Salı, Kasım 26, 2024

BU HAFTA İLK 5 HABER

Benzer Haberler

“Kendine Yeterliliğin En Temel Unsuru Yetişmiş İnsan Kapasitesi Oluşturmak”

SABAH gazetesinden Pınar Yıldız Yüksel, Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı ve Bayraktar TB2 taktik insansız hava araçlarının üreticisi Baykar firmasının Teknik Müdürü olan Selçuk Bayraktar ile geniş kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdi.

İstanbul’da yerli insansız hava araçlarının üretildiği merkeze girdik. 30 bin metrekarelik bu dev alanda yazılımından elektroniğine, mekaniğinden tasarımına kadar tüm süreçleri yerinde izledik. Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar Türkiye’nin bu milli teknolojisini heyecanla anlatırken “Bir ülkenin, teknolojik açıdan kendine yeterliliğinin en temel unsuru yetişmiş insan kapasitesi oluşturmak” dedi

Son dönemde İnsansız Hava Araçları (İHA) alanında büyük başarılara imza attık. Şu ana kadar TSK’da 32, EGM’de 6 İHA’mız var ve 30 bin saatin üstünde uçuş yaptı. Üstelik ilk milli İHA’mızı ihraç bile ettik. Son olarak yaptığımız yerli Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) ile de teknolojide geleceğin söz sahibi ülkeleri arasında olacağımızı ispatladık.

Bu milli gururla gittiğim Baykar İHA Proje Şantiyesi’ne, Baykar Teknik Müdürü ve Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar karşıladı beni. Yerli İHA’larımızın üretildiği 30 bin metrekarelik bu teknoloji üssü büyük bir hangarı andırıyor.
Bayraktar ile tüm üretim birimlerini gezmeye başladık. İHAların tasarımından beynine, boyanmasında kullanılan tek bir iplik tanesine kadar her şeyi büyük bir heyecanla anlattı. Bu projeye hayatını adadığını fark etmemek mümkün değildi. “İHA’lar gibi başarıların yüzlercesi olsun Türkiye’de, dip dalgası gibi toplumun içinden bir teknoloji seferberliği çıksın istiyorum. Ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine hatta ötesine hep birlikte çıkaracağız. Asıl gayemiz bu” diyerek başladı söze.

TAMAMEN MİLLİ TEKNOLOJİ
Yerli bir İHA tüm ihtişamıyla karşımda duruyordu. Heyecanla sordum: ‘Şimdi bu İHA’nın her bir parçasını biz mi üretiyoruz? Bu teknolojiye sahip miyiz artık?’
‘Evet’ dedi ve devam etti: ‘Tüm yazılımlarını, elektroniklerini hatta ayrodinamiğini kendimiz tasarlayıp üretiyoruz. Şu ana kadar TSK’da 32, EGM’de 6 İHA 30 bin saatin üstünde uçtu. Türkiye’nin yurt dışına ihraç ettiği ilk uçağı da yapmak bize nasip oldu. Tamamen yerli teknoloji.’

Bu başarı birden bire oluşmuş olamazdı. Yüzlerce yetişmiş beynin bilgi ve tecrübenin eseri olmalıydı. Peki, hangi arada oldu tüm bunlar, şu aşamaya gelene kadar neden duymadık?
Anlattı Bayraktar: “İHA’lar yıllar önce dünyadaki birkaç gelişmiş ülkede konuşulurken, biz gelecekte bu teknolojiye sahip olmanın bizi öne geçireceğinin farkındaydık.”

ASKERLE SAHAYA İNDİK
Şimdi bu uçakları başka ülkelerden de satın alıyor olabilirdik ama ‘bizim başkalarının uçağıyla işimiz yok’ dedik. Askerle birlikte sahaya indik, cephede kaldık. Diyarbakır, Hakkâri, Şırnak, Erzincan’da çadırda kaldık aylarca.

Teknolojimizin eksiklerini askeri şartlar altında görmüş ve belirlemiş olduk. Her şeyin bizim ihtiyaçlarımızı karşılaması ve tamamen özgün olabilmesi için altı ay Batman’da hangarda yattık. Bu çalışmalar sonucunda Türkiye, SİHA’lara sahip oldu. Üstelik mühimmatıyla birlikte. İçinde 40 farklı bilgisayar var. Her şeyini biz yapıyoruz. Lazer tutuyor ve lazer tuttuğu yere mühimmat gidiyor.”

Bu araçları başka ülkelerden de alabileceğimizi söyleyenler olduğunu hatırlatıyorum. Yüz ifadesi değişiyor Bayraktar’ın: “Başka ülkelerden alırsak uçakları, içinde milyonlarca yazılım var. Sınır dışına çıktığı anda düşebilir. Tetiğe basarsınız yanlış yere atabilir. Dışardan getirdiğimiz tüm teknolojiler bizi bağımlı hale getirir. Milli ve özgün olmak zorundayız. Türkiye’yi bu anlamda bağımsız kılmak zorundayız. Bu araçlar da kırılma noktamızdır” diyor.

HATASIZ ÇALIŞIYORUZ
Uçak hangarında dolaşmaya devam ediyoruz. Diğer yandan bu işte hataya asla yer olmadığını, bu yüzden çok dikkatli ve ince çalışmanın gerektiğini anlatıyor. Eliyle bir bilgisayar ekranını işaret edip ‘Burada üçlü bir sistem var. İkisinin kırmızı dediği bir şeye diğeri yeşil derse eleniyor. İkili bir sistem olsa eleme olamaz, doğruluğundan da emin olamayız. Hataya yer yok bu işte. Araba olsa kenara çekip tamir edersiniz. Ancak gökyüzünde böyle imkânınız yok. Ufak bir hata büyük felaketlere yol açabilir. Bu yüzden hatasız çalışıyoruz’ diye vurguluyor.

TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM BAŞLIYOR
Üst kata, mühendislerin olduğu ofise geçiyoruz. Oldukça genç bir ekip var. Çoğu stajyer olarak gelip devam etmiş işe. Onları göstererek ,”ABD tüm dünyadan beyin topluyor. Kendi iç kaynakları yetmiyor çünkü. Biz de beyin toplamak istiyoruz. Teknoloji deyince insanın aklına makine, bilgisayar, yazılım geliyor ama bizim asıl meselemiz insanla ve toplumla. Biz teknoloji üreten bir ülke olacaksak bu ancak toplumsal bir dönüşümle olacak” diyor Bayraktar.

Peki, bu dönüşümü nasıl başlatacağız? “Uzun bir yolumuz var önümüzde” diyorum. Başıyla onaylayarak ‘İşte bunun için Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı’nı kurduk” diyerek yola çıkış hikayelerini anlatıyor:

“Bir toplum ve ülkenin, teknolojik açıdan kendine yeterliliğinin en temel unsuru yetişmiş insan kapasitesi oluşturmak. Türkiye Teknoloji Takımı bu inançla yola çıkarak, Türkiye’nin bu alanda yetişmiş insan kapasitesini artırmaya yönelik çalışmalar gerçekleştiriyor. Vakfımız bu hedef doğrultusunda iki ana alana odaklandı. Eğitim ve girişimcilik.
Eğitim ayağında, DENEYAP atölyeleri en temel organizasyon alanlarımız. Vakıf 2017 yılbaşında faaliyete başladı. Geleceğin teknoloji yıldızları adlı bir program düzenlendik. Yazılı ve proje ödevi şeklinde bir seçme sürecimiz oldu. 16 bin öğrenciden 430 kişiyi seçip 36 aylık ücretsiz eğitim sürecine başlattık.

Proje odaklı bir eğitim, öğrencilerin bir saati bile bir şey üretmeden geçmiyor. Atölyelerinde robotik, kodlama, elektronik, nesnelerin interneti, siber güvenlik, yapay zeka, makine öğrenmesi, imalat teknolojileri ve tasarım, İHA yapımı gibi dersler var ve mutlaka somut projeler üretiyorlar.”

Küresel adalet için milli teknoloji hamlesi
Selçuk Bayraktar, Milli Teknoloji Hamlesi’nin fitilini İHA’lar ateşlediklerini ancak ileriye doğru yürürken kendi inançlarımızdan asla ödün vermeyeceğimizi söylüyor: “Bugün kullandığımız tüm teknolojinin kökeninde savunma sanayii vardır. Özellikle ABD’nin hegemonyası ve kendi kurduğu düzeni devam ettirebilmek için bulduğu teknolojidir. Sonrasında sivilleşip dünyaya yayılıyor. Biz hegemonya kurmak için teknoloji üretmek istemiyoruz. Adalet, eşitlik herkese kolaylık getirsin diye istiyoruz. Biz bu değerlerle yola çıkıyoruz. İnancımız gereği etik ve ahlaki olacağız. Bir tane yalan bulaştıracak olsak yani bir halka zayıf olsa o uçak uçmaz. Gökyüzü yalan kabul etmez, hesaba karışmış bir yanlış uçağınızı düşürür ve bedelini en ağır şekilde ödetir.

Yazının devamını okumak için Milli İHA’ların kalbine girdik

Facebook ile Yorum Yapın

ÇOK OKUNANLAR