Geçen hafta bir gazetede çıkan ve yalanlanmayan “Kokpitte DEAŞ Alarmı” başlıklı haber dikkatimi çekti. Çünkü, haberde yabancı pilotlara MİT merceği üst başlığıyla, 700’ü THY’de, diğerleri yerli özel havayolu şirketlerinde görev yapan 850 pilotun DEAŞ ile bağlantısının olup, olmadığının belirlenmesi için, özellikle Türki Cumhuriyetler’den gelen pilotların kimlik bilgileri şirketlerinden istenmiş. Bana göre MİT, yanlış kapı çaldı ve konunun deşifre olmasına neden oldu. Çünkü, pilotların kimlik bilgileri devletin başka bir kurumu olan SHGM-Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nde vardır. Şirketlere giden yazının basına sızmasının olası tehlikeyi yaratacak kişilerin uyanmasına neden olacağının hesaba katılması gerekiyordu. Haberde geçen, “700’ü THY’de 850 yabancı pilot” bilgisi tamamen yanlış.
Şu anda, Türkiye’de TC tescilli uçaklarda bin 100’ü aşkın yabancı pilot görev yapmaktadır. Bunlardan 800 civarında pilot THY’de, geri kalanlar da özel şirketlerde iş başındadır. Tabii bu arada bunca işsiz yerli pilot varken, yabancı pilotlara neden ihtiyaç duyuldu diye sorulabilir. Özellikle, 2010 yılından sonra THY filosundaki büyüme pilot sayısının ihtiyaca cevap vermemesine neden oldu.
TSK emeklileri ve özel okulların mezunları da ihtiyaca yetmedi ve özel şirketlerden pilot alımı yoğunlaştı. Özel şirketlerden yapılan alımda sorunu çözmeye yetmedi ve yabancı pilot alımı gündeme geldi. Türkiye Havayolu Pilotları Derneği TALPA’nın “Yerli pilotla işsiz” söylemi, işsiz pilot(!) kalmamış olacak ki, artık duyulmaz oldu.
Hangi ülkeden, kaç pilot alındı sorusuna cevap vermek kolay, ama birilerine göre, bazı ülke pilotlarının neden çalıştırıldığı konusunun cevabı biraz zor.
Şirketlerimiz, 57 ayrı ülkeden pilot çalıştırıyor. Örneğin THY, BM gibi çok uluslu.
İlk sırayı Almanlar, ardından da İtalyanlar ve Hollandalılar alıyor. Bu günlerde havada “İt dalaşı”, denizde Kardak krizi ile gündem oluşturan komşu Yunanistan vatandaşı 80’e yakın pilot TC tescilli uçakların kokpitinde görev yapıyor. Amerikalı, Rumen, Çek, Avustralyalı, Avusturyalı, Belçikalı, İngiliz, Portekizli, Brezilyalı, Bulgar, Fransız, Danimarkalı, İrlandalı, İspanyol pilotlar sayıca fazla. Fakat, bazı ülkeler var ki, çalışan pilot sayısı az fakat, dikkat çekiyorlar. Örneğin, Sırbistan, San Marino, Slovenya, Slovakya, Bosna-Hersek, İsveç, İsviçre, Japonya, Kanada, Senegal gibi..
Yine, ara sıra sorun yaşadığımız Rusya, İran, Suriye ve Kıbrıs’tan (Güney Kıbrıs mı bilinmiyor) bazı pilotlara şirketlerimiz iş vermiş. Reina Gece Kulübü saldırganının Özbek oluşu nedeniyle, özellikle Türki Cumhuriyetler’den gelen pilotlara çok dikkat ediliyor sözü bana anlamsız geldi. Çünkü, şu anda THY ve özel şirketlerde kayıtlara göre Orta Asya kökenli pilot bulunmadığı görülüyor. O halde, böyle bir kuşku nereden kaynaklanıyor hiç bilemiyoruz. Yabancı pilotların içinde acaba Avrupa ülkelerinden gelen DEAŞ sempatizanı pilot var mıdır diye sormak ne kadar doğru olur çok tartışılır. Yunan, Suriyeli, İranlı ve Rus pilotları da potansiyel tehlike olarak görmek yanlıştır. Yabancı pilotlar arasında ısrarla “Uyuyan hücre” ararken, yerliler arasında da FETÖ temizliğinin çok sağlıklı yapılmasına daha bir dikkat etmek lazım gelmektedir.
Sivil havacılık sektöründe uçak teslim edilen kokpit personelinin sayısı 10 bin kişiye ulaşmıştır. Bu insanların tamamını potansiyel tehlike olarak asla göremeyiz. MİT soruşturmasının gazetelere haber olması, işin gizliliğinin bozulmasına ve uyuyan hücre denilen zararlı unsurları uyanıp kaçmalarına sebep olabilecektir. Fakat, özellikle THY’nın çok sıkı bir alım prosedürünün olması bu tür kişilerin bu kuruma sızma girişimlerini baştan önlemiştir. Kendi ülkesinde iş bulamadığı için, ülkemize gelen pilotlara karşı önyargılı davranmamız, ülkemize gelmek isteyen diğer iş erbabını da bizden uzaklaştırır. THY’nın 333 uçağını, diğer özel şirketlerin 200’ü aşkın uçağını uçuracak yerli pilot kaynağımız sınırlı olduğu için, her zaman yabancı pilota ihtiyaç olacaktır. Kokpitte uçan 100’e yakın kadın pilotun, 10’u da yabancıdır. THY gibi global dev bir markanın ben yabancı pilot çalıştırmam deme gibi bir lüksü ve takıntısı yoktur ve de olmaz. Çünkü, bu kurumu yönetenler havacılığın sınır aşan bir sektör olduğunu çok iyi bilen vizyon sahibi yöneticilerdendir.
(Musa Alioğlu/GazeteBirlik)