Havacılık sektöründe yolcuların da, havayollarının da canını en fazla sıkan husus gecikmeler, rötarlardır. Yönetilmesi oldukça zor bir durum olan rötarların, birbirinden farklı sebepleri olabiliyor. Birçoğuna da çare bulmakta imkânlar dahilinde; ama özellikle hava trafiği ve meydan yoğunluğu sebebiyle oluşanlar için yapabilecek bir şey yoktu. Yolcuya zaman kazandıracak, şirketlerin maliyetini azaltacak, havalimanlarının verimliliğini yukarı çekecek rötarları önleme sistemi üzerinde sona gelinmiş durumda.
Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA), bünyesinde geliştirilerek, test edilmeye başlanan Kokpit Mesafe Yönetim Yazılımı’nın (Flight Deck Interval Management Software – FIM) uçak içerisinde bekleme süreleriyle, rötarları önemli oranda azaltması bekleniyor.
Geliştirilen teknoloji ile uçakların birbiriyle kurduğu iletişimin güçlenmesi, kalkışlarda mesafenin azalması, iniş takip mesafesi ile sürelerinin kısaltılması ve hava trafik kontrolörlerinin iş yükünün azaltılması amaçlanıyor. Ayrıca küresel ölçekte uçaklardan kaynaklanan gürültü seviyesinin düşürülmesi ve motor emisyonları ile gezegenin kirletilmesinin de azaltılmasına katkı sunacak çalışma sebebiyle daha az yakıt tüketimi olacak.
UÇAKLARA YAKIT TASARRUFU
NASA ve geliştirilen teknolojinin yüklenicisi Honeywell Aerospace, Washington hava sahası üzerinde 3 uçak ile sistemi test etmeye başladı. Geliştirilen yazılım, yer istasyonlarından gelen raporlar doğrultusunda uçaklar arasında güvenli bir mesafe temin ederken, otomatik olarak pilotlara daha yavaş veya daha hızlı olması konusunda direktifler verebilecek. Hava trafik kontrollerinin bu işlemi gözle ve manuel şekilde yapmaları sebebiyle kalkış ve inişlerde güvenlik payları da düşünülerek geniş tampon aralıklar veriliyordu. Yeni sistemle, mesafe duyarlılığı geliştirildiği için uçaklar arasındaki tampon mesafe azaltılabilecek ve aynı süre içinde yönetilen uçak sayısı artacak. Uçakların operasyon süreleri de buna bağlı olarak düşecek. Havayollarının yakıt maliyetlerinde de ciddi bir tasarruf söz konusu olacak.
2018’DE HAYATA GEÇEBİLİR
Testler sonrasında ise sisteme sertifika alınması için 2017 sonbaharında ABD Federal Havacılık Dairesi FAA’ye başvurulacak. Herhangi bir aksaklık olmaması durumunda sistem gelecek yıl hizmete girebilir. (Güntay Şimşek-Habertürk)