Salı, Kasım 26, 2024

BU HAFTA İLK 5 HABER

Benzer Haberler

Ruslar yine gelir, Antalya da batmaz!

Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği (TUYED) Yönetim Kurulu Başkanı ve Yeni Birlik Gazetesi yazarı Musa Alioğlu bugünkü köşe yazısında, “Her şey çok iyi giderken bir anda Rusya tarafından  yasağı gündeme bomba gibi düşen Antalya Havalimanı’na ilişkin uçuş yasağını ve yansımalarını değerlendirdi.

Alioğlu’nun yazısı şöyle;

Turizm Haftası’nı buruk kutladığımız bu günlerde, Kuzey komşumuz Rusya’dan gelen kötü bir haber turizmcileri üzdü.

Turizm Haftası’nı buruk kutladığımız bu günlerde, Kuzey komşumuz Rusya’dan gelen kötü bir haber turizmcileri üzdü.

Her şeye rağmen 2020 yılını 3,5 milyon turistle kapatan Antalya Havalimanı bu yıl fazla yolcu getirme gayretindeydi.

TAV-Fraport Ortaklığındaki havalimanı Genel Müdürü Deniz Varol, şimdiye dek 13 ayrı ülkeden 250 bine yakın yolcu geldiğini belirterek “1102’si Rusya çıkışlı olmak üzere tam 1790 uçağı ağırladık. Bu yolcuların 190 bini Rusya’dan geldi.” diyordu. Yani ortada hiçbir sorun yoktu.

Her şey çok iyi giderken bir anda Rusya tarafından Antalya Havalimanı’na ilişkin uçuş yasağı gündeme bomba gibi düştü. Sanki, iyi giden her şeye nazar değmişti.

Ajanslar, 15 Nisan-1 Haziran arasında 1,5 ay sürecek bu uçuş yasağı THY ve Aeroflot dışındaki charter şirketlerini kapsayacak diye bir not düşüyordu.

Ardından resmi olarak Rusya Başbakan Yardımcısı Tatyana Golikova, uçuşlara yasak getirildiğini ve virüs vakalarının azalmasından sonra hava trafiğinin yeniden açılacağını belirtiyordu.

Rusya Tur Operatörleri Birliği’nin (ATOR) bu uçuş yasaklarıyla turizm sektörünün uğrayacağı zarar konusunda paylaştığı verilere göre, uçuş yasağı getirilen 15 Nisan-1 Haziran döneminde 533 bin tur paketi satıldı ve bu turlar için 32 milyar ruble (413,7 milyon dolar) para ödendi.

Yasak sonrası binlerce kişi, ödedikleri paraları geri alabilmek için acentalarını telefon yağmuruna tutarken, acenteler da müşterilerine ya ileri tarihli Türkiye turu, ya da alternatif turlar öneriyorlar.

Sektör temsilcileri zor durumda olan ve umudunu Mayıs’taki tatile ve Türkiye’ye tur satışına bağlayan birçok acenta ve otelin iflas edebileceğini dile getiriyorlar.

Rusya Federal Havacılık Kurumu (Rosaviatsiya) da havayolu şirketlerini Türkiye’ye yapılan uçuşların kısıtlanması konusunda resmen bilgilendirdi. Başkan Yardımcısı Georgiy Baharev, “Havayolu şirketleri turistlerin Türkiye’den geri dönüşü için de kuruma bilgi vermeleri zorunludur” diyerek uyarıda bulundu.

Tüm açıklamalardan sonra Putin’in sağ kolu olan, Türkçe konuşan ve Türkiye uzmanı olan Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya’nın Türkiye’yle havayolu ulaşımını kısıtlama kararını Türkiye’de Kovid- 19 vakalarının keskin bir biçimde artması nedeniyle aldığını söyledi. Basın toplantısında Sözcü Peskov’a Rusya’nın Türkiye’yle havayolu ulaşımını kısıtlama kararının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ukrayna’ya verdiği destekle ilişkili olup olmadığı, bu kararda siyasi arka plan bulunup bulunmadığı soruldu.

Peskov, “Hayır. Bu durum, tamamen epidemiyolojik (Salgın hastalıkları konu alan hekimlik dalı) bir nitelik taşıyor. Karar, Türkiye’deki vakaların keskin artmasıyla ilişkili” yanıtını verdi.

Rus tarafının bu konuyu birden gündeme getirmesi ve dört bir koldan duyurular yaparak, çok da önemsedikleri açık bir şekilde ortada. Daha önce 190 bin kişiyi sorgusuz sualsiz Antalya ve Bodrum’a gönderen Ruslar için, “Konuyu siyaseten bir baskı aracı olarak kullanıyorlar” diye yapılan yorumlara katılmak olası değil.

Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca’nın Rusya’dan heyetin geleceğini ve alınan tedbirleri görünce kararlarını gözden geçireceklerini söylemesi de, konunun siyasetle hiç ilgili olmadığı görüşünü destekler nitelikte doğru bir beyandır.

Bu kısıtlamadan en fazla etkilenecek iş kollarının başında tabi ki otelcilik geliyor.

Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin, Rusya’nın aldığı kararın Türkiye’de 1.5 milyar dolarlık kayba yol açacağını belirtti. Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkan Yardımcısı Mehmet İşler ise, ısrarla Rusya’nın aldığı kararın siyasi olduğunu belirtip “Turizm sektörü müsebbibi olmadığı sorunların mağduru oluyor.” dedi. Son cümleye katılıyorum.

Bana göre, olayın siyasi olduğunu dile getiren özel sektör dernek başkanları, demeçleriyle hükümetle ters düşmeyip kaldırılan Kısa Çalışma Ödeneği’nin (KÇÖ) tekrar işletilmesini istiyor olabilir.

Turizmciler, bu iki konuyu birbirine karıştırmadan Rus mevkidaşlarıyla yapıcı temaslarını sürdürmeleri daha doğru bir adım olur. Rusya, gönderdiği turist sayısı açısından çok önemli bir konumda. Empati yapıp bunu biz başka bir devlete yapsaydık nasıl olurdu diye düşünmekte yarar var.

Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Mehmet Nuri Ersoy da iyimser düşünerek şunları söylüyor. “Rusya’nın aldığı kararın etkilerini bu hafta içerisinde görmeye başlarız. Vakaların düşüşüne göre uçuş yasağının tarihi erkene çekilebilir. Turist sayısında 500 bine yakın düşüş olabilir. Yaz rezervasyonlarda bir sıkıntı yok.”

Ben de Sayın Bakan’a katılıyor ve bu yasağın belki de açıklanandan daha erken kaldırılacağını düşünüyorum. O nedenle Ruslar gelene kadar Antalya biter perişan olur diye düşünmemeliyiz.

Kaldırılmasa dahi yasağın Antalya’yı bitirip, mahvedeceğine dair görüşlere hiç mi hiç katılamıyorum. Bu şekilde düşünerek hiçbir yere varamayız.

Turizmde biz Rusya’ya muhtacız, onlar bize değil. Hükümetleri Türkiye’ye gitme derse Rus halkı Mısır’a ve başka ülkelere giderler. Fakat, bizim Rusların yerine koyacak başka bir seçeceğimiz yok. Öfkeyle kalkıp, zararla oturmayalım.

Mutlu yarınlar Türkiye’m.

Yasakları anlama kılavuzu

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de Kovid-19 sürecinde birtakım yasaklar alınıyor ve bazı kurallar konuluyor. Bilim Kurulu işin tıbbi boyutunu gözeterek bazı tavsiye kararları alıyor. Tavsiye diyorum çünkü onların aldığı kararları uygulama konusunda başta Cumhurbaşkanı olmak üzere Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı da sorumlu olduğu alanlarda görüşlerini bildirmektedirler.

Kesinleşen yasaklarla ilgili olarak ilk önce Cumhurbaşkanı kısa başlıklarla kamuoyunu bilgilendiriyor. Ardından her bakanlık ayrıntılı olarak uzun uzun yazılı açıklamalar yapıyor. Okunduğunda bu metinleri anlamakta güçlük çekiliyor. Bu metinleri yazanlar ya konuları çok iyi bildiklerinden ya da bizim gibi çok az bildiklerinden olsa gerek her cümlesi açıklamaya muhtaç halde yayınlanıyor.

Kullanılan dil bazen, yaşayan Türkçe diye tabir edilen konuşma dilinden çok, yasal mevzuat veya yönetmeliklerdeki dile uygun oluyor. Son genelgelerden birini kaleme alan kişi “İlliyet” sözünü kullanmış. Yeni nesil ve az okumuşların bu kelimeyi anlaması zor olsa gerek. Asıl önemlisi, kim, hangi yaş gurubu, ne zaman, kaça kadar sokağa çıkacak, şehir dışına kim hangi şartlarla çıkacak, kim yürüme mesafesinde alışverişe nasıl çıkacak gibi onlarca başlık altında yazılı uzun metinleri herkesin anlaması çok zor bir iş. Yasakları anlamak için kılavuz veya rehber gerekli olabilir demeye kalmadı, sosyal medyada “Kısmi Kapanma Tedbirleri İle İlgili Sıkça Sorulan Sorular” başlığıyla bir metin dolaşmaya başladı bile..

Sosyal medyada herkesin birbirine sorduğu ve doğru cevap alamadığı bu konuları daha kısa daha net ve daha anlaşılır yazmak gerekiyor bence. Bu durum telefon, dilekçe ve sair iletişimin ve kamu kurumlarının bürokrasi yükünün azalmasına neden olur diye düşünüyorum.

Facebook ile Yorum Yapın

ÇOK OKUNANLAR