Yeni Birlik Gazetesi Yazarı Musa Alioğlu, Kabin Memuru olmak isteyen gençlerin hayallerinin nasıl sömürüldüğünü köşesine taşırken, bu konuya SHGM’nin el atmasını istedi.
Alioğlu’nun yazısı şöyle:
Günümüz Türkiye’sinde uçak yolculuğunun giderek yaygın hale gelmesiyle, havacılık iş kolunda çalışanların sayısı da gün geçtikçe artıyor.
Her şey, bir uçağın bir yerden başka bir yere ulaşabilmesi temeline dayandığı için, bu süreçte değişik görevler alan farklı mesleklerle karşılaşıyoruz.
Herhangi bir havalimanından içeri girdiğinizde, kontuar denen bilet ve bagaj işlemlerinin yapıldığı bankoya uğrarız. Burada bilet kontrolü (check-in) yapılır ve bagajınızı birileri teslim alır. Ardından uçağa gitmek için çıkış kapısına (Gate) yönelirsiniz. Burada biniş kartınızın kontrolü (Boarding) yapılır. Bu süreç burada yazdığım gibi jet hızıyla olmuyor ve uçağa yorgun argın ulaşıyorsunuz. Ve sizi uçağın kapısında, her zaman hep güler yüzleriyle birileri karşılayıp uçağın kabinine buyur ederler.
“Yardımcı olayım” diyerek, koltuğunuzu ve sıranızı nazikçe gösteren bu görevlilere halk arasında “Hostes” veya “Host” deniliyor. Kabin görevlisi (erkekse steward) diye anılan bu görevlilerin resmi ve doğru adı “kabin görevlisi”dir. Stand veya fuar hostesi, otobüs hostesi, karşılama hostesi gibi görevler yapanları kabin görevlileriyle asla karıştırmamalıyız. Çünkü, memur, amir veya purser olarak görevlendirilen bu personelin işe alım süreci ciddi ve çok farklıdır. Havacılık sektörünün denetim otoritesi olan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün (SHGM) talimatnamesi “Yolcu taşımacılığı yapan hava araçlarında, gerekli emniyet ve güvenlik önlemlerinin uygulanmasından ve yolcu konforundan sorumlu görevliler “Kabin memuru” ya da “Kabin görevlisi” olarak tanımlanmaktadır.” diye yazar. Bu mesleği seçenler, SHGM’nin ilgili mevzuatındaki gereklilikleri yerine getirip, eğitimlerini başarı ile tamamlayıp “Kabin Memuru Sertifikası” almaya hak kazanan kişilerdir. Yaşı, sağlığı, boyu, kilosu, psikolojisi, eğitimi ve de yabancı dili yeterli olanların bu mesleğe girme hakkı vardır. Tabi verilen eğitim sonucu yapılan yazılı, sözlü ve pratik uygulama sınavlarından başarıyla geçmek şartıyla.
Son yıllarda sivil havacılığımız gerçekten çağ atladığı için bu sektörün yukarıda görevlerini saydığımız değişik alanlarına ilgi büyüktür. Hepsi bir yana en çok da kabin memurluğuna ilgi var. Kabin memuru olmak isteyenler için, artık bir eğitim sektörü oluştu.
Bundan bir kaç yıl öncesine kadar, her şirket halen THY’nin yaptığı gibi, alacağı elemanları ön mülakatla kendi seçer ve de eğitimini kendileri verirlerdi. Şimdi işler değişti. Özel sektöre dahil üç büyük şirket, bu işten de para kazanma yoluna gitti. Birisi bu işi kendi okuluyla, diğer ikisi de anlaştıkları üniversiteyle paralı eğitim verdirdikleri bütün öğrencilere iş garantisi taahhüdü ile alım yapıyorlar. Tabii bu işin faturası kabarık. En çok alım yapan THY’ye girmek isteyenleri de dışardan sınavlara hazırlayan merdiven altı dershane gibi yerler tam para tuzağı oldu.
Hani bazı meslekler vardır ya, hep heves edilir. Genç delikanlı yıldız futbolcu olma hayali kurar. Genç kızların bazıları dizi filmlerdeki akranlarına heves eder. Veya şarkıcı-manken olup sınıf atlamaya gayret eder.
Kabin görevlisi olmak da artık özellikle genç kızların rüyalarına giriyor. Bunu gerçekleştirmek için para, zaman ve emeklerini harcıyorlar. Bazen de saf temiz hayalleriyle oynayan sahtekar kişilere aldanıp dolandırılıyorlar.
Ortada büyük bir rant var. Hem okullar, hem de şirketler bu işten çok para kazanıyorlar. Garanti işi de nasıl ve nereye kadar hiç belli değil. Analar, babalar dişten tırnaktan artırıp buralara paralar yatırıyorlar. Çark böyle işliyor. Artık, “Uçağımıza hoş geldiniz” demek hayali parayla gerçek olabiliyor.
Denetim yetkilisi olan SHGM bu işe artık el atmalıdır. Şirketlerin ve okulların bu işi rant kapısı gibi görmesinin önüne bir an önce geçilmeli. Katı ve zor kurallarına rağmen, bu işin en doğrusu THY’nin uygulamasıdır.
Adayla, şirketin arasına hiç kimseyi sokmuyor. Haliyle, bir seferde başvuran sayısı 20 bin kişiye ulaşıyor.
Durum budur ve bu iş giderek daha kötü bir hal almaktadır.
Bin bir güçlükle bu işe giren ve ardından ekonomik nedenlerle işten çıkarılanların durumu da girmeye niyetlenenlere örnek olmalı. Dünyayı gezerim, para kazanırım sözü gerçek olmuyor.
Havacılık aşkı yarım kalan ve her uçak gördüklerinde yüreği sızlayan bu arkadaşlar ekmek kavgasını artık başka alanlarda veriyorlar. Yeni işlerinde çok da başarılı olmaları, kabin memuru olarak insanlarla kurdukları iyi diyalogdan kaynaklanmaktadır. Günde 500 kişiyle karşılaşıp, sorun çözen bu arkadaşlar bana göre en iyi halkla ilişkiler uzmanı olmaya hak kazanmıştır. Bilgi ve birikimlerini yeni mesleklerinde de gösterenler savrulmadı ve hayata tutundular. Bir dönem THY Kabin Hizmetleri Başkanı olan Berna Tanyolaç, şimdilerde organik ürünlerde bir markayı yarattı. Seda Sevinç ve Semra Dereli Civelekhan gibi meslek mensupları da bu işin eğitimini veren okullarda yöneticilik yapıp bilgilerini adaylara aktarıyor. Çiğdem Demir Ataköy’de, Florya’da Tuğçe Sabanoğlu gibi meslekten uzak kalanlar emlak brokerliği yapıp ekmeğini kazanıyor. Bazıları da Sema Aytekin gibi restoran açıp, Ayşe Dönmez gibi pilates hocası olup eski mesleğini hiç aramıyor diyebiliriz.
Yani kısaca diyorum ki, bu iş olamıyorsa peşini bırakınız.
İnsanlar, başka sektörlerde de pekala başarılı olabilirler.
İyi uçuşlar Türkiye’m…