İkinci İnönü Zaferi’nin 102. yıl dönümü dolayısıyla Eskişehir’in İnönü ilçesinde tören düzenlendi.
Törene; Vali Erol Ayyıldız, Muharip Hava Kuvveti Komutanı Hava Orgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu, Eskişehir Milletvekilleri Utku Çakırözer, Dr. Jale Nur Süllü, Dr. Arslan Kabukçuoğlu, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Hasan Ünal, İnönü Kaymakamı Tolga Ustaoğlu, İl Jandarma Komutanı J. Alb. Ercan Atasoy, İl Emniyet Müdürü Yaman Ağırlar, İnönü Belediye Başkanı Kadir Bozkurt, kamu kurum amirleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile vatandaşlar katıldı.
Tören; Eskişehir Valiliği, Garnizon Komutanlığı, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı, İnönü Belediyesi ve İnönü Vakfı adına Atatürk Anıtı’na çelenklerin sunulmasıyla başladı. Saygı duruşunda bulunulmasından sonra İstiklal Marşımız okundu.
İnönü Kaymakamı Tolga Ustaoğlu, törende, 2.İnönü Zaferi’nin yeni bir yıl dönümünü daha büyük bir heyecan ve mutluluk içinde kutladıklarını söyledi.
2.İnönü Zaferi’nin Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde büyük bir azim, inanç ve fedakarlıkla kazanılan istiklal mücadelesinin önemli dönüm noktalarından biri olduğunu kaydeden Ustaoğlu, “Bu zaferle milletimizin tarihinin nice zorlu zaferlerde olduğu gibi şartların ağırlığına ve her türlü zorluğa rağmen bir kez daha eşine az rastlanır bir kahramanlık örneği sergilemiş, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu yolunda önemli bir adım atmıştır. 2. İnönü Zaferi Türk milletinin yurdu, bağımsızlığı, özgürlüğü söz konusu olduğunda neleri başarabildiğinin somut örneğidir. Bu zafer hepimize kutlu olsun.” diye konuştu.
Törende İnönü ailesi adına konuşan Halit Berke Açıkgöz ise İnönü’nün asırlardır süren gerilemenin Çanakkale’den sonra durduğu ilk savaş meydanı olduğunu belirtti.
Türk Silahlı Kuvvetleri adına Hava İkmal Yüzbaşı Burak Güden’in katılımcılara hitap ettiği programda, İnönü Anadolu Lisesi öğrencisi Zeynep Şahin de “2. İnönü” adlı şiiri okudu.
Konuşmaların ardından II. İnönü Zaferi’nin 102. yıl dönümü kutlama töreni sona erdi.
*
Vecihi Hürkuş: II. İnönü Zaferini Batı Cephesi Karargahına uçağıyla ilk müjdeleyen efsane havacı Vecihi Hürkuş
Hürkuş anılarında şöyle anlatıyor;
1 Nisan
* 1921 VH Keşif ve zafer haberi. 1 Nisan 1921 günü Vecihi, saat 14.20’de uçağıyla bir keşif daha yaptı. Gündüzbey’de 60–70 kamyonluk bir mekkâre kolu yol kenarında istirahat ediyordu. Ertuğrul Gazi’nin Türbesinden Bilecik’e kadar şose üzerinde dağınık yürüyüş kolları ve ağırlıklar kuzeye doğru çekilmekteydi. Bilecik İstasyonunda da çok sayıda Yunan askeri ve nakil aracı bulunuyordu. Karaköy-Bozüyük şosesi üzerindeki beklemenin 3 km. güneyinde, kuzeye doğru ilerleyen bir topçu bataryası, gerisinde intizamsız şekilde ilerleyen bir piyade bölüğü ve topçu bataryası, onun önünde ise bir süvari birliği yürüyordu. Bozüyük-Pazarcık şosesi ve tepelerde bir piyade taburu istirahat ediyordu. Bozüyük yönüne 10 kadar araba ile ilerleyen bir nakliye kolu görülüyordu. Bu duruma göre Yunanlıların sağ ve sol kanatlarda makineli tüfek kıtalarıyla takviye edilmiş kuvvetli artçı birliklerinin himayesinde çekilmekte olduğu tespit edildi. Cephe Komutanlığının bulunduğu Çukurhisar’a atılan keşif sonu raporu, zaferi müjdeliyordu.
VECİHİ HÜRKUŞ Anlatıyor: “Düşman kuvvetlerinin dalgalar halinde akarak inatla saldırışlarına rağmen, henüz kuvvetlerimizin yerlerinde ve siperlerinde durdukları gün, İnönü mahşerinin en çok uğultulu günüydü. Kırk kilometre uzayan cephe dalgaları üzerinde sıralanmış topçu ateşlerinin kesafeti o günkü savaşın şiddetine korkunç bir delildi. Bu dalgalar üzerinden geçtikten sonra, düşman ordusunun umumi durumunu araştırırken, büyük değişikliklere şahit olmuştum. Bir gün evvel gördüğüm kuvvetler yoktu. Geri münakale hatları sessiz ve sakindi. Yalnız sık sık süvari kollarına rastlamıştım. Daha gerilerden yaptığım araştırmalardan sonra, tekrar cephe üzerine gelmek ihtiyacını duydum.
Yunan Ordu Kumandanlığı, bu üç günlük eritici savaşta, bütün kuvvetlerini yavaş yavaş savaş hattına sürerek istinat hatlarını bile boşaltmıştı. İşte gördüğüm bundan ibaretti ki, bu vaziyet, Birinci İnönü Savaşının son gününe çok benziyordu. İçten bir sevinçle derhal tayyaremi kuzey batıya çevirerek, tekrar düşman gerisine daldım. Gördüklerime inanmak istiyordum. Nitekim biraz daha şimalde Söğüt – Bilecik yolu üzerinde ve ricat halindeki düşmanın ağır toplarını yakaladım.
Bu görüş kanaatlerimi teyide kâfi idi. Esasen cephe kumandanlığımız, bir iki gün evvelki düşman vaziyetinden hissettiği tahminler üzerine, bu araştırmayı bize vermiş olduğundan, derhal geriye dönerek haberi bir an evvel ulaştırmak için tayyareme son sürati verdim ve yolda hazırladığım küçük bir rapor taslağını, Çukurhisar’da bulunan Cephe kumandanımıza atmak üzere küçük bir bayrağa bağladım.
Çukurhisar üzerindeydim, zeminde dağınık bir halde karargâh süvarileri, atacağım raporu bekliyorlardı. Yere sürünürcesine geçerken, açık bir nokta üzerinde bıraktığım raporum, daha yere düşmeden süvarilerin elinde kaldı ve bana avdet için bir huzur verdi. Oh! Ne kadar sevinçliydim o gün. En büyük sebep: Düşman yine kaçıyor ve Birinci İnönü Savaşının neticesi gibi, bu zaferin de müjdesini ben getiriyordum.”
2 Nisan
* 1921 VECİHİ HÜRKUŞ Anlatıyor: “Bu tarihten itibaren ordumuz düşmanı takibe başladı ve amansız saldırmalarıyla birçok noktalarda perişan eyledi. Biz de bu şerefli ödevde kahraman ordumuza bütün gayretimizle katılıyorduk. Nihayet bir hafta sonra, Eskişehir’e dönen muzaffer kumandanımız İsmet Paşa,(4) ordusunu ve tayyarecilerini takdir ederek, hatıralarımıza şerefler katmıştı.”
VECİHİ HÜRKUŞ ve NİSAN