Yabancı gazetecilere 15 Temmuz’da yaşananları anlatmaya devam eden Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı İlker Aycı, “Bu adamlar(FETÖ), bizatihi devletin kendisini yönetmeye talip olacak kadar cüretkarlar. Cosa Nostra gibi mafyoz örgütlerin ürettiği kargaşa ve terörizm, bunlarınkinin yanında çok hafif kalır” dedi
Türk Hava Yolları, 15 Temmuz darbe girişimini ve FETÖ’nün ne kadar tehlikeli bir terör örgütü olduğunu yabancı gazetecilere anlatmaya devam ediyor. Daha önce Uzakdoğu, Orta Asya, Ortadoğu ve Kuzey Avrupa’dan gazetecileri ağırlayan THY, önceki gün de Fransa, İspanya, Portekiz, İtalya, Malta ve Yunanistan gibi Akdeniz ülkelerinden olmak üzere 40 gazeteciyi ağırladı. THY’nin Atatürk Havalimanı’nda genel müdürlük binasında yabancı misafirlerine seslenen THY Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı İlker Aycı, yaklaşık bir buçuk saat boyunca 15 Temmuz darbe girişimi gecesi ve sonrasında yaşananları, FETÖ terör örgütünün devlet kurumlarına nasıl sızdığını, Türk Hava Yolları’nın bu darbe girişiminden nasıl etkilendiğinı, yurtdışında Türkiye aleyhine FETÖ tarafından nasıl yanıltıcı ve yalan haber yapıldığını anlattı. Aycı, bu tür organizasyonlarla yabancı gazetecilerin bizzat ülkemizde misafir edilip sokakları ve caddeleri gezerek gündelik hayatın akışını, Türk ekonomisini, gerçekleri kendi gözleriyle göstermeyi amaçladıklarını söyledi. Bugüne kadar 311 yabancı gazeteyi ağırladıklarını ve çalışmaların meyvesini yavaş yavaş topladıklarını dile getiren Aycı, misafirlerin yaşanan olumsuzluklara rağmen Türkiye’de ekonomi çarkların kesintisiz dönmesine bizzat şahit olduklarını ifade etti. Türkiye’nin destinasyonlar arasında en çok ziyaret edilmek istenen altıncı ülke olduğunu, sıralamada İngiltere’yi geride bıraktığını hatırlatan Aycı, “Bu çalışmaları sürdürmek suretiyle dünyadaki bilinirliğimizi ve tercih edilirliğimizi devam ettirmek istiyoruz. Onlara ilk ağızdan Türkiye’deki gerçekleri anlatmaya, paylaşmaya devam edeceğiz.” dedi.
SAHAYA ÇIKANLARIN İKTİDAR KARŞITI HALK OLDUĞU ZANNEDİLİYORMUŞ
İlker Aycı, yabancı gazetecilerin bu konudaki geri dönüşlerinden çok memnun olduklarını, önümüzdeki günlerde ABD ve İsrailli gazetecileri ağırlayacaklarını açıkladı. Aycı, “Toplantılarda ‘Biz Türkiye konusunda yanlış bilgilendirilmişiz. İyi ki bu toplantılara gelerek doğrusunu öğrendik’ diyen yabancı gazeteci oldu mu?’ şeklindeki soru üzerine, “Yaptığımız istişarelerde buraya gelmeden önce çok farklı ve yanlış bilgiler alındığını gördük. Hatta şöyle söyleyenler bile oldu. Binlerce insanın devlet tarafından katledildiğine dair inanılmaz bir dezenformasyon kampanyası içinde olduklarını, buraya geldiklerinde böyle bir şey olmadığını, yansıtılan haberlerden sahaya çıkanların iktidar karşıtı olan halk olduğu zannedilirken, darbe karşıtı halkımız, milletimiz olduğunu daha iyi burada anladılar. Pek çok yanlış bilgiler var. Bu yanlış bilgilerin düzeltilmesi noktasında toplantıların çok faydalı olduğunu ifade ettiler. Hatta şöyle diyenler oldu. ‘Bizim ülkemizde bunların yaşanmaması için bize ne tavsiye edersinize kadar iş geldi. Şunu söylediler: ‘Biz Türkiye’nin ve Türk halkının yaşamış olduğu travmayı, olayın sizdeki aksını hiç anlamadık ama buraya geldiğimiz zaman bunun nasıl bir travma olduğunu, ne kadar önemli bir mesele olduğunu, Türk halkının nasıl derinden etkilendiğini ve neden buna bu şekilde tepkiler vermeye çalıştığını şimdi daha iyi anladık. Uçaklarınızda, bu konudaki resimlerle, kitaplarla, çeşitli broşürlerle anlatmaya çalıştığınız ama buraya gelince daha iyi anladık’ dediler.” yanıtını verdi.
COSA NOSTRA FETÖ’NÜN YANINDA HAFİF KALIR
İlker Aycı, FETÖ’nun kendi ekonomik ve uluslararası lobi gücüyle oluşturduğu medya gücünü dünyada kara propaganda yapmak suretiyle Türkiye’nin aleyhine kullanmaya çalışan yeni nesil bir terörist dalgayı temsil eden terörist bir örgüt olduğunu belirterek, “Bu sadece basit bir imamın tasarımından ibaret bir kalkışma, bir darbe girişimi değildir. Yaklaşık 30-40 yıldır devlet yapısı içerisine, toplumun önemli katmanlarına ve önemli köşe başlarına sızma harekatıyla hemen hemen her alana çok güçlü bir sızma harekatı düzenlediler. Bu inanılmaz bir üst aklın planlaması olsa gerek. Belki size biraz garip geliyor olabilir ama sadece Türkiye’de değil, başka ülkelerde meydana gelebilecek olaylarla birleştirdiğiniz zaman, yeni nesil terörist dalganın ne olduğunu ve bunun da öncü hareketlerinden biri olduğunu çok iyi anlayacağınızı düşünüyorum. Bu zat şu anda Amerika’da koruma altında. Gayet mutlu – mesut bir şekilde hayatına devam ediyor ve oradan Amerikan Kongresine, Amerikan kamuoyuna kendi lobi ve parasal gücünü kullanarak, Amerika’da önemli yöneticilere kadar ulaşabilecek networkü ile etkili olmaya çalışıyor. Hani 1960’larda filan Amerika’da çeşitli illegal örgütlerden söz edilirdi. İşte mafya, Cosa Nostra gibi çok çeşitli yapılanmalar vardı. Bu yapılanmalar o dönemde devlet üyelerine kendi kirli işlerini kabul ettirmek veya yaptırabilmek için çeşitli yöntemlere başvururlardı. Ama bu adamlar bizatihi devletin kendisini yönetmeye talip olacak kadar cüretkarlar. Cosa Nostra gibi örgütlerin, mafyoz örgütlerin ürettiği kargaşa ve terörizm bunlarınkinin yanında çok hafif kalır. “dedi.
İŞADAMLARI CİPLERE BİNİP SARAYINA GİTTİ
Bir Amerika gezisinde yaşadığı olayı yabancı gazetecilerle paylaşan İlker Aycı, o anısını şöyle anlattı:
“Bundan birkaç yıl önceydi. Ben o dönemde Türkiye Yatırım Ajansı Başkanı hem de Dünya Yatırım Ajansları Birliği Başkanıydım. Sayın Cumhurbaşkanının Başbakanken yaptığı yanılmıyorsam 2012 veya 2013 seyahatinde biz de iş adamları grubu ile birlikte gittik. Türkiye’nin en önde giden işadamları gittik. Beyaz Saray’la önemli müzakereler yürürken ve Amerika’nın önemli kuruluşları think tank’lerle toplantılar yürürken bu FETÖgrubunun adamları grup grup gelip arabalarla işadamlarımızı araçlara bindirerek Pensilvanya’daki o küçük saraylarına götürdüler. Beyaz Saray’dan bile daha görkemli olan malikaneye götürdüler. İşadamlarından orada yardımlar için çekler aldılar ellerinden. İşadamlarımıza orada baskı yaparak yardımlar topladılar. Grup grup tüm işadamlarımızın oraya gittiklerine şahit oluk ve şaşırdık. Bu nasıl bir zehirlenmedir, bu nasıl bir güç zehirlenmesidir. Sakin, iyi huylu insanlar gibi gözüken, güleç insanlar gibi gözüken insanların, ‘eğitimle uğraşıyorlar, bak çocukları eğitiyorlar, e biraz da dindar gözüküyorlar. Bunlardan zarar gelmez’ gibi bakılan topluluk 20-30 yıl içerisinde bambaşka bir şeye dönüştü ve kendi canavarımız ortaya çıktı. “
100 MİLYAR DOLARLIK GÜCE ULAŞTILAR
İlker Aycı, Aakdeniz’e kıyısı olan ülkelerin gazetecilerine tehlikenin devam ettiğini söyleyerek, “Tehlikenin geçmediğini düşünüyoruz çünkü bunların varlıkları, bulundukları ülkelerdeki insan ve parasal kaynakları var. Dünyanın birçok ülkesinde açık olan okulları, vakıfları ve lobicilik faaliyetleri ile birlikte parasal kaynaklarını kullanıyorlar. Sadece dershanecilik işinde yılda döndürdükleri para 10-15 milyarla ölçülüyor Türkiye’de. Sadece charter school’larından Amerika’da elde ettikleri kazanç 300 milyon dolara dayandı şu anda. Yıllık gelirleri dudak uçuklatacak şekilde, belki de Avrupa’da pek çok ekonominin cirosundan fazla. Konuşan rakamlar, bunların kontrol ettiği paranın 100 milyar dolarlar civarına geldiği söyleniyor. Eğer bu kadar büyük parasal güce hükmediyorlar ise bunların ulaşabileceği, etkileyebileceği, lobi yapabileceği yerlerin etkisini tahmin bile edemiyorum. Çünkü benim ülkem 800 milyar dolarlık bir ekonomi. Karşımızda böyle güçlü yeni nesil bir terörist saldırı ve yeni nesil bir terörist organizasyonla karşı karşıyayız. Diğer ülkelerdeki demokratik yapılarda örgütlenme özgürlüğüne sığınarak oralarda yaşamlarını sürdürüp buralardan Türkiye aleyhine kampanyalar ve propagandalar yaparak ciddi anlamda ülkemize zarar vermeye devam ediyorlar. Bu anlamıyla mücadelemiz bitmiş değil. Okulla, eğitimle başlayan bu serüven bambaşka bir şeye dönüştü. O konuda bir dost olarak uyarmak isterim. “ şeklinde konuştu.
DESTEK BEKLERKEN NATO’DAN ATARIZ DEDİLER
15 Temmuz gecesinin hemen sonrası ile ilgili Avrupalı medya mensuplarına bilgi veren Aycı, şöyle konuştu:
“Biz o gece bununla uğraşırken 16 Temmuz sabahı duyduğumuz bazı demeçlerle sarsıldık. Yıllardır NATO’nun saygın bir ülkesi olan benim ülkemi çok şaşırdık ki NATO üyesi ülkelerden birisinin bakanları NATO’dan atmakla tehdit ettiler. Biz bir iç düşmanla savaşıyoruz ve bu iç düşman TBMM’yi, parlamentoyu bombalıyor, çocuklarımızı öldürüyor. Ben 30 yıllık en yakın arkadaşlarımdan birini kaybettim. 16 yaşındaki çocuk da babasına sarılıp korumak isterken o da vuruldu. İki çok sevdiğim insanı kaybettim o çocuğun isminin verildiği günü,doğduğu günü biliyorum. O gece onları kaybettik Boğaz köprüsündeki direnişte. Sniperlar vurdular. Bunları yaşarken dostlarınızdan güzel bir söz, destek duymak istiyorsunuz. Duyduğunuz ilk söz “Arkadaşlar sizi NATO’dan atarız” olduğu zaman ya da “Siz ne yapıyorsunuz, tutukladığınız bu generaller bizim çalışma arkadaşlarımızdı ne yapıyorsunuz” olduğu zaman. O general, o subay bize silah çekti, tankıyla topuyla bizi vurdu. Bizi öldürdü. Bizi taradı, sivil insanları öldürdüler. Tanklarla insanları ezdiler. Burası Prag Baharı’nın yaşandığı 1960’lar değil. Burası Tiananmen Meydanı değil. Burası Avrupa ile tam üyelik konusunda yıllardır müzakere yürüten ve demokrasi konusunda tam 200 yıllık bir parlamenter geçmişe sahip, 3 tane imparatorluğun, ilk çağın tüm medeniyetlerinin üzerinde yükseldiği, dünyada paranın icad edildiği ilk üniversitenin kurulduğu bir ülke”.
(Süleyman Şen/ AKŞAM)