Çin’in Hubei eyaletinin başkenti Vuhan’da yaklaşık 1 ay önce ortaya çıkan ve birçok kişinin ölümüne yol açan “Corona Virüsu” salgını tüm dünyayı tehdit ediyor. Son 30 yıl içerisinde virüslerin yol açtığı salgın hastalıklar da çok daha sık görülmeye başlandı.
Corono Virüsü, insandan insana öksürme ya da hapşırma sırasında ortalığa saçılan zerreciklerle geçiyor. Bu virüsün vücut dışında yaşama süresi oldukça kısıtlı. Bu nedenle de virüsü yayan kişi ile geçtiği kişinin birbirine oldukça yakın bir mesafede olması gerekiyor.
* * *
Salgının bir başka bir boyutu daha var. Olayların seyrini değişik bir açıdan değerlendirilen Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti Parazitoloji Çalışma Grubu Üyesi ve Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok, 12 yıl önce diğer bir Coronavirüs salgını (SARS) ile ilgili yazısının, Çin’de ortaya çıkan söz konusu bu enfeksiyon için de geçerli olduğunu düşünüyoruz.
Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un 2008 yılında kaleme aldığı “Medyatik ve medyatik olmayan enfeksiyonlar” başlıklı yazısını okurlarımız için bir kez daha yayınlıyoruz.
Gerek dünyada, gerekse Türkiye’de nadir görülen bazı enfeksiyonlara basında geniş yer ayrılırken, sık görülen, önemli maddi kayıplara, cerrahi girişimlere ve ölümlere neden olan bazı enfeksiyonlardan ise hiç bahsedilmiyor. Bir enfeksiyonun medyatik olabilmesi için öncelikle gelişmiş ülkeleri tehdit etmesi gerekiyor galiba. Birkaç kişinin ölümüne yol açan kuş gribi virüsünün mutasyon geçirip insanlarda salgına yola açabileceği spekülasyonu ile bütün dünya ayağa kalkarken, sivrisinek sokmasıyla bulaşan falsiparum sıtması nedeniyle sadece Afrika’da her yıl birkaç milyon çocuğun ölmesi haberlerde yer almıyor nedense.
Bazı enfeksiyonların gereğinden çok abartılmasının ekonomik savaşlarla ilişkisi de sorgulanıyor. Örneğin Avrupa’da milyonlarca hayvanın imha edilmesine yol açan deli dana hastalığını ABD ile Avrupa et endüstrisi arasındaki mücadeleyle, Çin ekonomisine ağır bir darbe vuran SARS enfeksiyonunu Çin ve Batı ülkeleri arasındaki rekabetle ilişkilendirenler var.
Medyatik enfeksiyonların bir özelliği de hızlı ve dramatik bir ölümle sonlanabilmeleri. Türkiye’de son günlerin en medyatik enfeksiyonu olan Kırım Kongo kanamalı ateşi ile mücadele çok güçken, sıklıkla sahipsiz veya veteriner kontrolünde olmayan köpekler aracılığı ile insana bulaşan önemli iki enfeksiyonla savaşmaksa nispeten kolay. Bunlardan kuduz enfeksiyonu sorunu, gelişmiş ülkelerde 50 yıl önce çözülmüşken, geçtiğimiz yıl sokak köpeği tarafından ısırılan 3 ve 5 yaşlarındaki iki çocuğumuzun iki ay ara ile kuduz nedeniyle yaşamını yitirmesi çok üzücü. Kuduzdan daha az medyatik olan kist hidatik enfeksiyonu ise görülme sıklığı, tedavisinin cerrahi olması ve ölümle sonuçlanabilen komplikasyonları göz önüne alındığında kuduzdan çok daha önemli aslında. Manisa’da örnekleme yöntemi sonrasında her 675 ilköğretim öğrencisinin birinde saptadığımız kist hidatik enfeksiyonunun sıklığı yaşla birlikte arttığından genel toplumda çok daha sık bulunduğunu söyleyebiliriz.
Kısa süre önce katıldığım bir kongrede yetkililerden kuduz ve kist hidatik enfeksiyonlarını önlemeye yönelik olarak İstanbul, Ankara ve İzmir’de kurulacak büyük hayvan barınaklarının yanında, enfeksiyonların kökünü kazımaya yönelik büyük bir projenin planlandığını ve pilot bölge olarak Trakya Bölgesinin seçildiğini öğrendiğim bu projeler, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmada önemli köşe taşları kanımca…
(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, ulgenok@ulgenok.net)