Bir kabin memuru olduğunuzu düşünün ve uçuşun ortasındasınız. Uçakta bulunan iki pilotta bir sebepten ötürü uçağın indirebilecek yeterliliğe o an için sahip değil. Peki ya şimdi ne olacak?
Bu noktadan sonra kabin ekibinin yapacağı ilk iş bir anons ile yolcular arasında bir pilot olup olmadığını sorgulamak olacak. Peki ya yolcular arasında da bir pilot olmadığında ne olacak?
Bunun asla yaşanmayacağını mı düşünüyorsunuz? Benzer bir olay 14 Ağustos 2005’DE Güney Kıbrıs Rum Kesimi merkezli özel bir hava yolu şirketi olan Helios Hava Yolları’nın 522 sefer sayılı uçuşunda yaşanmıştı.
Bu noktada sorulması gereken soru ise; hava yolu şirketleri kabin memurlarını uçağı indirebilmeleri yönünde bir eğitime tabii tutmalı mı?
Tabii bu eğitimi alan kabin memurlarının bu sırada pilotların yönlendirilmesine benzer ya da daha yoğun şekilde hava trafik kontrol kulesinden yönlendirilmeleri de gerekecektir.
Helios Kazasında Ne Olmuştu?
Güney Kıbrıs Rum Kesimi merkezli özel hava yolu şirketi Helios’a ait Boeing 737-300 tipi yolcu uçağı 14 Ağustos 2005 Pazar günü Larnaka-Prag (Atina aktarmalı) seferini yaparken Atina Hava Trafik Merkezi ile telsiz iletişimini kaybetti.
Yunan Hava Kuvvetleri’ne bağlı iki F-16 savaş uçağı yaklaştıklarında, kaptanın koltuğunda bulunmadığını, ikinci pilotun baygın olduğunu, 2 kişinin kokpitte uçağın kumandasını almaya çalıştıklarını, oksijen maskelerinin açık ve sallanmakta olduğunu gördüler. Uçak F-16’lar eşliğinde kontrolsüz biçimden 44 dakika uçtuktan sonra yakıtı bitince Maraton isimli yerleşim yerinin kuzeyindeki tepelik bölgeye çakıldı. Uçakta bulunan 115 yolcu ve 6 mürettebat hayatını kaybetti.
Kazadan sonra yapılan araştırma sırasında bazı yolcuların düşmeden önce donmuş oldukları anlaşıldı. Uçağın meskun mahal üzerine düşmemesi için Yunan F-16’larınca çeşitli manevralar yapıldığı hatta vurulduğu iddia edildi.
Uçağın kumandasını almaya çalışanın bir kabin memuru olduğu, başarılı olamamasına rağmen Yunan basını tarafından kahraman ilan edildiği o dönem medyada yer almıştı.
