Schiphol Havalimanı, KLM iş birliğiyle bagaj taşıma işlemlerini iyileştirmek için otonom bir elektrikli aracın testlerine başladı.
Bu sistem, uzun bağlantılarla transit geçen yolcuların bagajlarını, hemen transfer edilmesi gereken bagajlardan ayırıyor. Bu girişimle transfer sürecinin optimize edilmesi ve terminaldeki iş yükünün azaltılması hedefleniyor.
Schiphol’de transit yolcuların bagajlarının günlük yaklaşık 31 bin adedi işlem görüyor, en yoğun bagajlar sabah saatlerinde işleniyor. Bu birikim, bagaj taşıma sistemini ve onu yönetmekten sorumlu ekipleri zor durumda bırakıyor.
Bu etkiyi azaltmak için KLM Bagaj Hizmetleri, tüm bagajların varış noktasına zamanında ulaşmasını sağlamak amacıyla Schiphol ile iş birliği yapıyor.
Deneme kapsamında Schiphol, Aurrigo tarafından sağlanan otonom bir elektrikli araç kullanıyor. Görevi, uzun süre bekleyen yolcuların bagajlarını uçaktan geçici bir depoya aktarmak.
Araç daha sonra uygun zamanda çantaları bagaj teslim alanına taşıyarak işleme sistemine entegre ediyor. Bu yöntem iş yükünü dağıtmayı ve sistemin doygunluğa ulaşmasını önlemeyi amaçlıyor.
Testlerin ilk aşaması, geçici depo ile bagaj teslim alanı arasındaki güzergaha odaklanarak Ağustos 2024’te başladı. Araç bu süreçte etrafını 3 boyutlu kameralarla haritalandırdı ve yönünü bulmayı öğrendi. Konteynerlerin otonom olarak yüklenmesi ve boşaltılması gibi fonksiyonları ve yoğun bir bagaj odasındaki performansı değerlendirildi.
Bu ayın başlarında başlayan ikinci aşamada ise otonom araç rıhtımda tur atacak. Sonuçların olumlu olması halinde test güzergahlarına uçak park yerleri de eklenecek. Yargılama 2025 yılı sonuna kadar devam edecek.
Araçta, engelleri algılamak, zamanında fren yapmak ve güvenli mesafeyi korumak için Lidar (Işık Algılama ve Mesafe Ölçme) sensörleri ve 360 derece kameralar bulunuyor. Gerektiğinde müdahale etmek üzere araçta bir güvenlik görevlisi olacak.
Royal Schiphol Group’un İnovasyon Direktörü Jan Zekveld, amaçlarının Schiphol’ü 2050 yılına kadar dünyanın en sürdürülebilir ve öncü havalimanlarından biri haline getirmek olduğunu söyledi.
“Daha sürdürülebilir, sıfır emisyonlu bir kara operasyonu yaratmaya kararlıyız. Araç filomuzu sıfır emisyonlu otonom araçlardan oluşan bağlantılı bir ağ ile değiştiriyoruz. Bunu yaparak, ilgili tüm süreçleri otomatize ediyoruz. Çalışanlar otonom yer operasyonunda önemli rol oynamaya devam edecekler. Çalışmalar daha çeşitli ve yönlendirici olacak”