1 Mayıs 1941’de Türk Hava Kurumu (THK) tarafından kurulan Etimesgut Uçak Fabrikasında, birçok uçak ve planör imal edildi. Yine aynı fabrikada; hem imal edilen hem de diğer uçakların bakım, onarım ve revizyonları yapıldı.
O yıllar düşünülecek olur ise gerçekten övünülecek işlerdi bunlar. Ama zaman içerisinde THK Uçak Fabrikası önce 18 Haziran 1952’de Makine Kimya Endüstrisi Kurumu’na (MKEK) devredildi. Bir müddet uçak üretimine devam edilen fabrikada 1959 yılında üretim sonlandırıldı. 1963 yılına kadar da bakım ve onarım hizmetlerinin verilmesine devam edildi.
Bir müzeci olarak kuruluş, çalışma ve kapanış evrelerine bu yazımda girmeyeceğim. Ancak o yıllardan geriye somut bir şeylerin kalması gerektiğini düşünüyorum. Bir adet Magister uçağının ve bir adet de THK-15 (MKEK-4 Uğur) uçağının orijinalinin İstanbul Yeşilköy Hava Müzesinde olduğunu biliyorum. Ayrıca bir adet Magister’de Ankara Hava Kuvvetleri Müzesinde bulunmaktadır.
2002 yılında İstanbul’daki uçakları görmek için gittiğimde, askeri müze yetkilileri Magister ve Uğur uçaklarının başka orijinallerinin olmadığını söylediler. Ankara’daki müzeye konulan Kanatlılar Birliğine ait Magister ise daha sonraki yıllarda envantere kaydedildi.
Bu geziden iki yıl sonra THK Müzesini gezen Ankaralı eski bir pilot, Keçiören’de bir bahçede eski bir Magister uçağını gördüğünü söyleyince içimi bir sevinç kapladı. THK müze amiri olarak hemen o uçağı görmeye gittim. Gerçekten de bahçe içerisindeki kullanılmayan bir araba garajının üstünde bir MKEK-4 Uğur uçağının büyükçe parçaları durmaktaydı.
İşte o gün tanıştım Osman Aktaş ile. 1930’lu yıllarda bir müddet Eskişehir Tayyare Alayında makinist olarak çalışan Osman Aktaş, ailevi nedenlerden dolayı Ankara’ya dönmek zorunda kalmış. Yıllar geçse de içindeki havacılık sevgisini hiç kaybetmemiş Osman Aktaş.
Tanıştığımızda 90 yaşında olduğunu söylüyordu (2004 yılında) Osman Aktaş. Eskişehir’deki günlerini dün gibi hatırlıyordu. Özellikle Sabiha Gökçen hocamızın uçuşlarını bir masal tadında bizlere anlattı. Sayın Osman Aktaş ile sohbet uzayınca havacılara has bir yakınlaşma olmuştu aramızda. Birden bire onun Osman amcamız olduğunu hissetmeye başladım.
Konu bahçesindeki Uğur uçağına gelince bana hikâyesini şöyle anlattı;
1972 yılında THK Türkkuşu hurdalığının satışa çıkartıldığını duyunca soluğu Etimesgut’ta almış. Oldukça iyi bir para vererek Uğur uçağından kalan tüm parçaları satın alarak kendisinin Ata Sanayideki atölyesine getirmiş. O zaman da uçağın kanatları, kokpit sonrası gövde bölümleri ve kuyruğu yokmuş. Zaten Osman amca eski motor makinisti olduğu için motor ile daha çok ilgileniyormuş. Uzun zaman harcayarak Uğur uçağının motorunu çalışır hale getirmiş. Bu süreçte de motoru kendisinden başka kimseye elletmemiş.
Osman amcanın kendi ifadesi her sabah atölyesini açtığında kahvesini söyleyip Uğur uçağının motorunu çalıştırırmış. Kahvesi bitene kadar motorun sesini dinler, sonra güne başlarmış. Pervanesi de dönüyor muydu? Dediğimde, biraz bozularak “Pervanesiz uçak olur mu?” demişti.
Atölyesinde yer ihtiyacı olunca uçağı Keçiören’deki evinin bahçesine getirmiş. Emekliliği sırasında da bahçesindeki uçağı çalıştırınca komşulardan şikâyetler gelmiş. O da uçağı çalıştırmaktan vazgeçmiş. Zamanla çocukların oyuncağı da olan uçak zamana ve tabiat şartlarına pek dayanamamış, yıpranmış.
Bizim isteğimizi kırmayan Osman amca 2004 yılınız Temmuzunda uçağı THK müzesine bağışladı. Uçağı THK müzesine getirdikten sonra bahçede sergilemek için çalışmaya başladım. Bir sundurma yaptırmak için çok uğraştım. Maalesef kurumdaki lojistik müdürünü ikna edemedim. Müzenin arka tarafında koruma altına aldığım uçağı meraklıları seri numaralarına kadar incelediler.
Müzeden ayrılıp, kısa bir süre THK dışında kaldıktan sonra THK Matbaasında çalışmaya başladım. O dönemde bir ziyaret sırasında Uğur uçağının müzeden alındığını üzülerek öğrendim. Bir başka üzüntü ise Osman amcamızı da aynı yıl 2006’da kaybettiğimizi öğrenmem oldu. Ruhu şad olsun. Saygı ile anıyorum.
*
BİRAZ NOSTALJİ
Ve Mustafa KILIÇ,
THK Müzesi seninle doğdu, büyüdü, gelişti ve bu günlere geldi. Senin güler yüzün, bilgin ve çalışma arkadaşların ile kurduğun iletişim genç yaşlı birçok kişinin Türk Hava Kurumunu daha çok tanımasına ve sevmesine vesile oldu. Kuruma geldiğin her gün daha bir renklendi odamız. Sen bu güzel ailenin candan bir bireyiydin ve hep öyle kalacaksın. Umarız hayat hep senin baktığın gibi güzel sayfalar açsın sana ve tüm sevdiklerine.
Bizler sanıyoruz ki dostlarımız, arkadaşlarımız hep yanımızda olacak. Ama öyle değil. Bir bakıyorsunuz yoklar. Evet, gün gelecek ailemize, gün gelecek arkadaşlarımıza ve gün gelecek bu yaşanılası dünyaya veda edeceğiz. Önemli olan ne mi? Keşke sözcüğünü hiç kullanmadan yaşamımız boyunca gerçekleştirdiklerimizin huzuruyla güzel ve onurlu anılabilmek. Bizler sizi hiç unutmayacağız ve sevgiyle hatırlayacağız.
Bu güzel düşünceleri şimdilerde maalesef basılamayan Uçantürk Dergimizin 2005 Mayıs-Haziran sayısında yayımlayan Basın Yayın Halkla İlişkiler Müdürlüğündeki değerli kardeşlerime yıllar sonra bir kez daha candan teşekkür ederim. Her birinizi özlem ve sevgi ile anıyorum.
UÇANTÜRK’TEKİ İLK YAZILARIM
Mustafa KILIÇ
Havacılık Tarihi Araştırmacısı – Yazar
sontayyareci @gmail.com