ZELİHA NEYİR Hanım; 1876 Vidin doğumludur. Bekir Bey ve Havva Hanım’ın kızıdır.
1898 yılında; Hüsniye Melek Hanım ve Emin Bey’in oğlu ALİ FAHAM Bey ile evlenmiştir.
Bu evlilikte 1890 yılında HAYRULLAH Bey, 1896 yılında VECİHİ Bey ve 1898 yılında da Remziye Hanım doğmuştur.
ALİ FAHAM Bey’i 1899 yılında vefatı ile ailenin sıkıntılı günleri başlamış ve uzun süre devam etmiştir.
ESİRLER ANASI:
Vecihi Bey’in, 6 Haziran 1920 tarihli anılarında; Anadolu’ya Mustafa Kemal’in yanına geçmeye karar verdiğinde, önce annesini haberdar eder. Zeliha Neyir Hanım’dan bahsederken şöyle der:
“Annem yetiştirdiği iki erkek evladını da seve seve yurt müdafaasına göndermiş bir Türk anası olduğu için, bu haberimden de büyük bir sevinç duyacağına hiçbir şüphem yoktu. Gerek ağabeyim gerek ben vatan ödevlerimizi ailemiz adına Büyük Harp’te[1] şerefle yapmıştık. Hâttâ ağabeyim o tarihte esaretten bile dönmemişti.[2]
Kendisinden ölü veya diri bir haber alınamamıştı. O tayyareci değildi, fakat Bahriye Mektebi’nden askere alınmış, Bağdat cephesine gönderilmişti. Biz iki kardeş de esaretin acısını tatmıştık. Ben kaçmıştım, ama o henüz kurtulamamıştı. Bu hadiseleri bir an gözlerimde canlandırdım ve annemin şimdi yeniden dualarını toplamak ihtiyacını duyuyordum. Esasen annem memleketin vaziyetini hassas bir alaka ile takip etmekten bir an bile geri kalmıyordu. Kuvai Milliye meseleleri evimizin yegâne ve hararetli bir mevzuu idi. Bunları düşündükten sonra, anneme yaklaştım:
“Anneciğim, sana sevineceğin bir haber vereceğim. Bugün Rıdvan’ın[3] beni araması, bana bir haber getirmesidir. Bu haber ise, mukaddes bir yola benim de hareketim demektir.”
“Evet, anneciğim, beni bulamayınca bu gayri tabiilik hâsıl olmuş olabilir. Rıdvan da getirmekte olduğu haber münasebetiyle seni karşısında görünce, hissen mücadele de geçirmiş bulunabilir. Ancak vazife mukaddes ve sen de askerler anasısın, binaenaleyh senden dualar bekliyorum”, dedim. Bu kati ifadem anacığımın gözlerini yaşla doldurmuştu. Beni öptü, şüphesiz bu, bir takdis busesi idi.
Evet, içinde istiklal ateşi yanan her Türk ailesinde olduğu gibi havacılarımız da bu büyük davaya katılmak fırsatını ne büyük sabırsızlıklarla beklemişlerdi.”
ANADOLUYA ATATÜRK’ÜN YANINA GEÇİŞ, BÜTÜN HAVACILARIN MANEVİ ANNESİ:
Hatıralarımın hazin bir safhasındaydım. Eniştemin ve benim Kuvva-i Milliye’ye iltihakımız, ailemiz efradını da yuvalarında rahat bırakmamış, bize hiç haber vermeden annem, kardeşim ve mini mini yavrusu ile Anadolu’ya geçmişti. Onların Eskişehir’e gelişleri münasebetiyle aldığım telgraf üzerine izin alarak Eskişehir’e hareket ettim.
Eskişehir’de bulunan arkadaşlarımız, candan bir alaka ile anneme istasyon karşısında güzel bir bina hazırlayarak istirahatlerini temin etmişler. Bütün seyahatlerim boyunca, o zamanın seyahat şartlarını düşünerek çok üzülmüş, fakat Eskişehir’e vardığımda gördüklerimle müteselli olarak sevinmiştim. Çünkü ben ve bütün tayyareci arkadaşlarımız muhitin tamamen yabancısı idik. Şefik bir ele hepimizin ihtiyacı vardı.
Bu sebeple anneciğim, yalnız benim değil, bütün havacıların annesi olmuştu.
ŞEHİTLER AİLESİNİN ANASI; ZELİHA NEYİR HANIM:
İnönü Muharebesi’nden sonra. Tarih 12 Ocak 1921. Yunan tayyareleri ilk defa Eskişehir’e kadar uzanır. Şehre ve istasyona saldırarak halk toplulukları arasına bombalar atar. Remziye Hanım; 12 Ocak 1921 günü, saldırıda şehit olur. Eşi, Binbaşı Mahmut Bedri Bey’in de bir hafta önce şehit olduğunun haberi gelmiştir.
Evde, Neyir Hanım ve Şehit Remziye’nin 3,5 yaşındaki kızı Eribe kalmıştır. Vecihi Bey savaş uçuşlarından geldiğinde Neyir Hanım’a “Anne” dediğinden, Eribe de anneannesi Neyir Hanım’a “anne”, Dayısı Vecihi Bey’e de “baba” demektedir. Eribe, 18. Doğum gününde paraşütle atladığında paraşütü açılmaz ve yere çakılır. Eribe Hanım, İlk Türk kadın hava şehidimiz olur.
Anneanne Neyir Hanım bu büyük acıyı da kalbine gömer…
Devamı için; TIKLAYINIZ