETİK Başkanı ve Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkan Yardımcısı Mehmet İşler, öğrenciler ve turizm sektörü temsilcileri ilgiyle izledi. Panel öncesi söz alan ETİK Başkanı İşler, “Bu coğrafyada yaşamanın bir bedeli var, düne kadar avantajlarını yaşıyorduk şimdi dezavantajlarını” dedi. Turizm sektörünün Türkiye’de cari açığa yüzde 25, ihracata yüzde 21,5, istihdamda yüzde 16,5 katkısı olduğunu anlatan İşler, sektör olarak 100 milyar dolar stok hacimleri olduğunu belirtti.
Türkiye’nin dünya turizminde altıncı sırada olduğunu anımsatan Mehmet İşler, sektörün 35 milyar dolarlık getirisiyle, toplam 145 milyar dolarlık ihracatımız içinde önemli bir yere sahip olduğunu söyledi. “Eli taşın altında insanlar olarak kötü bir dönemden geçsek de enseyi karartmamalıyız” diyen İşler, turizmcilerin şu sıkıntılı süreçte öne çıkan üç dileği olduğunu belirtti. İşler, dileklerini şöyle sıraladı:
“THY’nın İzmir’de hub (aktarma merkezi) ilan edilmesini istiyoruz. İzmir İstanbul’la yarışacak deniyor. Bunu yapabilmek için tek bir yol var, İzmir’in Türk Hava Yollarının hub’ı olması. İkincisi tanıtım, şu dönemde daha da öne çıkıyor. Bu noktada İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun İzmir Tanıtım Vakfı’nın (İZTAV) başına geçip, 20 milyon liralık bir destek verecek olması çok çok önemli. Bu bizlere cesaret veren bir çalışmadır. Son dileğimiz de hem Türkiye hem de dünyamız için, barış ve huzur. Çünkü turizm de ekonomi de barış ve huzur varsa var. Bu sıkıntılı süreçten konaklamacısıyla, acentasıyla, rehberiyle tüm sektörün el ele vererek en az yarayla çıkacağına inancımız tamdır. ”
Ediz: 40 yılda çok yol aldık
Türkiye’nin turizm sektöründe 40 yılda çok yol aldığını anlatan İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz,”40 yıl önce toplumda turizm bilincinin oluşturulmasını öncelikli hedef koymuşken şimdi ülkemizin 6. sıraya geldiğini, bu sıranın nasıl daha yukarılara çıkartılabileceğini konuşuyoruz. Bugün 15 milyon vatandaşımız doğrudan ya da dolaylı olarak turizm hareketinin içinde turist olarak dünyanın birçok yerinde dolaşır duruma geldi” dedi. Bu coğrafyada turizmle yaşamanın bir zorunluluk olduğunu kaydeden Ediz, “9 bin yıllık bir tarihe sahibiz burada. 15 bin yıllık tarihi değerler Anadolunun birçok yerinde ortaya çıkıyor. Sıkıntılı ve riskli dönemleri, bu dönemde de gelecek dönemde de yaşayacağız elbette. Devletin aldığı önlemler ve teşvikler var bu sıkıntıları aşabilmek için. Turizm sektörü güçlü bir sektördür, karşısında dostane çalışan, samimi bir millet var. Bu sıkıntıları aşacağımız inancındayım” diye konuştu.
Demirağ: Termik santral tehdit
Foça’nın Türkiye’de turizmin ilk başladığı beldelerden biri olduğunu söyleyen Foça Belediye Başkanı Gökhan Demirağ, ilçenin 5 bin yıllık bir tarihe sahip olduğunu anımsattı. Foça’nın Türkiye’deki 15 özel çevre koruma bölgesinden biri olduğunu ve Akdeniz Foku’na ev sahipliği yaptığını belirtti. Özel çevre koruma bölgesinde olmalarına karşın termik santral tehdidiyle karşı karşıya olduklarını anlatan Demirağ, “Aliağa’da yeterince yapıldı. Bu konuya artık dur denilmesi gerektiğini düşünüyorum. İlçemize termik santral istemiyoruz” diye konuştu. Foça’nın UNESCO Dünya Miras listesine giren Bergama ve Selçuk’tan sonra, UNESCO’nun geçici miras listesine girdiğini söyleyen Gökhan Demirağ, bunun da ilçenin tanıtımı için büyük önem taşıdığını dile getirdi.
Ulugölge: Foça marka bir ilçe
Foça’nın her geçen yıl daha da dikkat çeken bir ilçe konumuna geldiğini anlatan Foça Kaymakamı Niyazi Ulugölge ise, ” Foça marka bir ilçemizdir, yetinmeyip el birliğiyle daha da ilerlemeliyiz” diye konuştu. Öğretmen Evi’nin restorasyonuna başlandığını, bittiğinde Mübadele Müzesi olacağını belirten Ulugölge, Kozbeyli Köyü’nde yamaç paraşütü ve doğa yürüyüşü için yeni parkurlar açıldığını anlattı. Bu gelişmelerin ilçe turizminde çeşitliliği sağlayacağını söyleyen Foça Kaymakamı, ilçede dalış turizminin gelişme kaydettiğini, şimdiden çok ilgi gören bir sualtı müzesi projesi üstünde çalıştıklarını da dile getirdi.
Akçay: Krizi aşacağız ama
“Türkiye, İzmir ve Foça Turizmi: Kriz, etkileri ve çözüm önerileri” başlıklı panelde konuşan ETİK Başkan Yardımcısı Şinasi Akçay, turizm olgusunun sadece turizm haftasında değil yıl boyu çare üretilmesi gereken bir konu olduğunu söyledi. Türkiye’nin de tıpkı Foça gibi bir açık hava müzesi olduğunu ve 20’yi aşkın kültürden izler taşıdığını anlatan Akçay, her kültürün bir tiyatro sahnesinde gerçekleşmiş defile gibi izler bıraktığını dile getirdi. Dünya turizm liginde altıncı sırada olmamıza karşın elde ettiğimiz gelir açısından onuncu sırada olmamızın üzüntü verici olduğuna değinen Şinası Akçay, turizmcilerin yaptığı en büyük hatanın “herşey dahil sistemi” içine hapsolmak olduğunu vurguladı. Otele giren tatilcinin bu sistemde kalarak, çevreyi merak etmediğini keşfetmediğini, tatilciyi çekecek altyapının düzenlenmediğini belirtti.
Türkiye’deki turistin yüzde 75’nin yabancı yüzde 25’inin de Türk olduğunu dile getiren Şinasi Akçay, patlayan bombaların yurt dışında da Türkiye’de de insanların seyahat özgürlüğünü kısıtladığını anlattı. Akçay, “Bu sene gittiğimiz fuarlarda Avrupa’da karavan, kamping turizminin geliştiğini görüyoruz” dedi. Türkiye’nin paket tur pazarında ikinci sırada olduğunu, ülke olarak İspanya ile başabaş yarışır durumda olduğumuzu anlatan Şinasi Akçay, İzmir’in turizmin Türkiye’de başladığı ilk kentlerden biri olmasına karşın, bugün turizm pazarından aldığı pay açısından Antalya, İstanbul ve Muğla’nın ardından dördüncü sırada olmasına üzüldüklerini belirtti.
“İzmir’in en önemli özelliği yaşam biçimi, kent ve yaşam kültürü” diyen Şinasi Akçay, “Yapılan bir araştırmada İzmir’in dünya kentleri içinde yaşanabilirlik açısından altıncı sırada olduğu saptandı. Bunu export edebiliriz” diye konuştu. 2013’de 1 milyon 400 bin turist gelen İzmir’in, 2015’te 1 milyon 250 bin turist aldığını anlatan Akça, “Bu seneden hiç bahsetmeyelim. Muhtemelen gelen turist sayısı yüzde 50’lerin altında gelişecek gibi görünüyor. Eğer last minute dediğimiz son dakika satışlarla hızlanmazsa” görüşünü dile getirdi.
İzmir’i agresif pazarlamak
TÜRSAB Ege Bölgesi Yürütme Kurulu Başkanı Hasip Ali Hepşen ise, Türkiye’de 1970’li yıllardan bu güne ardı ardına gelen krizlerin en çok, kırılgan bir sektör olan turizmi vurduğuna dikkat çekti. Hepşen, “Bu krizler hem Türkiye’de hem de İzmir’de büyüklü küçüklü türbülanslara yol açtı. İğneyle kazdığımız yollar küreklerle atılan topraklarla kapandı” dedi. “Mart ayında korku atmosferi içinde Almanya’da düzenlenen ITB Berlin Turizm Borsası Fuarı’nda 2015 yılında kesin rezervasyon kararı verenlerin oranı yüzde 25 iken, 2016 Mart ayında bu oranın yüzde 11’e düştüğünü gördük. Mart ayında bile yüzde 14 gibi ciddi bir fark var. 2016 ise son dakikada gelecek işlere kaldı” diye konuştu.
“Ciddi bir türbülans içindeyiz” diyen Hasip Ali Hepşen, yeni pazarlar ve yeni ürünler ve konseptler geliştirmek gerektiğini ve İzmir’i, çevresini tarihi ve kültürel değerleriyle agresif bir şekilde tanıtmanın zorunlu olduğunu söyledi. Hepşen, kendi dışında en az 50 sektöre kaynak ve istihdam sağlayan turizm sektörü olarak beklentilerini sıralarken, “Tedbirlerin kapsamları artmalı. KDV’nin tüm hizmetlerde yüzde 5’e düşürülmesini, uçak başına verilen teşviklerin tarifeli uçuşlarda koltuk başına da verilmesini istiyoruz. Bankalar kredi verirken tefeci gibi davranmasınlar. Taşımacılıkta akaryakıtta ÖTV alınmasın istiyoruz. Kamu çalışanlarına tatilin ülke içinde özendirilmesi, okul açılış kapanışlarınnı bölgelere göre düzenlenmesi taleplerimiz var. Hepsinin ötesinde İzmir ve çevresinde sektör olarak İzmir’de ilerlemenin tek koşulu Adnan Menderes Havalimanı’nın hub olmasıdır” diye konuştu. Hepşen, din turizmine ilişkin yapılacak projelerin de kent turizmini geliştireceğini sözlerine ekledi.
Altınel: İzmir’e direkt uçuş olmalı
İzmir’in hava trafiği açısından direkt uçuşlara ev sahipliği yapmasının çok önemli olduğunu söyleyen İzmir Rehberler Odası Başkanı (İZRO) Nihat Nebil Altınel ise, “Bu sorunu çözmedikçe İzmir’i yukarı taşımak olmaz” dedi. İzmir’de turizm sektörünün önemli bir sorununun da planlama olduğuna dikkat çeken İZRO Başkanı, fuarlara katılmanın da kent turizmine açılım sağlayacağına değindi. Altınel, “Belediyeye son kararlarından dolayı teşekkür ediyoruz, önemli fuarları takip etmezseniz turizmin nereye yöneldiğinin farkında olmazsınız. Takip ederseniz ona göre pozisyon alırsınız” diye konuştu. İZRO’nun 2002 yılından beri sürdürdüğü ilkokul çocuklarına yönelik gerçekleştirilen kenti tanıma gezilerinin sponsor yoksunluğu nedeniyle sona erdiğini anlatan Altınel, bu şekilde 60 bin çocuğa turizm olgusunu aşıladıklarını söyledi. Altınel, “Bu çalışmayı 10 senedir sürdürüyorduk, sponsor gidince bu iş de durdu. İzmir’de 60 bin çocuğa turizm olgusunu aşıladık. Bu geziler okul gezisi değil, turizm eğitimiydi. Bu olguyu herkese aşılamak zorundayız, çünkü turizm dünyanın altıncı büyük sektörü” diye ekledi.
Ünsever: Mikro ölçekte konuşmalıyız
Panelde söz alan son konuşmacı olan ETİK İcra Kurulu Başkan Yardımcısı, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Görevlisi İlker Ünsever ise Foça’da projelerin mikro ölçekte tanıtım, çalışma ve rekabet kavramları üzerinden konuşulabileceğini söyledi. İlçeye gelenlerin kentin güzelliklerini, tadını keşfettiği için geldiğine değinen Ünsever, mikro ölçekli düşünüp mikro planlar, mikro uygulamalar yapılması gerektiğini anlattı. Foça’nın hiçbir özelliğinin kendine kitle turizmi içinde yer aramasını gerektirmediğini söyleyen İlker Ünsever, ilçede turizm eğitimi veren bir üniversite olmasını da büyük bir şans olarak niteledi. Ünever ilçenin güzelliklerini anlatacak insanları çoğaltmak gerektiğini söyledi.
İzmir THY’nın hub’ı olmalı
Panelin sonunda söz alan ETİK Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet İşler, Adnan Menderes Havalimanı’nın Türk Hava Yolları’nın hub’ı olması konusunda ısrarcı olduklarını, bunun İzmir’e çok şey katacağını dile getirdi. İşler, İzmir’in direkt uçuşla dünyanın önemli kentlerine üç saatlik bir uçuşla varılabileceğini, bunun İzmir’i dünyayla entegre edecek bir proje olduğunu dile getirdi. Mehmet İşler, “Siyasi söylem İzmir’i, İstanbul’la yarıştıracağız diyor. Bunu yapabilmenin tek yolu THY’nın İzmir’i hub yapmasıdır. İzmir, 2023 turizm planlarında ülkemizi hedefe ulaştıracak anahtar ildir. İzmir’de havaalanının 10 milyon kapasitesi varken bugün 5 milyon kapasiteyle çalışıyor. Oysa bu şehrin sağlık turizminde, kütür turizminde büyük bir potansiyeli var. Bu potansiyeli harekete geçirmemiz gerekiyor. Biz bunu eninde sonunda başaracağız. Bunan inancımız tamdır. Birlik olup bu projemizin arkasında durmalıyız” diye konuştu. (TurizmdeBuSabah.com)