Araştırmacılar, geçmişe dönük yaptıkları çalışmalarda konuları ile ilgili en küçük bilgiye bile ulaştıklarında inanılmaz sevinirler. Bir bilinmeyene yaklaştıklarında bu sevinçleri kat be kat artar. Şimdi sizlerle bir bilinmeyene daha yolculuk yapalım ve sevinçlerimizi paylaşalım istiyorum.
Havacılık dünyada ve Türkiye’de çok sevilen, ilgi duyulan bir olgudur. Türkiye’nin havacılık geçmişi de çok eskilere dayanmaktadır. Cumhuriyet’in ilanından hemen sonra Türkiye’nin eksikliğini çok hissettiği uçak sanayisinin hayata geçirilmesi için çalışmalara başlanmıştır. 22 Nisan 1925 tarihinde Türkiye’de bir uçak fabrikasının kurulması ile ilgili Kütahya Milletvekili ve Milli Savunma Bakanı Recep (Peker) Bey’in meclise sunduğu “ Ordunun Silahlandırılması ve Harp Sanayi ”ne ilişkin yasa önerisi çerçevesinde TBMM’nin gizli oturumu gerçekleştirilmiştir.
TÜRK TAYYARE CEMİYETİ’NİN (T.Ta.C.) KURULUŞ AMACI
Şahsi düşüncem bu oturum yapılmadan çok önce hava sanayisinin kurulması için ön çalışmalar yapılmıştır. O günlerin şartları düşünüldüğünde mali açıdan imkânların kısıtlı olduğu çok iyi bilinmekteydi. Böylesi önemli bir projeyi hayata geçirebilmek için öncelikli olarak mali şartların yerine getirilmesi önem arz etmekteydi. Bu projenin mali yapısı da Türk Tayyare Cemiyeti (T.Ta.C.)’nin kurulması ile hayata geçirilmiştir.
T.Ta.C.’nin 16 Şubat 1925 tarihinde kurulduğunu düşündüğümüzde, 22 Nisan’da TBMM’nde oturum yapılması ve ardından 10 Mayıs 1925 tarihinde Alman Junkers Flugzeugwerk A.G. ile TC. Milli Savunma Bakanlığı arasında uçak fabrikası kurulması ile ilgili ön anlaşma sağlanması, yukarıdaki tezimi güçlendirmektedir.
Nihayet 22 Mayıs 1925 tarihinde Türkiye’de kurulacak uçak fabrikası için Türkiye adına Dışişleri Bakanı Dr. Tevfik Rüştü (Aras), Junkers adına Hans Sachsenberg bir araya gelerek fabrika ve üretimi düşünülen tayyareler ile teçhizatla ilgili ayrıntıları görüşürler. Bu görüşmeden sonra 7 Ağustos 1925 tarihinde Junkers yetkilileri Ankara’ya gelirler. 12 Ağustos’ta ise 847 No.lu JU-G-24 uçağı ile Junkers’in fabrika ekspertizleri (bilirkişiler) Ankara’ya gelirler.
ALMAN JUNKERS FİRMASI İLE ANLAŞMA YAPILMASI
15 Ağustos 1925 tarihli Bakanlar Kurulu Kararnamesi;
“Türkiye Cumhuriyeti Başvekâlet
Kalem-i Mahsus Müdüriyeti
Aded: 2347
KARARNAME:
Hükümetle müştereken bir Türk anonim şirketi tesisi ve Müdafaa-i Milliye Vekâleti’nin idare edeceği mahalde bir tayyare ve tayyare motoru fabrikası inşa etmek üzere Junkers şirketi ile bir mukavele akti tasavvur edilerek icra edilen müteaddit müzakerât neticesinde tanzim kılınan mukaveletnâme ve teferruatı Heyet-i Vekile’de kabul ve imza için Maliye Vekili Hasan Beyefendi’ye mezuniyet itası ve mezkûr mukaveletnâme mucibince Junkers şirketi ile müştereken bir Türk Anonim şirketi tesis ve nizamnamesinin bi-tanzim Heyet-i Vekile’ye arzı hususunda Ticaret Vekâleti’nin memur edilmesi İcra Vekilleri Heyeti’nin 15 Ağustos 341 (1925) tarihli içtimaında tasvip ve kabul olunmuştur.
15 Ağustos 341
Türkiye Reis-i Cumhuru
İmza:
Gazi Mustafa Kemal
Başvekil: İsmet/ Adliye Vekili: Mahmut Esat /Müdafaa-i Milliye Vekili: Recep /
Bahriye Vekili: İhsan / Dâhiliye Vekili: M. Cemil / Hariciye Vekili: Dr. Tevfik Rüştü /
Maliye Vekili: Hasan / Maarif Vekili: Hamdullah Suphi / Nafia Vekili: Süleyman Sırrı /
Ziraat Vekili: Ali Cenani / Ticaret Vekili: Ali Cenani/ Sıhhıye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekili: Dr. Refik.”
MSB İLE JUNKERS ARASINDAKİ ANLAŞMA ONAYLANIR (7 EYLÜL 1925)
Alman Junkers Flugzeugwerke A.G. (Aktiengesellschaft) ile Türk Tayyare Cemiyeti’nin ortaklaşa kurduğu Tayyare ve Motor Türk Anonim Şirketi’nin Kayseri’de kurulması kararlaştırıldı. Türk tarafının imzasını Maliye Bakanı Hasan Hüseyin Bey, Junkers tarafının imzasını temsilci Hans Sachsenberg atmışlardır. 3.361.000 liralık sermaye ile kurulan şirketin 125.000 liralık bölümü Türk Tayyare Cemiyeti tarafından karşılanmıştır.
Merkezi Ankara’da olan şirketin başkanı Refik Koraltan oldu. Fabrikada yılda 250 adet uçak üretilmesi planlandı. İlk üretilecek uçak tipi Junkers A-20 olarak belirlendi. Daha sonra Junkers F-13 Limosine yolcu uçağının üretilmesi düşünülüyordu.
Sözleşmenin ana maddeleri:
Tayyare ve Motor T.A.Ş. Türk Hava Kuvvetlerinin ihtiyacı olan uçakları ve uçak motorlarını üretecektir. Üretilen uçak ve motorlarının bakım, onarım ve revizyonlarını da yapacaktır. Kayseri’de uçak üretmek üzere uçak ve motor fabrikası kurulacak ve her türlü makine ve teçhizatı Junkers tarafından karşılanacaktır. Eskişehir’de uçakların ufak onarımlarının ve bakımlarının yapılabileceği bir tesis kurulacaktır. Şirket Türkiye’de havayolu taşımacılığı ve işletmeciliği yapabilecektir. Yine şirket petrol aramaları yapabilecektir.
Sözleşme gereğince, 1925 yılı sonlarında, Hamburg Limanı’ndan çelik konstrüksiyon, tezgâhlar, enerji grupları, çeşitli hammaddeler ve hangar malzemeleri kademeli olarak gemiler ile İskenderun Limanına getirilir. Malzemeler trenle Ulukışla’ya ve daha sonra deve, at ve manda arabaları ile Kayseri’ye taşınır.
Alman P. Holzmann Aktiengesellschaft inşaat şirketi tarafından tasarlanan fabrikanın üretim hangarlarının inşaatı için gereken kalifiye insan gücü, Almanya’dan gelen 120 kadar usta ve 5 mühendis ile karşılandı. 240 kadar Türk işçisinin de inşaatlarda çalıştığı bilinmekte. Tamamı çelik konstrüksiyon olan 11 hangarın ilk altısı çok kısa sürede tamamlandı ve iç donanımlarının montajına geçildi. İlk olarak enerji ihtiyacı için elektrik santralı kuruldu. Santral üç adet dizel jeneratörden (1×100 Kw ve 2×200 Kw) oluşuyordu. Daha sonra makine ve dizel atölyeleri tamamlanarak faaliyete geçirildi.
1 Ekim 1926 tarihinde 120’si Alman ve 50’si Türk olmak üzere 170 kişilik bir ekip fabrikayı üretime uygun hale getirdiler.
TOMTAŞ’IN KAPATILMASI
Yukarıda Junkers ve TOMTAŞ ile ilgili bilgileri ana hatlarıyla anımsatmaya çalıştım. Fabrikanın kapatılması, ortaklığın bozulması ve diğer konuları daha sonra sizlerle paylaşırım. Sadece tarihi belirlemek adına şu bilgiyi yazmalıyım. 27 Kasım 1929 tarihinde Alman Junkers Flugzeugwerke A.G. (Aktiengesellschaft) ile Milli Müdafaa Vekâleti arasında imzalanmış olan TOMTAŞ şirketinin mukavelesinin sonlandırılması için Bakanlar Kurulu Kararnamesi kabul edilmiştir.
Biraz sonra konumuza dâhil olacak olan Türkiye’nin Baş Tayyarecisi Vecihi Hürkuş’un anılarında kısaca bahsettiği TOMTAŞ’ın kapanışı ile ilgili sözlerini paylaşarak yazımıza devam edelim.
“ Anonim şirket olarak teşkil edilen idare meclisi azalarının, maalesef havacılıkla hiçbir alakası bulunmayan kimselerden olması ve sadece TBMM mensupları bulunması bu teknik işletmenin daha ilk hamlede fena bir kanala doğru yol almasına sebep oluyordu. İdare meclisi toplantıları oluyor, idari mevzular ele alınıyor ve % 51 çoğunluk Türk azalarında olduğu halde işletmeye dair alınan kararlar yalnız Alman azaların istedikleri gibi oluyordu. Çünkü mevzular teknik meselelerdi. Türk azalar bu yolun yabancıları olduğu için hiçbir fikir dermeyan edemiyorlardı.
Bu akış zaman zaman bazı istismar yollarına da imkân vermişti. Şirketin Genel Direktörü Sachsenberg haddi zatında dürüst bir eleman olmakla beraber, o da fırsattan istifade yollarına sapma hali göstermişti…”

VECİHİ HÜRKUŞ’UN TOMTAŞ TEST PİLOTU OLUŞU
19 Ekim 1925 tarihinde T.Ta.C.’nin kurultayı yapılmıştır. Bu kurultay olağanüstü olarak toplanmıştır. Cemiyetin çalışma şekli değişmiş. Eski tasarı ve projeler askıya alınmıştır. Cemiyet yalnız gelir kaynaklarını kontrol edecek, elindeki uçak, vasıtalar ve elemanları Hava Kuvvetlerine verecektir. T.Ta.C.’nin Fen Şubesi başında bulunan Vecihi Hürkuş bu gelişme karşısında cemiyetten ayrılmak zorunda kalmıştır.
Vecihi Hürkuş bu gelişmeyi anılarında şöyle özetler.
“ Bu arada Tomtaş mümessili beni bularak TOMTAŞ’a şef pilot olmak isteyip istemediğimi sordu. Milli bir tesis halinde meydana gelen Tomtaş’taki hizmetimin yurduma daha hayırlı olacağına inanarak bu teklifi kabul ettim ve cemiyetle olan alakamı kestim. Yaptığımız anlaşmaya göre, önce Almanya’da Junkers müesseselerinde fabrikasyon, konstrüksiyon, tayyare inşaatı, hava münakalat (ulaştırma) işleri ve tayyarelerle yapılması mümkün her türlü sosyal hizmetleri etüd ettikten sonra Kayseri’de yapılmakta bulunan tayyare fabrikasında çalışmaya başlayacaktım.”
BİLİNMEYENE YAKLAŞMA
Geçen yıl sosyal paylaşım sitesinde Ankara’da genç kızlarımız adı altında bir fotoğraf paylaşılmıştı. Fotoğraftaki eşek, çocuklar ve köylüler hakkında birçok yorum yapılmıştı. Ben fotoğrafta çok farklı bir noktaya odaklanmış, o konuda yorum yapılacak mı diye saatlerce beklemiştim. Ancak hiç kimse arka plandaki bina ve üzerindeki tayyare figürü hakkında yorum yapmamıştı. Ben de sormaya başladım, ilk cevap değerli büyüğüm Tuncay Dikici’den geldi. O binanın T.Ta.C. binası olduğunu söylüyordu. Kendisine teşekkür ettim, ama bina üzerindeki tayyare figürü T.Ta.C. logosundaki Vecihi K-6’ya hiç benzemiyordu. Daha çok bir Junkers A-20 tayyaresini andırıyordu. Dolayısı ile Junkers ve TOMTAŞ ile ilgili bir bina olabileceği fikri aklıma yatmaya başladı.
Daha sonra Öğretim Görevlisi Tarih Doçenti bir dostum bu fotoğrafı “la Turquie Kemaliste” adlı dergide gördüğünü söyledi. Dergiyi bu konuda bir bilgiye ulaşabilirim düşüncesiyle dikkatlice inceledim. Ancak bir sonuç alamadım. Çalışmalarım aylarca sürdü, Ankara ile ilgili araştırma sitelerinden ve dostlarımdan bu binanın farklı resimlerine de ulaştım. Ancak kesin bir tespit yapma imkânım olmadı. Son olarak binanın kendisini bulmak ve orada araştırma yapmaya karar verdim.
Binayı bulunca oldukça heyecanlandığımı söylemeliyim. Tarihsel değerinin yanı sıra Vecihi Hoca’mın bu binaya girip çıktığı ve içerisinde çalıştığı düşüncesi beni çok mutlu etmişti. Merdivenlerini bu düşüncelerle çıktım.
Bina üç katlıydı, üst iki katı şu anda bir kahvehane olarak kullanılıyordu. Kahvehane sahibinden izin alarak meraklı ve araştırmacı gözüyle iç mekânı gezmeye başladım. En üst katta oyun oynayanlar benden rahatsız olmuşlardı. Kısa bir açıklama yapınca tekrar kâğıtlarına döndüler. Ben de duygularımla baş başa kalmıştım.
Zemin katta merdivenlerin altında küçük bir büfe işleten İsmail Bey ve hemen yanındaki kundura tamircisi Üzeyir Özşirin Bey’lerden binanın tarihi ile ilgili bilgiler alabildim.
Binanı 1935 yılına kadar olan tarihi ile ilgili bilgileri şöyleydi. Zemin kat Osmanlı Bankası olarak yıllarca kullanılmış, sonrasında pastane ve şimdilerde de lokanta olarak hizmet vermeye devam ediyor. Üst katlar önceleri İmar Müdürlüğü imiş, sonrasında doktor muayenehanesi, emlakçı ve terzi atölyesi olarak kullanılmış.
SONUÇ
Araştırmalar sonucu binanın farklı resimlerini bulduğumu söylemiştim. Bu yazının fotoğraf albümü içerisinde bina üzerindeki tayyare ve yazının daha yakın bir görüntüsünü Osmanlıca bilen dostlarıma okutmaya çalıştım. Uzman arkadaşlar Türk Tayyare Cemiyeti olamayacağını, yaklaşık olarak yazının “ TÜMAY” gibi bir anlamı olabileceğini söylediler. Bu ifade tayyare cemiyetinden çok TOMTAŞ’ı daha çok çağrıştırıyordu. Ayrıca aynı binanın çarpı işareti ile işaretlenmiş bir başka fotoğrafında ise Almanca yazılara rastladım. Ancak net olmayan yazıları henüz çevirebilen bir uzmana rastlamadım. Son olarakta da Alman Junkers Flugzeugwerk A.G’nin Türkiye temsilcisi Hans Sachsenberg’e ait antetli bir belge buldum. Bu belgede Hans Sachsenberg’in posta kutusu ve telefon numarası görülebiliyordu. Ama maalesef adres bilgisi yoktu. Belgedeki posta kutusu ve telefonu PTT yetkililerine sorduğumda ise geçmiş bilgilere ulaşamayacaklarını söylediler. Ama posta kutusu ve telefonun Cumhuriyetin ilk yıllarında Karaoğlan Caddesi civarında kullanıldığını söylediler.
Bütün bu gelişmeleri değerlendirdiğimde bu binanın Junkers ve TOMTAŞ’a ait olduğuna inancım arttı. Yine de siz değerli okuyuculardan bu konuda yorum yapabileceklerin iletilerini dört gözle bekleyeceğim.
Mustafa KILIÇ
Havacılık Tarihi Araştırmacı-Yazar
sontayyareci@gmail.com
0 536 273 62 62

Okunamayan Almanca-yazılar
Caddenin sonundaki uçaklı bina
Junkers Binası







yakından görünümü


Binann üst katlarına giriş görüntüsü


