Şefaat istemem, mezarımdan taş çalma!
Arkadaşlarım, sektörün içindekiler, dostlar, tanıdıklar…
Herkes aynı şeyi söylüyor: “Ne yazsan ne olacak? Evet, farkındayım. Kurumsal hafıza yok edilmiş, liyakat ayaklar altına alınmış, “eski” ve “yeni” ayrımı üzerinden boş naralar atılıyor. SHGM’nin taşeron çalışanları bile “Artık eski SHGM yok!” diye bağırıyor. Peki, bari dünden daha iyi olan tek bir şey gösterseydiniz de biz de gözümüzü kapatıp işimize baksaydık!
Ama hayır, lafı var, kendisi yok.
Bu Yazıları Yazmamın İki Nedeni Var:
• Bizler, ailemiz, akrabalarımız ve tüm yolcuların can ve mal güvenliğinin en üst seviyede sağlanabilmesi için havacılık emniyeti konusunda farkındalık yaratmak.
• Devletin ve sektörün kayıtlarına not düşmek.
Beni tanıyanlar bilir, bu konulara önem veririm. Bugüne kadar hangi konuyu gündeme getirdiysem mutlaka bir sonuç alınmıştır. Hiç sekmedi.
Peki, Asıl Meselemiz Ne?
Dünya ve Türk sivil havacılığının kurtarıcısı gibi lanse edilen Kurumsal Dönüşüm Modeli (KDM)’nin temel amaçlarından biri, uçuş okullarının verdikleri teorik eğitimleri SHGM’ye devretmek olacakmış. Dünyada bunun bir örneği var mı? Bilen varsa anlatsa da biz de anlasak.
Yani, yıllardır yatırım yaparak kendi sistemini kurmuş, kendi düzenini oturtmuş özel uçuş okullarının elinden bu yetkiyi alıp devletin sırtına yükleyeceklermiş.
Peki, asıl amaç ne? KDM pazarlama mı?
Oysa gerçek çok farklı.
2003 yılında hava taşımacılığımızın serbestleştirilmesini müteakip, ülkemizdeki pilot açığını karşılamak amacıyla sayıları yaklaşık 50’ye varan birçok özel uçuş okulu kuruldu. Bu okullar, 2001 yılındaki JAA adaylık süreci ve 2005 yılındaki JAA tam üyeliği döneminde büyük yatırımlar yaparak uluslararası standartlara uyum sağladı. Standartları karşılayamayanlar da piyasa dışına itildi.
Ve en önemlisi:
Uçuş okulları, büyük bir özveriyle sektördeki sivil pilot oranını 2000’li yıllarda %3’ten bugün %50’lere çıkardı. Kadın pilot sayısının hızla artmasına da büyük katkı sağladılar. Bu sayede, her geçen gün daha fazla pilot ihtiyacı milli kaynaklardan karşılanmaya başladı.
Şimdi Soruyorum:
• Bu sistemin nesi yanlış? Eğitim kalitesi mi düşük? Standartlara mı uygun değil? Eğer eksiklikler varsa, denetimleri sıkılaştırırsın, düzenlemeleri yaparsın, gereken iyileştirmeleri sağlarsın. Ama hayır, işleyen bir düzeni çöpe atıp SHGM’nin omuzlarına yeni bir yük bindirmeyi tercih ediyorlar!
• SHGM’de bu eğitimleri verecek uzman kadro var mı? TÜRKSAT üzerinden getirilen taşeron firma elemanları mı bu eğitimleri verecek? Onlar, bırakın eğitim vermeyi, yazılarımın altına attıkları komik ve seviyesiz yorumlarla bile kendilerini belli ediyorlar.
• ICAO denetiminde zaten sınıfta kalmadık mı? Mevcut işlerini bile yapamaz hâle getirilmiş bir kurum, üzerine vazife olmayan işlere neden burnunu sokar?
SHGM Ne Yapmalı?
SHGM’nin yapması gereken çok basit: Elindeki enkazı temizlemek ve ICAO’nun tespit ettiği eksiklikleri gidermek. Ama ne yapıyorlar? Denetim yapmak yerine, denetlenmesi gereken işi üstlenmeye kalkışıyorlar! Sonuç? Kaos, karmaşa ve havacılığın geleceğine vurulan bir darbe daha.
Uçuş okulları için atılacak en doğru adım, eski SHGM’de olduğu gibi, verdikleri lisansları evrensel kılmak ve teorik sınav sorularını ulaşılabilir hâle getirmektir. Amaç öğrenmek ve öğretmekse bu soruları saklamanın ne anlamı var? Arkadaşlarımızı ATPL TV veya yabancı kaynakların önüne itmenin bir nedeni veya gereği var mı? SHGM de soruları aynı kaynaklardan satın almıyor mu? Gerisi laf-ı güzaf.
Bu işin sonu nereye varacak, bekleyip göreceğiz. Ama şimdiden söyleyeyim: Bu karar, Türk sivil havacılığını felakete sürüklüyor.
Aklıma gelmişken, bari uçuş okulları da kendi aralarında bir tavla turnuvası düzenleseler…
Sayın Bakan’ın bilgilerine arz olunur.
Oktay Erdağı
E.Sivil Havacılık Genel Müdür Yrd.
Yazar- Havada Ahkam-Havada Oraj
Havacılık Uzmanı
Yazar- Havada Ahkam-Havada Oraj
Havacılık Uzmanı