Yönetmen Steven Spielberg’in “Terminal” filmi ile tanınan Mehran Karimi Nasseri, 12 Kasım 2022’de Charles de Gaulle Havalimanı’nda kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti.
Mehran, ilk olarak 1988-2006 yılları arasında Charles de Gaulle Havalimanı’nda yaşamıştı.
Gerekli evrakları kaybetmiş olması nedeniyle halka açık bölümde mülteci konumunda değerlendirmişti.
Annesinin İngiliz olduğunu belirten Karimi, muhalif kimliği sebebiyle İran vatandaşı statüsünde değerlendirilmeyi reddetmiş ve “Sir Alfred Mehran” ismiyle İngiliz vatandaşlığı verilmesini talep etmişti.
Bu talebin yerine getirilmesini isteyen Mehran; Belçika ve Fransa’nın kendisine teklif ettiği oturma iznini reddetmişti.
Mehran’ın iddiasına göre; İran’dan sınır dışı edilmesinin nedeni 1977 yılında Şah Rıza Pehlevi yönetimine yönelik protestosunun sonucuydu.
Oysa Mehram’ın başına gelen hadiseler yaşandığı sırada İran’da rejim değişmiş ve yeni yönetim Mehram’a yönelik herhangi olumsuz bir tavırlarının bulunmadığı iddiasını savunuyordu.
Buna rağmen Mehram’ın İran’a yönelik politik tavrını yeni rejime karşı da sürdürdüğü söylenebilir.
Mehram’ın otobiyografisinde keskin politik ifadeler kullanmaması da kafalarda soru işaretlerine neden oluyor.
Mehram’ın hayatı ilk defa Fransız sinemacıların dikkatini çekti ve 1994 yılında “Lost in Transit” (Tombés du ciel) adıyla beyaz perdeye aktarıldı; ama tüm dünyanın bu garip yolcuyu tanıması Spielberg’in DreamWorks yapım şirketi ile mümkün oldu.
Başrolünü ünlü yıldız Tom Hanks’in oynadığı “Terminal” filmi Mehram’ın öyküsünü dünya kamuoyuna tanıttı.
Filmde olmayan bazı detaylar
DreamWorks yapım şirketi Mehran’a hayatının sonuna kadar rahat yaşayabileceği miktarda parayı telif ücreti olarak ödedi.
Terminal filminde bildiğiniz üzere uçak havalimanından havalanır ve Viktor Navorski’nin öyküsü mutlu sonla biter.
Oysa Mehran’ın öyküsü o kadar mutlu sonla bitmez.
Mehran, tüm dünyada ünlü olduktan sonra da Charles de Gaulle Havalimanında yaşamaya devam eder.
Hatırı sayılır bir serveti ve tüm yetkililerin desteğine rağmen buradaki yaşantısından vazgeçmez.
2006 yılında hastaneye kaldırılması sonrası F2 salonunda bulunan oturma bölümü sökülür ve bu macera bir süreliğine sona erer.
Mehran, 2007 yılından itibaren Fransız hayır kurumlarının ve sığınma evlerinin yolunu tutar.
Bu süre zarfında Mehram her ne olduysa dış dünyada yaşayamayacağını düşünerek Charles de Gaulle Havalimanına 2008 yılında geri döner.
Bu noktadan sonra hayatını kaybedeceği 2022 yılına kadar havalimanında yaşamayı sürdürür.
Bilindiği üzere onun hakkında Fransızların hazırladığı “Lost in Transit” (Tombés du ciel) ve ABD’lilerin hazırladığı “Terminal” sinema filmleri bulunuyor.
Mehram bu yapımların ikisini de havalimanında bulunması nedeniyle sinemada izleyememişti.
Akıllardaki soru işaretleri ise şunlar;
Mehram İran hükümetinin aksini iddia etmesine rağmen neden kendisini siyasi bir mülteci olarak sundu?
Birleşik Krallık, anne tarafı İngiliz olan Mehram’a neden gereken desteği vermedi?
Ve nihayetinde oturma izni ve artık minik bir serveti olmasına rağmen talihsiz yolcunun neden havalimanında yaşamayı sürdürdü?
Muhtemelen Mehram hiçbir zaman Birleşik Krallık’a gitmeyi veya İran’a dönmeyi istemedi.
Charles de Gaulle Havalimanı onun evi olmuştu ve bu yüzden yetkililerin kendisine sunduğu belgeleri hiçbir zaman imzalamadı; çünkü mülteci statüsü ortadan kalktığı anda havalimanındaki ikameti de yasal olarak bitmiş olacaktı.
Mehran Karimi Nasseri’nin tuhaf hayatının filmde yansıtılmayan detayları bu şekilde ve kafalardaki soru işaretlerini aydınlatacak kesin cevaplar henüz söz konusu değil.