Turizmgüncel.com yazarı Can Pulak, son günlerde çeşitli nedenlerle gündeme gelen THY’deki değişimi kaleme aldı.
Rahmetli Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde Turizm ve Çevre Başdanışmanlığı yapan Can Pulak’ın ”THY’de neler oluyor” başlıklı o yazısı:
”İyi giden işleri bozmakta müthiş başarılıyız.Hoş diyeceksiniz ki, son zamanlarda hangi işimiz doğru gidiyordu? Onca yanlışın içinde parmakla gösterilecek azlıkta doğru işlerimiz de vardı elbette. Bunları da görmek lazım.
Kim ne derse desin, Türk Hava Yolları son yıllarda en iyi çalışan ve göğsümüzü kabartan bir kuruluşumuzdu. Çok sık iç ve dış seyahatlere çıktığım için, bu başarıyı yakından görüyor ve mutlu oluyordum. Öyle ya, bir Türk Havacılık Şirketi başarıdan başarıya koşarak dünyadaki önemli ödülleri topluyor, sektörün uluslararası takdirini kazanıyor ve kendisinden eski, deneyimli ve mali açıdan çok daha güçlü dünya markalarını geride bırakıyordu. Buna bir Türk olarak sevinmemek mümkün mü?
THY’nin yaratıcılığı, ileriyi gören atak politikası, reklam vizyonu ve pazarlamacılık anlayışı, son yıllardaki başarısının önemli harçlarıdır. Buna bir de dünya haritasının üzerine yelpaze gibi açılan yeni hatları ve adını bile duymadığımız Afrika ülkelerine uçuş cesaretini de eklerseniz, bu kurumumuza yürekten bir alkışı esirgemezsiniz. Arap uçaklarındaki hostes benzerlerini servise çıkarmak, hosteslerin yerine erkeklere ağırlık vermek, turbanlı çalışan sayısını arttırmak, apronda deve kesmek, muhalif gazeteleri yolcuya vermemek, dış hatlarda içki ikramını kısıtlamak gibi saçmalıkları görmezden gelirseniz, THY’nin artıları eksilerinden fazladır.Ben bu eksileri mahalle baskısı değil de, siyasi baskı olarak gördüğüm için, buna direnemeyen idarecileri fazla suçlayamıyorum.
Bir yanda büyük başarılar, diğer yanda onu gölgeleyen basit kusurlar…Uçak filosunu inanılmaz derecede büyütmek, iç ve dış seferleri aksatmadan ve genel bir memnuniyeti sağlayarak sürdürmek, dünyanın önemli sporcularını ve sanatçılarını reklamlarda kullanmak, dünyanın en meşhur futbol ve basketbol takımlarına sponsorluk yapmak, yolculara ikram edilen yemeklerin sunumu, çeşidi ve lezzeti, sonuçta bir Türk mucizesini ortaya çıkardı. Buraya kadar herşey güzel ve emeği geçen herkesi de kutlamak gerek.
Yanılmıyorsam THY, 14 yılda 3 yönetim kurulu başkanı değiştirdi. Ama Genel Müdürü Temel Kotil, birkaç ay öncesine kadar hiç değişmeden görevini başarıyla sürdürmüştü. Kendisini tanımam, dostluğum ve ahbaplığım yoktur. Bir yerde karşılaşıp elini bile sıkmış değilim. Ama bir şirketi alıp çok ileriye taşımasını da yıllarca ilgi ve takdirle izledim. Gerçi bu başarıda 3 yönetim kurulu başkanının da rolü olduğunu söyleyenler çıkabilir. Fakat bana göre aslan payı Temel Kotil’indir.
Son zamanlarda THY’nin hizmetlerinde gerilemeler oldu. Özellikle rötarlar, personeldeki gevşemeler, yolculara ikramların ve yemek çeşit ve kalitesinin çok bozulması dikkati çekmeye başladı. Hele son seyahatimde gördüm ki, olumsuz gelişmelerden şikayetçilerin sayısı hayli artmış. Benim başa geleni hoşgörü ve gülümseyerek karşılama gibi bir huyum vardır. Aksiliklerle eğlenmesini iyi bilirim. Son yurtdışı seyahatimde acemi bir hostes başıma yemek tepsisini boca etti.Sağ omuzumdaki tavuk, bezelye ve havucuyla birlikte öyle bozulmadan nasıl durabildi, bu marifete şaşmamak mümkün değil. Hele çok üzülen hostemizin elindeki mendillerle salçayı kazağıma iyice bulaştırması, üzerimde sanatsal bir dekor yarattı. Üstümü başımı temizlemek için gittiğim tuvaletin felaket hali ise görülmeye değerdi doğrusu. Ben kendimden önce, hemen tuvaleti temizledim. Evvelden kolonya filan koyarlardı tuvaletlere, günümüzde kağıdın bile sıkıntısı çekiliyor.
THY uçakları önceden çok güzel temizlenir, heryeri parfüm kokardı. Şimdi aynı özeni göstermiyorlar ki, daha dağınık bir görüntüye giriyor yolcular. Kafalarını dayadıkları kumaşlar kirli ve bakımsız, emniyet kemerlerinin bazıları arızalı, iki koltuk önümdekinin ise bir parçası eksik. Tek parçayı gösteren yolcuya, ne diyeceğini bilemedi hostesimiz. Boş yer yoktu ki, başka koltuğa geçirebilsin. Bir de bagaj sorunu var ki uçakların,bunu halledebilene madalya vermek lazım. Koca koca bavulları koymıyorlar mı başüstüne, palto ve pardesüye bile yer bulmak zorlaşıyor. Bu sadece THY’nin değil, tüm yerli şirketlerin problemi.
Gelelim THY’nin o dillerden dillere dolaşan güzelim ve nefis yemeklerine. Üzülerek söylemek zorundayım ki feci şekilde bozulmuş. Sadece yemekler değil, sunumdaki özen de kaybolmuş. Bir kere verdikleri tavuk plastik gibiydi, dönüşte makarnayı tercih etmiştim.Askerde yediklerim çok daha güzeldi. Yemekle sıcak ekmek verirlerdi eskiden, şimdi ekmekler diş kıracak bayatlıkta ve sertlikte. Bizim süngercilerin yumuşatmak için deniz suyuna batırdıkları peksimetlere benziyordu…
Kısa zamanda başarılı bir şirket bu hale nasıl gelmişti? Bunu araştırırken, Temel Kotil’in görevden alındığını ve THY’nin dışında başka bir kuruma kaydırıldığını üzüntüyle öğrendim. Niçin çok başarılı bir insanı değiştirirler ki? Neden güzel giden ve herkesin alkış ve takdirini kazanan bir işi bozarlar ki? İnsanlar kolay yetişmiyor. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. Personel aynı, yemek firması aynı, temizlik personeli aynı, peki kısa sürede nasıl bozuldu o övdüğümüz hizmetlerin tümü? Bu soruların cevabını Temel Kotil’in ayrılışında bulabilirsiniz.
Yazık çok yazık. Kamuda iyi, deneyimli, çalışkan ve başarılı insan sayımız zaten çok az. Bari bunların kıymetini bilebilsek ve onlara sahip çıkmayı öğrenebilsek…”